Milletlerin, devletlerin istikbalinin özgür ve güçlü olarak devamı,
milli meselelerde tek yürek olmakla sağlanır.
Mehmet Akif Ersoy'un (girmeden tefrika bir millete düşman giremez,
toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez) deyişi, tek yürek olmanın
lüzumu ve ulviyetini ne kadar da güzel anlatıyor.
Geçen gün bir tanış, üstüne basa basa askerlik şubelerine gidip Afrin'e
gitmek için başvuranları eleştiriyor, oyuncak mı bu, gidip
savaşabilecek misiniz? Diye söylenerek, bu samimi kardeşlerimizin
davranışını tuhaf karşıladığını anlatıyordu.
Evet… Bir tuhaflık vardı tabi: Ama o tuhaflık askerlik Şubelerine
başvuranlarda değil… O vatansever insanların samimi, yerli ve milli
duruşunu anlayamayan tanışım ve onun gibi düşünenlerin akıl
tutulmalarında idi!!!
Tanışımın bulanık düşüncelerine hemen karşı çıktım tabi.
Bu kişiye: Afrin'e gitmek için askerlik şubelerine başvuranların da
silahlı kuvvetlerin hemen onları silahaltına almayacağını bildiklerini,
ancak onların heyecan ve davranışlarını, (milli bir duruş olarak, milli
birlik ve beraberliğin bir göstergesi olarak,
millet olmanın şuuru olarak, bir olmanın, iri olmanın, diri olmanın,
peygamber ocağına sahip çıkmanın sağlam ve kaya gibi bir iradesi olarak)
okumak lazım geldiğini söyledim.
Değerli okurlar: Dünya siyasi, coğrafi ve ekonomik çıkar
denklemlerinin masada kurgulanıp sahaya
hızlı bir şekilde tahvil edildiği bir süreçten geçiyor.
Bir taraftan yeni ekonomik güçler doğuyor, diğer taraftan kurulan
oyunların figüranları olan devletler ise zayıflıyor ve ölüyor.
Devletlerde doğarlar ve vatanlarına sahip çıktıkları oranda
yaşar ve ölürler.
Tıpkı fertler gibi, devletler de hayatı ıskalayıp ıskalamadıkları
oranda müreffeh ya da yoksul, demokrasi ile ya da diktatörlükle,
özgür ya da köle, üzerinde oyun kurulan ya da oyun kuran olarak
yaşarlar, ya da ölürler.
Bizim yaşadığımız coğrafya öyle rahat, umursuzca yaşanacak bir
coğrafya değildir.
Zayıfladığımız an çakallar tarafından üzerinde oyu n kurulan,
güçlü olursak oyun kuran oluruz!
Dolayısıyla: Vatandaşlarımızın askerlik şubelerine Afrin için
başvurmalarını bu minvalde değerlendirmek lazım gelir.
Milli duruşu aşındırmaya çalışan o sözde sanatçılar, sözde
akademisyenler, sözde tabipler odası, sözde barolar birliği,
sözde mimarlar odası… Ezandan rahatsız olan, şehitler ölmez
vatan bölünmez cümlelerinden rahatsızlığını dile getiren
ve onları partisinde tutan zat, sizler lüzumu ahvalde vatansever
Türk milleti tarafından değerlendirilecek,
tarih ise akıl tutulmalarınızı kaydedecek ve çöplüğüne atacaktır.
Bu zihniyetten bir şey beklememek lazım…
Dağdakinin oyu ile
kendi oyunu bir saymayan zihniyetin… Halkın şehitler
ölmez vatan bölünmez deyişlerini, asker uğurlamaya gelip kurban ettiği kuzunun
kanını askerin alnına süren Yörük teyzeyi, nereye diyen gazeteciye
kızıl elma cevabı veren ve evine bir mesajın var mı sorusuna
beklemesinler diyen mehmetçiği, oğlu Afrin'de olan ananın temizlemeden
gelmesinler diyen deyişlerini ve asaletini, bu pörsümüş zihniyetin anlamalarını beklememek lazım.
Çünkü onlarda Türklük adına var olması icap eden ulviyet ve
kutsiyet değerlerinin kodları bozulmuş.
Onlardan milli duruş beklemeyelim… Ama onların ülkemize
zarar vermesine de izin vermeyelim!
Çünkü onların duruşu boz öküz hikAyesindeki duruşa benziyor.
Niye böyle söylüyorum?
Boz öküz hikAyesinde basiretli bir duruş sergilemeyen öküzler,
arsanlar tarafından tek tek parçalandılar.