MUSA KIRANLI


Unuttuğumuz Pancar En Kötü Yemek Değil En Önemli Değerimizmiş

Her şey Seninle Başlar


Türkiye ve dünyada toplumların büyük acılar yaşadığı, adalet, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesi açısından son derece vahim gelişmelerin ardı ardına görüldüğü bir yılı daha geride bırakmak üzereyiz. Bugün ülke genelinde enflasyon, ekonomi, emekli maaşları, engelli maaşları, asgari ücret, geçim vb yaşamak için en önemli unsurlara çözüm aranırken maalesef sporcuların daha fazla para kazanma hırsı, dolandırıcılık, haksız kazanç vb gündem olmakta esas insan yaşamını etkileyen sorunlar gündem dışı kalmaktadır. Evet tüm bunlar ile günden konu değişirken her şeyin önüne geçerek gündeme oturan ”Pancar” yemeğinin Dünyanın en kötü 7. Yemeği oluşu duyumu ile yöresel ürünümüz pancar gündeme oturmuştur. Pancar, bölgemizin geçim kaynağı milli ürünümüz fındığın önüne geçmiştir. Korkarım millet fındığı kesip pancar dikmesin.  Vay benim ülkemin haline, vay benim milletimin haline diyorum. Ne mutlu bizlere, ne mutlu pancarımıza sahip çıkanlara ki pancardan başka sorunumuz yokmuş. Bence pancar’a sahip çıkıldığı kadar memleketin gerçek sahipleri pancar ve diğer üreticilere de sahip çıkılsa da çiftçilerimiz ve diğer üreticilerimiz emeklerinin ve alın terinin gerçek değerlerini alsalar. Dahası yaklaşan 31 mart yerel seçimlerinde, yerel yönetimlerde milleti yönetecek aday adaylarının belirlenmesinde de elini yüreğini ortaya koyarak gelecek 5 yıla sahip çıkılsa. Neyse bunlar boş işler. Belki de haklı vatandaşlarımız. Nasıl olsa temayüller vs boş. Aday adayları dışında aday olmayanlar dahi aday yapılıyor ve bu millette oyunu tercihini Ankara’dan yana yapıyor. Milletin iradesi değil Ankara tercihi saygı ve takdir görüyor. Neyse bir Pazar sabahı kaleme aldığım bu yazı yazarken havaların soğuduğu, kışın kendisini gösterdiği, yakın komşu ilçelerimizde kar yağdığı dolayısıyla kar altındaki pancarın tadı da bambaşka olur. Umarım gelecek haftalarda pazarda pancar fiyatları rekor kırar üreticilerimiz kazanır. Bence şimdiden kışlık pancarınızı stoklayınız. Tüm okurlarımı ve vatandaşlarımızı, hemşerilerimizi doğdukları, doydukları şehirlerine sahip çıkmaya davet ediyor, Pancar kadar gündem teşkil etmese de herkes biliyor ki bu ülkenin gerçek sahipleri üreticilerimiz, çiftçilerimiz ile Teknikerler Ülkemiz yükseköğrenim kurumlarının yetiştirdiği üretici is gücü, endüstri ve sanayisinin can damarlarıdır diyerek sevgi, saygı ve selamlarımı iletiyorum. 

Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır. Diyerek Cumhuriyetimizi kurup, insanca yaşama olanaklarına kavuşturan ulu önder Atatürk ile özgürlük ve insan haklarını savunarak, insana yakışmayan davranışlara uğrayıp hayatını yitirenleri saygı, sevgi, rahmet ve minnetle anıyor, 10 – 17 Aralık Demokrasi ve İnsan Hakları haftasını kutluyor, özellikle asli hakları gasp edilen mazlumlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

İnsan haklarını bir pasta olarak düşünürsek demokrasi de bu pastanın mumudur. Tüm insanlığın temel görevlerinden biri de bu mumları muhafaza etmek ve söndürmemektedir. 

Bu duygu ve düşüncelerimle Karadeniz Teknikerler Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı olarak ifade etmek isterim ki Edirne’den Kars’a tüm teknikerler olarak Anayasaya, hukuka, demokrasiye, insan haklarına bağlı kalarak bir ve beraberce insanca yaşamak dileğimle Dünyanın filân yerinde bir rahatsızlık varsa, “Bana ne!” dememeden böyle bir rahatsızlık varsa, tıpkı kendi içimizde olmuş gibi onunla ilgilenmekte ve demokrasi nöbetimizi tutmaya, haksızlığa, hukuksuzluğa ve çifte standarda karşı, kör, sağır ve dilsiz olmayacak, dokuz köy ne der diye düşünmeden gerçekleri söylemeye ve üretmeye devam edeceğiz.

 

Bakınız değerli okurlarım; İnsan hakları kurallarında eşitlik temeli vardır. Milyonlarca gençlerimiz ile birlikte Üniversite sınavlarına girerek Yüksek teknik eğitim gören Tekniker adayı gençler maalesef okurken Üniversiteli ancak mezuniyet sonrası hiçe sayılmakta, gerek kamuda üst düzey yöneticilikte gerekse serbest piyasada birçok başarılı işler ortaya koyarken maalesef yaptıkları işlerin altına imza atamamakta hatta teknik adam tanımı dışında bırakılmakta ve aldıkları teknik eğitimin dışında başka alanlarda çalışmaya mahkum edilmektedir.

Anayasamızın 135. Maddesinde her mesleğin bir mesleki odası olmalı hükmüne ve  imar kanunu 3195 sayılı yasa gereği serbest meslek unvanı verilerek güvence altına alınan bugün Ülke genelinde mezun sayıları 5 milyonu geçen teknikerleri temsilen bir oda kurulmasına izin verilmemesinin izahı olamaz. 

Doktorların, mimar mühendislerin, Avukatların, Ayakkabıcıların, Fırıncıların, Terzilerin, Kuaförlerin vb serbest meslek sahibi meslek sahiplerinin bir odası varken Teknikerleri temsilen odasının olmadığı için üniversite teknik eğitim görmüş ve ülkenin kalkınması için üreten istihdam yaratan tekniker meslektaşlarımız gülünç bir durum ki ayakkabıcılar, radyocular ya da başka meslek odalarına üye olmak zorunda bırakılmaktadır. 

Türkiye’nin Yüksek öğrenimli teknik eleman potansiyeli olan 2 yil üniversite eğitimi alan Teknikerlerin, Mesleki Oda kurulmasına verilmeyen izin ve lisans tamamlama eğitiminden mahrum edilmesi Ülkemiz Anayasal eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi hukuk sisteminde adaletsizlik olup insan haklarına da aykırıdır.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde mesleki ve teknik eğitim hükümetlerin çözmesi gereken öncelikli politikaları arasında gelmektedir.  Ülke genelinde 7 milyon tekniker ailesi ile birlikte 15 milyon kişi olup bu sorunun iktidar ve muhalefet partilerince TBMM de aşılacağını, Türkiye Teknikerler Odalar Birliği kurulması ile de pek çok sorununu çözebileceğini ve ülkemizi daha yaşanabilir hale getireceğimizi umut ediyoruz.

Hepimizin hafızasına not etmesi gereken bir husus dur ki Türkiye’nin yüksek teknik eğitim görmüş nitelikli insanlar, üretici işgücü tekniker potansiyeli harekete geçirildiğinde Ülkemiz bulunduğu yerden daha yukarıya çıkacaktır. .

İnsanın en önemli hakkı yaşama hakkıdır. Yaşama hakkını düşünme, eğitim-öğretim, çalışma, iletişim… Hakları desteklemektedir. Tüm bunlar da eğitim hakkıyla beslenebilir. Anayasamızda “Kimse eğitim ve öğretim hakkından mahrum bırakılamaz” denilmektedir. MYO mezunu, Hemşirelere, Ebelere, Öğretmenlere, Polislere, İlahiyat, İşletme, İktisat, Tapu ve Kadastro mezunlarına tanınan sınavsız lisans tamamlama imkânı genişleyerek devam etmektedir. 

Evet; ülkemizin milletimizin sağlıkçıya, ilahiyatçıya ihtiyacı vardır amma teknolojiye ve bilim insanlarına da fazlasıyla ihtiyaç vardır. Sınavsız lisans tamamlama hakkının teknik branşlara da verilmesi gerekir.

Teknikerler Ülkemiz yükseköğrenim kurumlarının yetiştirdiği üretici iş gücü, endüstri ve sanayisinin can damarlarıdır. Bu iş gücünün ekonomiye katma değer üretmesi, yasal haklarımızın gözetilmesi ile olur.

İSTİKRAR İÇİN DÜNYA İLE YARIŞMAK İÇİN TÜRKİYENİN YÜKSEK EĞİTİMLİ TEKNİK POTANSİYELİ YOK SAYILMAMALI, GÖRMEZLİKTEN GELİNMEMELİ, HAREKETE GEÇİRİLMELİDİR.

 “Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yönelmiş gibidir. “ (Montesquieu) sözünü hatırlatırken, İnşallah “Mezun sayısı 7 milyona geçen Tekniker meslektaşlarımızın son 20 yılda tek tek ellerinden alınan Kamu, Özel Sektör ve Serbest çalışma alanlarında sahip olduğu kazanılmış yasal hakları yeniden verilir. 3600 ek gösterge dahil birçok mahrum bırakıldığımız haklar iade edilmelidir.

Teknikerler, ülkeye katma değer üretmektir. Tüketici haklarının korunması, nitelikli hizmet almak, uzaya üs kurmak, yerli tank, uçak, yerli otomobil üretmek demektir. Denizciligin-havaciligin gelismesi, saglikli gida demektir. Hayvanciligin benimsenmesi, Ziraatin teknolojiyle bütünlesmesi demektir. Madenciligin uykudan uyanmasi demektir. Toplum sagligi demektir. Endüstrinin ayaga kalkmasi, kaynaklarin yerinde degerlendirilmesi demektir. Terörizme karsi teknolojik mücadele demektir. Uluslararasi boyutta teknolojik, ekonomik, iktisadi güç demektir. Bir baska deyisle; sofralara ucuz as, issizlere is kapisi, evsizlere ev demektir.

TBMM deki tüm seçilmislere, bürokratlara, YÖK’e amir ve yöneticilerine güvenimiz ve umudumuz tam olup “Mağdur, mazlum ve mahrumun yanında olmak bizim en büyük siarimizdir. Bundan sonra yapılmasi gereken insan haklarina daha saygili, daha demokratik, seffaflik ilkesini her alanda ön planda tutmaktir” diyen Sayin cumhurbaskanimizin kimsesiz sahipsiz birakilan mazlum ve magdur olan teknikerlerin sorunlarina çözüm bulacaklarini, teknikerlerin uzattiklari eli tutacaklarina inaniyoruz ki teknikerler elinden tutani mahcup etmeyecektir.

Bizler asla mevki makam değil aldığımız teknik eğitim ile memleketimize ve milletimize hizmet etmek, Adaletin, Hukukun, Barışın, sevginin, saygının, yardımlaşma ve dayanışmanın egemen olduğu bir Ülke istiyoruz. Aldığımız yüksek teknik eğitim karşılığında memleketimizin kalkınması ve milletimizin yaşam seviyesinin yükselmesi için çalışmak üretmek istiyoruz. Bu kolaydır. Yapılması gereken kendi üniversitelerinde okutup mezun ettiği teknikerlere yetki, görev ve sorumluluklarının verilmesidir. 

Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

 

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

 

Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

 

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikâyet ölümden olsun.

 

Daha refah ve ferah, mutluluk dolu bir yaşam diliyoruz tüm insanlara…

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593