Ahilik teşkilatının kurucusu Ahi Evran, Azerbaycan’ın Hoy kasabasında doğmuştur (1171). Hoy, Türkiye’nin doğu sınırından 60 km. uzaklıktadır.
Ahi Evran’ın asıl adı “NasırüddinMahmud el Hoyî” olarak kayıtlara geçmiştir. Ahi Evran ilk eğitimini Azerbaycan’da doğum yeri olan Hoy kasabasında aldıktan sonra, Maveraünnehir bölgesinde Horasan’a giderek orada ünlü âlimlerden “Fahreddin Râzî” (1149-1209) ve hükemadan, Felsefe ve Kur’an-ı Kerim tefsirlerini öğrenmiştir.
Ahi Evran’ın hocası Fahreddin Râzî, “Eşarî” âlimlerinden olup, kelâm, felsefe, ve metafizik konularına daha çok ilgi duymaktaydı. Râzî, Horasan’da “Farâbî” ve “İbni Sina” nın tüm eserlerini okumuş, onların verdiği bilgileri daha da geliştirerek, tıp, astronomi, astroloji, lisan, edebiyat konularında kitaplar yazmaya başlamıştır.
Ahi Evran, SadrettinKonevî’nin çağdaşı olup ikisi de Fahreddin Râzî gibi İbni Sina ve Farâbî’nin etkisinde kalmışlardır.
Ahi Evran gençliğinde Ahmet Yesevinin talebelerinden aldığı ilk tasavvuf terbiyesi ile yetişmiş ve olgunlaşmıştır. Ahi Evran, o devrin mutasavvıflarının buluşma yeri olan Bağdat’a gitmeye karar verir. Bağdat’a gitmeden önce Hac farizasını yerine getirir sonra dönüş yolunda müstakbel kayınpederi “Evhadü’d-Din Kirmanî” ile tanışır. Büyük üstad sayesinde halife “Nâsır Li-dinillah” ile tanıştırılan Ahi Evran, halifenin kurduğu Fütüvvet Teşkilatı’na girer.
Ahi Evran Bağdat’ta iken, Fütüvvet teşkilatının ileri gelenleri ile tanışarak onlardan yararlanmıştır. Başka kaynaklarda da Ahi Evran’ın çok yönlü bir ilim ve fikir adamı olduğu kaydedilmektedir.
Ahi Evran, Tefsir, Hadis, Kelâm, Fıkıh ve Tasavvuf kitapları yazmıştır. Ayrıca Felsefe, Tıp ve Kimya sahalarında da bilgi sahibi olan çok yönlü bir ilim adamı ve filozoftur. İbn-i Sina, Sühreverdî ve Fahreddin Râzî’nin bazı eserlerini Farsça’ya çevirmiştir.
Selçuklu Sultanı I. GıyaseddinKeyhüsrev zamanında, kayınpederi Evhadü’d-Din Kirmanî ile Anadolu’ya gelen Ahi Evran, Konya’da Sultan’a yazdığı Letaif-i Gıyasiye adlı kitabını sunar. Kitabın 1. cildi felsefe, 2. cildi ahlâk ve siyaset, 3. cildi fıkıh (İslâm hukuku), 4. cildi dua ve ibadet hakkındadır.
İbni Sina hayranı olan hükümdar, kendisine sunulan kitapları beğenmekle kalmaz, Ahi Evran’a ve düşüncesine büyük ilgi gösterir, hatta bu düşüncenin tatbikata geçirilmesine yardım eder. 1205 yılında Kayseri’ye gelen Ahi Evran burada bir deri imalâthanesi kurar. Kayseri’de devletin desteği ile debbağları ve diğer sanatkârları da içine alan büyük bir sanayi sitesinin kurulmasına öncülük eder.
Konya’da medreselerde ders veren Ahi Evran bu sebepten dolayı Konya’dan ayrılarak, Denizli’ye gider. Oradayken kendisine karşı yapılan haksızlığı telâfi etmek üzere tekrar Konya’ya davet edilen Ahi Evran, burada tekrar çeşitli olumsuzluklarla karşılaşır. Bu yüzden burada daha fazla kalmaz ve Kırşehir’e gelerek Ahi birliklerinin teşkilâtlandırılmasına hız verir.
Ahi Evran’ın Selçuklu Sultanı II. İzzettin Keykavus’a sunduğu Letaif-i Hikmet adlı kitap, sultanlara ve yöneticilere nasihat verici ve “Siyasetname” türü bir eserdir. Bu eserde halkın ihtiyaçları belirlenmekte, bu ihtiyaçların karşılanması, istihdamın, kaliteli, bol ve ucuz üretimin arttırılması sırasında çıkabilecek sorunlara karşı tedbirlerin neler olması gerektiği anlatılmaktadır.
Ahi Evran’a göre toplumdaki fertlerin büyük bir kesiminin sanata yönlendirilmesi ve her birinin belli bir sanat dalıyla meşgul olması gerekir ki, toplumun ihtiyaçları görülsün. Ahi Evran’ın kurduğu Ahilik teşkilâtının eğitim anlayışı bu temel görüşe dayanmaktadır. Devlete düşen görev, bu görüşe destek vererek halkın eğitilmesine ve yönlendirilmesine yardımcı olmaktır. Ahi Evran’ın eserinde belirttiği eğitim ve öğretim konusundaki tüm öneriler, Ahi birliklerinde uygulanmıştır. Ahi Evran’ın teknik öğretim ve ahlâka yönelik eserleri, yıllarca Ahi birliklerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.
Osmanlı Devleti’nin kurulmasında da önemli rol oynayan Ahi Evran;
"Doksan üç yıl yaşayan, akla yâr, nefse düşman olan bu faziletli er kişi, tekkesine kapanmış; dünyadan elini eteğini çekmiş münzevi bir sofu ve softa değildi. O hayatını kazanmak için diyar diyar dolaşmış, her sanat ve zanaata başvurmuş, öğrendiklerini de insanoğluna öğretmek için uğraşmıştır."şeklinde tanıtılmıştır(Devam edecek…..)
Not: Ahilik ile ilgili bu yazı ve ondan önceki 8 bölümlük yazı dizisi, yazarı Galip Demir olan Ahi Kültürünü Araştırma ve Eğitim Vakfı Yayınlarına ait Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu ve Ahilik isimli kitaptan özetlenerek derlenmiştir.
Kalın sağlıcakla.