HABER ARAMA
-
YAHYA CUMHUR TAPÇIKIRMIZI ÇİZGİ
-
HAKAN KORKMAZBüyükşehir olduk.. Ama bütün şehir olamadık.
-
MİSAFİR KALEMİbrahim Hakan Gün - ORGANİK TARIM VAZGEÇİLMEZİMİZ , ORGANİK FINDIK GELECEĞİMİZ.
-
FATMA CANBULAT ERDEMÇocukluğumun Ramazanları
-
ARİF TAKICIBİR ZAMANLAR KIBRIS - 1
-
MUSA Ö. KIROĞLUBüyükşehir’i daha çok hissetmek istiyoruz
-
İSMAİL SARIBU ÜLKE, SANDIĞINIZ KADAR UCUZ DEĞİL AĞALAR !..
-
İNCİ ÇETİRUmutlara Tutunmak!
-
TEMEL OVALIGelecekte Bizi Nasıl Bir Eğitim Sistemi Bekleyecek?
-
ERCAN ARSLANAnapa Kalesi ve Ünye
-
İSMAİL CANBULATKENDİNİ ASLAN SANAN KÖPEKLER!
-
AHMET DERYA VARİLCİMontrö Meselesi
-
MUSTAFA UĞUR ALANDrama Köprüsü
-
YAŞAR KARADUMANGavakdibi Fega-Fokfok
-
RECEP ÖZCANBana Değer Vermiyorsun!
-
MUHAMMED SIDDIK ÖZZİNA, LGBT, vb. Suç mu? Günah mı? Serbest mi?!!!
-
TURGAY GÜVEN100. YILINDA İNÖNÜ ZAFERLERİ. İLK ZAFERLER.
-
MUSA KIRANLINasırlı ellerin hakkı verilmelidir…
-
UZM. DR. ALİ COŞKUNİŞ YERİNDE PSİKO-TERÖR, YILDIRMA, BEZDİRME : MOBBİNG :
-
MUHAMMET KIŞLAPopülizmin Çarpan Etkisi
-
ELİF MİRAY KÜÇÜKKışın Habercisi
-
AYNUR ZEREN TANYılbaşı
-
CEMAL UYSALEğitim ve Uzaktan Eğitim
-
VEYSEL İLHAN“Seri katil aranıyor.”
-
AV. İRFAN YILDIZ BEŞLİOĞLUKorona Kaygıları, Dünyayı Yönetenlerin Zırvaları (6. Bölüm)
-
EREN TOKGÖZÜnye Limanı
-
PROF. DR. SAİT KAPICIOĞLUBİSİKLET YOLU ÇAĞDAŞLIKTIR
-
MELAHAT SABANCI YÜCELBayram neydi?
-
METİN TAMTÜRKSpor Sorunsalı
-
UZM. PSK. DAN. M. ZEKİ SAKAKARŞI KARŞIYA KALMAK AMA KENDİYLE
-
DİLARA ATEŞSiz Yeter ki Evde Kalın
-
O. İRFAN IŞIKEski Paralar ve Ölçüler
-
A. DERYA VARİLCİSorular…
-
HAKAN ŞAŞMAZ23 Nisan ve Egemenlik
-
PROF. DR. AYŞE YALINÇocuk Terör ve Savaş (1)
-
HACER ÖZTÜRKParmaklıklar ardından ikinci şansa altın bilezikle merhaba...
-
ALİ ÖZTÜRKwww.unyekent.com
-
DOÇ. DR. GÜROL ÖZCÜREManipülasyonlarla Fiyatı Serbest Piyasada Sürekli Dalgalanan Fındığı Yazmak
-
MEHMET KARAYALMANTEKKİRAZLI HÜSEYİN REMZİi( TİMAÇ) HOCA EFENDİ

SON DAKİKA HABERLER
- 17:40 Hastane camına çarpan ebabil kuşuna şefkat eli!
- 15:48 Belediye’den, 3 bin kişiye iftar yemeği
- 15:42 Biontech aşısı randevusu alanlar; dikkat…
- 15:35 Kızılay Ramazan çadırlarını kurdu
- 15:26 ÜDH'de göz doktoru hasta kabulüne başladı
- 15:22 19 ilçe trafiğinde yeni düzenlemeleri yapılacak
- 15:15 Adıgüzel’den köy kütüphanesi…
- 14:16 Kazım Tikence, Türkiye Şampiyonu oldu
- 13:28 Atatürk Parkı sezona hazırlanıyor
- 13:13 Tepe, İç Anadolu Belediyeler Birliği’nde
- 13:05 Ordulu ikizler finalde karşı karşıya geldi!
- 13:02 Ordu ‘Yaratıcı Şehirler Ağı’na katılsın
- 12:55 Ünye’de 61 koronavirüs cezası
- 12:21 Afet ve acil durumlarda toplanma alanları belirlendi
- 12:15 Bal Ligi’nin ertelenmesi kınandı
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
FINDIK BORSASI
14 Nisan 2021 Çarşamba
Fındık Fiyatı
Fındık Fiyatı
PUAN DURUMU
NAMAZ VAKİTLERİ
TURGAY GÜVEN

Antik Çağda Bir Şair Kadın: Sappho’ dan Şiirler (2) (Devam)
28 Şubat 2019 Perşembe Saat: 08:45
Ancak, Sappho, hem bir şair, hem de öğretmen bir kadın. Düğün derneklerde çokça görülen yarı yardımcı -yarı düğüncü başı gibi bir kadın değil. Sappho, aristokrasiden gelen soylu bir kadın, muhtemelen bir eğitimde almış, edebiyat konusunda belli bir kültür birikimi var, çünkü şiirlerinde de fark edildiği gibi, çok değişik vezin şekilleri kullanmakta. Kızlar, kadınlar onun çevresinde toplanıyorlar. Onlarla tek tek ilgileniyor, onlarla konuşuyor, dinliyor, öğütler veriyor, kızları genç kızlığa evliliğe yetiştiriyor, muhtemelen yazı, edebiyat, müzik vb. bazı konularda derslerde veriyor, eğitiyor-öğretiyor, ancak, o dönemlerdeki okulların-genellikle erkek- çoğu gibi bir meydanda açık havada olurken, tahminimce, Sappho’nun okulları daha çok kırlık- bahçelik, çimenlik-çiçeklik doğa içinde, açık havada, çünkü Sappho doğayı çok seviyor ve şiirlerin çok belirgin bir doğa güzelliği anlatımı var.
Ancak, yine de bir parça kem gözlerden ırak, çoğu kez çevre genç kız ve kadınlarının kendi arzuları ile çekinmeden, rahatlıkla gelebildikleri, Sappho’nun söylediklerini, anlattıklarını, düşüncelerini ve bazen de şiirlerini dinledikleri, mutlaka sohbet-soru-kendi duygu ve düşüncelerini de anlatabilme tarzında bir eğitim yeri. O çağlarda, bu tarz okullara Thaisos- gelin tacı deniyor. Çok güzel ve albenili bir simge isim. Sappho’nun, kendine has, birçoklarına göre daha farklı, ancak, şurası kesinki, daha kaliteli bir tarzı var. O bir ekol lideri. Kanaatimce, Sappho’nun okulları, Japonya’daki geyşa, Avrupa’daki leydi okulları gibi vasıflı okullar.
Mö. 600’ lü yılların başları ile 580’li yılların arasındaki yılların, Sappho’nun 15-35 yaşları arasına denk geldiği zamanlar olması dolayısıyla, bir kadın olarak, gerek cinsel olgunluk, gerekse sevinçleri ve acılarıyla, aşkta en olgunluk, erkekler hakkında ise en bilgelik dönemlerini kapsaması gibi yönlerden, Sappho’nun yıldızının en parlak olduğu dönemler olduğunu tahmin ediyorum. Mutlaka, çağının kadın erkek ilişkileri yönünden, çok iyi eğitimli hanımlar yetiştirmiş olacağına eminim. Hakkında çıkmış, çıkarılmış olan bazı sözlere de pek bir değer vermeye tenezzül etmiyorum. Bence, şiirlerinde, her şeyi olduğu gibi, genç kız saflık ve güzelliğini de, en doğal halleriyle ifade etmiş.
Birazda onu dünyaya tanıtan şiirlerinden söz edelim. Yaşadığı devir, bin yıl kadar bir tarih boyunca sırasıyla önce Aka, sonra Dor ve İon istilası -egemenliği geçiren Eski Yunanistan’da, peşpeşe gelen alt üst oluşların durulmaya başladığı, bu üç toplumun birbirileri ile karışıp eşitlik düşüncelerinin öne çıktığı, Solon’un ilk demokratik kanun atılımlarını yaptığı ve demokrasiye geçilmeye başlandığı, direnen soylu toprak sahiplerinin sürgüne yollandığı döneme raslar.
Muhtemelen Dor asıllı olan ailesi, önce İzmir yakınlarındaki ilk Yunan kolonisi Aiol’a, oradan da Lesbos’a sürülmüş ve oraya yerleşmiştir. Sapppho’nun orada rahat durmadığı, Atina’ya karşı başlatılan bir isyana katıldığı ve Sicilya’ya yeniden sürgüne gönderildiği, orada halkın onun gelişini memnuniyetle karşıladığı ve adına bir heykelinin dikildiği de bilinenler arasındadır. Mö. 570 yılında Lesbos’ da öldüğü, sonraki yüz yıllarda da adından söz ettirdiği, adına kitaplar, temsiller yazıldığı oyunlar oynandığı da biliniyor.
Sappho’nun şiirleri’nin İon, Dor ve Aiol lehçelerinin bir karışımı olduğu, Monodikte denilen, tek bir ozanın lir çalgısı ile birlikte söylediği, hem çalıp-hem seslendirme tarzında şiirler-eserler olduğu, betik-tasvir-mektup denilen, Dokuz Betik + Onuncu bölüm halinde 10 parçadan oluştuğu ve ‘Klasik Sappho Kalıpları’ denilen, üç tane 11 lik ve bir tane de 5 lik hecelerle yazılmış dizelerden oluşan şiirler olduğu, bu güne kadar ulaşabilmiş 182 adet şiirinin bulunduğu, şiirlerin vezinlerinin Heksametron-İon ve İambos-Attika türleri denilen vezin türlerinden olduğu anlatılmaktadır. Elbette ki, elimizdeki şiir örnekleri, çevirmenin çabalarıyla mümkün olabildiğince aslına benzetilmeye çalışılmış ise de, çok farklı bir dil ve vezin yapısına sahip olan dilimize çevrilmiş olmaları dolayısıyla, yukarıda söz ettiğimiz şiir vezinlerini okuyucularımıza gösteremiyoruz.
Bazı şeyleri de açıklamaya çalışalım, şiirlerin en önemli bölümü, Birinci Betik-Afrodit’e Yakarış denilen, tümüyle korunmuş olan ilk kısımdır. Sappho acı çekmektedir. Sevgilisi kendisini terk etmiş kaçmış. Afroditten bu konuda yardım bekliyor. Ne yazık ki, elimize geçen diğer birçok şiirler eksik-kayıp parçalardan oluşmakta, güzellikleri ve anlamları kaybolmakta.
Ayrıca, buradaki peitho-simgesel bir kavram, bir varlık, gerçekte bizim anladığımız anlamda kandırma, aşkta birini elde etme gücü, velhasıl bizim dilimizdeki ‘şeytan tüyü’ dediğimiz şey gibi bir şey. Hep Afrodit’in yanında olduğuna inanılan bir güç-özellik- beceri-yetenek vb. karışımı bir şey...
Biraz da Lesbos’u anlatalım. Lesbos , kuzey Ege’de bir ada-liman kenti. Daha kuzeye, Boğazlar ve Marmara yoluyla Karadeniz’e gidecek gemiler mutlaka buraya uğruyor. Adanın imkanları geniş, saldırıdan uzak, ada sakinlerinin büyük çoğunluğu binlerce yıldan beri Anadolu’ya hakim olan anaerkil Amazon kadın egemen aile düzeninin kalıntıları olan bir kadınlar topluluğu. Zaten, o nedenle bölgede Afrodit kültü yaygın.
Ada kadınları kendi hallerinde bir yaşam sürmekte, büyük bir tarım ve hayvancılık imkanı bulunmayan ada, kendi yağıyla kavrulmakta. Adanın en büyük şansı, güneyindeki, kuzey rüzgarlarından korunaklı doğal limanı. Liman, kuzeye doğru gelip giden bölge gemilerinin ve dolayısıyla gemicilerinin uğrak yeri. Ada sakinleri gemicilere her tür lojistik ve sosyal destek veriyorlar, gemiciler de onları koruyor-kolluyor, mutlaka iyi de para bırakıyorlar.
Elbette ki, Sappho’nun esin perileri-musalar dediği ziyaretçi yorgun denizciler, limana inmişken, dinlenmek- eğlenmek istiyor, insan-kadın yüzü görmek istiyor. Ada kadınları onları misafir ediyor, onları eğlendiriyorlar, onlara lir çalıyor, şarkılar söylüyorlar. Düşünüyorum da, Sappho denizcilere şarkılar söylerken, şarkılarına eşlik eden lir’inin ezgileri de, mutlaka, deniz dalgalarının çırpınışlarına benziyordu. Tabii bu arada, mutlaka, bir yığın aşklar, sevgiler, ayrılıklar, hüzünler, acılar, sevinçler yaşanıyor, hasretler, kavuşmalar, kinler, kıskançlıklar, ihanetler, öc almalar vb. gibi kadının, erkeğin ve aşkın olduğu her yerde olan her şey, burada da oluyordu.
Kadın kısmının duygusal takıntısı biter mi? Başı sıkışan Afrodite müracaat, o da herkese nasıl yetişsin? Afrodit ne yapsın? Biri ikisi gitti diye, kayıkçı- gemici milletinin soyuna kıran girmedi ya, elbet yenisi gelir. Zaten, limana sürekli gemiler, gemiciler gelip gidiyor, hayat böyle devam edip gidiyor. Sappho bile, bu konuda, “ Musalar-denizciler uğrağı bu evde, ağıt yakmak olamaz, bize yakışmaz!” demekte. ( Devamı var)
Bu haber toplam 808 defa okunmuştur
Yazı Yorumları ( 0 Adet)
Bu Yazıya Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2018 Ünye Kent Gazetesi
| İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yazılım: Doğru Ajans