Nörolojik sorunların olması davranışsal sorunları artırmakta ve tedaviyi de güçleştiren bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.
Uçucu maddelerin etkileri beynin farklı bölgelerine göre değişir.
1. Beyin Korteks bölgesi: Zihinsel yetersizlikler, bozulmuş yargılama yetisi (suça eğilim ve saldırgan davranışlar artar).
2. Beyincik: Hareketlerin yavaşlaması, denge bozukluğu ya da sakarlık
3. Beyin hippocampus bölgesi: Hafıza bozukluğu ve yeni bir şey öğrenmeme
UMATEM kliniğinde yatarak tedavi gören uçucu madde bağımlısı gençler arasında yapılan bir çalışmada uçucu maddelerin beyin üstüne olan etkileri çok açık olarak görünmüştür. Bu maddeleri kullanan gençlerin beyinlerini MRI adı verilen teknikle değerlendirildiğinde beyindeki beyaz madde lezyonu %46. “ventrikül ve sulcus atrofit dilatasyon” adı verilen bozukluk %27, “talamik hipotensite” adı verilen bozukluk ise %20 oranında gözlenmiştir. Bu değişiklikler 4 yıl ve daha uzun süren madde kullananlarda çok daha belirgin olarak gözlenebilmektedir. Bu bulgu bize uçucu maddelerin kullanım süresi uzadıkça beyinde meydana gelen değişikliklerin belirginleştiğini göstermektedir.
Araştırmalarda uçucu madde kullanımına bağlı tam olarak doğrulanmayan beyinsel değişiklikler arasında serebral ve kortikal atrofi (beynin küçülmesi) ve demyelinizasyon (sinir hücre kılıflarının hasarı) da sayılabilir. Yapılan araştırmalarda uçucu kullananlarda hareketlerin hızla yapılması (motor hız), hafıza, işitsel ve görsel işlev bozuklukları saptanmıştır. Anormal EEG ve uyarılmış potansiyel bulguları da bulunmuştur.
Beyinde oluşan hasarın süresi ve geri dönüşümlü olup olmadığını bilinmektedir. Geri dönüşümlü olup olmamayı belirleyen etkenler şunlardır:
Madde kullanımı öncesi işlevsellik: Madde kullanımı öncesinde kişinin zihinsel fonksiyonları tamsa, o zaman geri dönüşün daha kolay olduğu gösterilmiştir. Ancak kullanım öncesi de zihinsel yetersizlikler varsa, bu durumda geri dönüşüm geç ve zor olmaktadır.
Bireysel farklılıklar: Geri dönüşüm bireyden bireye değişmektedir. Burada neyin belirleyici olduğu ise bilinmemektedir.
KAYNAK: YEŞİLAY ARŞİV