Merak ettim üretici bahçede mi diye, geçen hafta Ünye’nin iç kısımlarına gezi düzenledim.
Öyle ya fındık toplama vakti. Bahçeler şen şakrak, cıvıl cıvıl olmalı bu zamanda...
Patpatlar cirit atmalı bahçe yollarında… Kütür kütür fındık dövmeli patozlar…
Ünye merkez İnkur-Tekkiraz arası sahilden 15-20 kilometreye kadar bir canlılık görülüyor… Canlılık dersem de önceki yılları aratan bir canlılık…
Sordum bazı harmandaki üreticilere; durum nedir?
Felaket üstüne felaket yaşandığına dikkat çektiler.
Felaketlere gelince; birincisi zirai don felaketi…
Sahil bölgesinde ‘don yok’ denilse de bu tespit her bahçe ya da bölge için geçerli değil.
Bazı bahçe ve bölgelerde don hasar hiç olmamış ama bazılarında bayağı hasara yol açmış.
İkincisi kokarca…
Geçen yıl başlayan kokarca felaketi bu sene de devam ediyor. Üstelik çok yoğun mücadeleye rağmen…
Üçüncüsüne gelince, kurak…
İki aydır yağış yok…
Bizim buralarda bırak iki ayı 15 gün yağmur yağmasa kurak başlar.
Bahçe sahipleri çağırdı, bahçelerindeki kurağın etkisini gösterdi.
Toprak öyle yarılmış ki, ayağımızı soksak dizimize kadar gömülecek…
Toprak yüzeyinde çayırdan çimenden eser yok… Yanmış kavrulmuş…
Fındığa gelince… Kurak öyle vurmuş ki… Yapraklar dökülmüş… Kalan yapraklar ise rengi gitmiş, sonbahar rengini almış.
Bu yaşa geldim fındık bahçelerini hiç böyle görmedim. Sanki Ağustos ayı gitmiş, Ekim, Kasım ayları yaşanıyor…
Kurak, toprağı-yaprağı bu hale sokmuş…
Ya fındık… Fındığa zararı olmuş mu?
Çok fena… Temmuz ayında iç dolgusunu tamamlamaya çalışan ürün, kurak nedeniyle yeteri olgunluğa ulaşamamış…
Özellikle güneye bakan bölgeleri kurak çok kötü etkilemiş… Kilo ve randımanı düşürmüş…
Bu tespitlerim ‘zirai don hasarı olmadı’ denilen sahil kuşağında…
Daha yukarılarda, Tekkiraz’dan başlayan Akkuş’a uzanan bölgede neler yaşanıyor?
Maalesef bahçeler boş… İnsan ve taşıt hareketi kış mevsimi gibi…
Gurbette yaşayanların büyük kısmı gelmemiş… Gelenler de kısa süre kalıp dönüyormuş…
Tek tük rastladıklarıma bahçeye girip girmediklerini sordum.
Bazıları başak yapmak için girdiklerini, bazıları ise hiç girmediklerini söyledi.
Ayrıca kurak bu yüksek kesimlerde de etkili olmuş… Yapraklar yer yer yanmış, dökülmüş…
Merak edilen şu;
Dondan yanan dallar, kuraktan zarar gören kökler kendine gelir de seneye fındık olur mu?
Soruyorum; “Ne dersiniz olur mu?”
Ellerini iki yana açıp umutsuz gözlerle; “Olur inşallah” diyorlar.
Dediğim gibi, fındıkta bu sene felaket üstüne felaket yaşanıyor.
Ama bir gerçek var; TARSİM…
Bu sene yaşananlar sigorta yaptırmanın önemini çok açık ve çok net bir şekilde gösterdi.
Sorduğum on üreticiden 3’ünün sigorta yaptırdığını öğrendim.
Bu üç üretici; “Yaşanan felaketler karşısında tutacak tek dalımız TARSİM oldu” diyor.
Bu son ders olsun… Artık kayıtsız kalınmamalı, üreticiler TARSİM konusunda gerekli duyarlılığı göstermeli.
Aksi halde eller iki yana açılır, umutsuz gözlerle bakmaya devam edilir!