Anadolu’da bugün halen dogum olaylarinda Türklerin Orta Asya’da Müslüman olmadan önceki dinleri olan Gök Tanri ve Samanizm inancindan gelen adetler ve ritüeller halen canli olarak yasamaktadir.
Türkler Müslümanlikla 650 yillarinda tanistilar, Müslümanliga geçmeleri 400 yildan fazla sürdü. Bizim içinde oldugumuz Oguz Türkleri 1000 - 1100 yillarinda Müslüman oldular. 1071 de Malazgirt Savasinda daha Islam’a geçmemis Türk boylari vardi. Türklerin tamamen Müslüman olmalari 1300 yillarina kadar sürdü.
Fakat halen bu süreçte Müslüman olmayan Türkler vardir. Bunlardan Moldovya’da Gagauz Özerk Bölgesinde yasayan Oguz Türklerinden Gagauz-Gökoguz Türkleri Hristiyandirlar, konustuklari Türkçe Türkiye Türkçesine en yakin dildir. Litvanya da yasayan Hazar Türkleri Musevidirler, Orta Asya’da kalan Altay, Tuva gibi Türk boylari halen Samanizm dininde kalmislardir. Çin’de Uygur Özerk Bilgesinde yasayan Uygur Türklerinin bir bölümü Budisttirler, dilleri yine bize en yakin dildir.
Anadoluyu yurt edinen Türklerde aradan bin yildan fazla geçmesine ragmen bile bugün halen yasayan eski dinden gelen yüzlerce öge vardir. Biz bunlari Islamiyet’te varmis gibi biliriz, Islamiyet bunlari kabul etmez ve yasaklar, Bu günde bu inançlarin dogumla ilgili bölümlerine bakacagiz..
Anadolu’da dogumla ilgili
Eski dinden gelen adetler:
Eski dinimiz olan Göktanri Inancindan getirdigimiz bugün dogumda ve ölümde halen yasayan ve uygulanan seyler vardir. Bugünkü konumuz bunlardan dogumla ilgili olanlaridir. Anadolu’da halen dogum olayinda Göktanri Inanci ve Samanizm kökenli bu inançlara sikça rastlanmaktadir.
Dogu Karadeniz bölgesinde
dogum öncesi Göktanri inançlari
Giresun'da çocugun besiginin münasip yerine kömür ve kül torbaciklari asilir. Kömürün ve külün çocugu kötü ruhlardan koruduklarina inanilir.
Ordu'da ocaktan alinan kül bir torbaya konarak çocugun besigine asildiginda çocuk al basmasina karsi korunur.
Rize'de kirkli çocugun yanina girenlerin ellerini demir zincire sürerler bunda demirin koruyucu gücü ile ilgili eski Tük inançlarinin izleri vardir.
Trabzon'da cenaze yeni dogan çocugun evinin yakininda tasinmaz.
Ordu'da kirki çikmamis bebegi logusa kadin ziyaret edince bebegi al basmamasi için yukari kaldirirlar.
Bu uygulamalarin temelinde koruyucu, kurtarici en büyük gücün gökte, yukarida olmasi inanci vardir. Gök tanri inancinda Tanri gökte bulunmaktadir.
Çocugu Olmayanlar
Bazi mekanlarin kutsiyetinden yararlanmak için buralar ziyaret edilir ve çocugu olmayanlarin çocugu olacagina inanilir. Bunun derinliklerinde Türklerin eski inançlarinin izleri vardir. Kisirligin giderilmesi için, mezarlardan yardim bekleme inanisi da eski Tük Göktanri inancina dayanmaktadir.
Trabzon'un Salpazari bölgesinde çocugu olmayan kadinlar Sis dagindaki Hâl Evliyasi'na giderler. Evliyanin mezarinin çevresi taslarla çevrilidir. Çocugu olmayan gelin önce abdest alir, namaz kilar, sonra mezarin yaninda yatar ve elini taslarin altindaki deliklerden birine sokarak bir avuç toprak çikartir.
Hamilelik Dönemi
Hamileligin önemli konularindan birisini de çocugun cinsiyetiyle ilgili yapilan yorumlardir.Anadolu’da konuyla ilgili olarak, kadinin fiziksel görünümüne, yediklerine , davranislarini dikkate alinarak çesitli yorumlar yapilmaktadir..
Kadinin hamile kaldigi andan itibaren çocugun annenin tüm davranislarindan etkilenecegi bilimsel olarak kanitlanmis olup, bu konuyla ilgili olarak eski Türklerde çok yaygin olan inanis sistemi aynen günümüze gelmistir..Hamile kadin, ayiya, maymuna, deveye bakmaz, balik, tavsan, paça, kelle yemez, sakiz çignemez, cenazeye gitmez..
Dogum Öncesi Inançlari
Hamile kadina, bebegini kolay dünyaya getirsin diye kocasinin ayakkabisina su doldurulup içirilir. Hamile kadin, un eleyen birine bakarsa bebeginin beyaz olacagina inanilir..
Hamile kadinin dogum sancilari basladiginda elmayi disletip biraktirilir. Hamilenin disledigi bu elma bebegi olmayan bir kadina verilir ve yemesi saglanirsa onunda bebegi olacagina inanilir. H. A. Basal..
Al basmasi
Bin seneden beri Müslüman olmus Türklerde hâlâ Islam öncesi inançlarinin izleri arasinda en önemlilerinden birisi “Al Basmasi” inancidir. Göktanri inancina göre al basmasinin nedeni “Alkarisi” denen kötü bir ruhtur. “Alkarisi” tüfek sesinden, demirden ve kirmizi renkten korktugundan ondan korunmak için logusanin basina al kurdela ya da yazma baglanir, kirmizi altin takilir, logusaya kirmizi seker hediye götürülür, kirmizi renkli logusa serbeti içirilir..
Anadolu’nun bazi bölgelerinde, yeni dogum yapmis logusa kadinlara görünen, onlarin korkmasina, neden olan kötü bir cin vardir. Bu cin yeni dogmus bebeklere de zarar verir. Bu cinin degisik adlari olmasina ragmen al karisi ve al basmasi adi en yaygin olanlaridir. Erzurum’da, Alkarisi, Malatya’da, Hibilik, Bingöl’de Kapoz, Elazig’da Hafdar, Gaziantep’de Tepegöz adiyla da bilinmektedir.
Kirklama
Dogumdan kirk gün sonra çocugu ve anneyi aritmak, topluma katilmalarini saglamak ve hastaliklardan, ugursuzluklardan korumak amaciyla “Kirklama” (Kirk Çikarma) yapilir.
Kirklama’da vücut yikandiktan önce ya da sonra su bastan asagi dökülür. Suyun içine altin, gümüs yüzük, küpe, anahtar, ustura, yumurta, kirk adet arpa ya da bugday, çakil tasi, fasulye, findik, demir anahtar, tespih gibi seyler konabilir.
Ad verme
Eski Türkler arasinda çocuklara ad verilmesinde bazi konulara önem verilirdi. Çocuklari yasamayan aileler, yeni dogan çocuklarini, çocuklari ölmeyen bir aileye para karsiligi satip bir süre sonra geri alirlardi.
Bu çocuklara Sati, Satilmis, Satibal, Satilgan, Satkin gibi adlar verilirdi. Çocugun uzun ömürlü olmasi için Tokta, Toktamis, Yasar, Durmus, Dursun, Durdu, Temel, adlari verilirdi. Kaynak: Prof. Dr. Murat Yurdakök
Dogum Sonrasi
Bebegi Tuzlama töreni
‘Tuzlama töreni’ dogumdan hemen sonra birkaç saat içinde gerçeklestirilir. Kimisine göre bebek ‘ter kokmasin’ diye, kimisine göre ise ‘beyaz tenli olsun’ diye yapilan bu törende bebegin üzerine tuz serpilir. Ardindan kara bir kalemle bebegin ‘kasi çekilir’ ve alninin ortasinda nazar degmesin diye çivit mavisiyle mavi bir leke yapilir.
Dogum Sonrasi
Yeni dogan bebek yirmi günlük oldugu zaman, bebegin yikanacagi suyun içine yumurta kabugu ve herhangi birisinin altin yüzügü konulur ve kirk defa su dökülür. Anne ve bebek bu suyla yikanir.
Bebegin göbegi düstükten sonra okul bahçesine gömülürse çocugun okumus, cami bahçesine gömülürse çocuk imanli, evin bahçesine gömülürse çocuk evcil olurmus Bebegin göbegi evde kalirsa büyüyünce evine bagli, disari çikmak istemeyen biri olur.
Bebege ilk gittigi yerde, evlerine dönerlerken hirsiz olmasin diye yumurta, kismetli olsun diye ekmek verilir. Bebek ilk kirk gün korkmamasi için disariya çikarilmaz. Bebek sabirli olsun diye dogduktan sonra üç vakte kadar süt verilmez. Kaynak: Handan Asûde Basal Uludag Üniversitesi
Gelecek hafta. Ölümde Anadolu da Göktanri ve Samanizm Izleri
Kaynaklar ve alinti:
Handan Asude Basal, Uludag Üniversitesi
Prof. Dr. Murat Yurakök
10225,48%-1,28
40,22% 0,13
46,88% -0,35
4329,44% -0,12
6901,12% 0,03
Ordu
15.07.2025