Çanakkale’de artik bir sonuca varamayacagini anlayan düsman hiç kayip vermeden sessizce çekilmistir. Ingiliz tarihçiler Türklerin çekilmeden haberi olmadigini bunun bir basari olmadigini yazarlar. Oysa Türk askerleri düsman siperlerine taslara sarili kagitlar atarlar kagitta: “Kaçtiginizi biliyoruz, yine görüsecegiz” yazilidir.
Çanakkale Savaslarinin sonuçlari agir olmustur Birinci Dünya Savasi üç yil daha uzamis, Karadeniz’de Ruslarla irtibat kuramayan Ingilizler sömürgelerinin gözünde küçük düsmüsler, Rusya’ya yardim ulasmayinca Çarlik rejimi yikilarak komunitsler yönetimi ele almis ve isgal ettikleri Sarikamis, Kars ve Ardahan’dan çekilmislerdir.
Çanakkale ayni zamanda Birinci Dünya Savasi içinde savastigimiz sekiz cephede galip geldigimiz tek cephedir. Çanakkale’de Balkan Savaslarinda yikilan imajimiz tekrar düzelmistir.
Çanakkale’nin Esirleri
Çanakkale Savaslarindan sonraki en büyük dram esirler olmustur. Fransizlar aldiklari Türk esirlerini Marsilya Boujan,Pradeline ve Korsika esir kamlarinda tutmuslardir. Bu esirlerden çogu Fransa’da kalmis kimi evlenmis bir kismi da 1924 de Kurtulus Savasindan sonra Fransizlarla yapilan anlasma sonunda Türkiye’ye dönmüslerdir.
Ingilizler ise esirlerin bir kismini Kibris’ta kurduklari esir kamplarina götürmüsler ve ayrica esir doguda Myanmar'dan batida Misir'a uzanan birçok kampa yerlestirmisti
Misir'daki kamplarda sik görülen dizanterinin yani sira, sadece Osmanli esirleri 'Pellegra' denen bir hastaliga yakalaniyorlardi. Esirlerin aç birakilip, veya kokmus at ve katir etlerini yemekten kaynaklanan, uyuza benzeyen bir hastalikti bu.
Ruslara esir düsen askerlerimiz 'soguk ve beyaz ölüm'e ragmen yasamaya çalisiyorlardi. Romanya ve Galiçya'da esir düsen askerlerimiz, yük vagonlarina hayvanlar gibi istif edilerek Sibirya'daki kamplara götürüldüler. Kafkasya'da esir düsenler ise Hazar Denizi'nde, yilan ve akrep kaynayan Nargin Adasi'na kapatildi. Yük vagonlariyla yapilan nakillerde ölümler çig gibiydi.
Ingilizler, ellerindeki esirlerin tahliyesini sürekli erteliyordu. Çünkü saliverilen askerlerin Istiklâl Harbi'ne istirak etme ihtimali hepsini tedirgin ediyordu.
Kimisi döndü ama evini viraneye dönmüs buldu. Kimisi ocagini sönmüs buldu.
(Kaynak Murat Muhsin Sizinti Dergisi)
Türklerin Aldigi Esirler
Türkler ise aldiklari esirleri, bunlar çok çesitli milletlere sahiptir, Ingilizler, Yeniz Zelandalilar, Avusturlayalilar, Iskoçyalilar, Yunanlar, Yahudiler Ermeniler, Türkiye içinde kurduklari seksen adet esir kamplarinda barindirmislardir.
Esir olarak getirilen asker veya siviller öncelikle tifo, tifüs, kolera gibi hastaliklara karsi asilaniyorlardi. Bu nedenle Türkiye’de bulunan esir kamplarinda salgin hastalik görülmedi. Esirler kamplarda tamamen serbest dolasabiliyorlardi. Yemekler oldukça iyi idi. Kis gelince mevsime göre kalin giysiler verilmisti.
Çanakkale Savasi'nda esir düsen Avustralyali askerler için kurulan en büyük kamp Afyonkarahisar'da dir. Bunun yaninda Adana, Çankiri, Yozgat, Kastamonu, Adapazari, Izmit, Istanbul'un da aralarinda bulundugu kamplar da tutulmustur.
Avustralyali askerler kaçmayacaklarina dair söz verince kapali yerlerde tutulmamislar, Türklerle iç içe yasam sürmüsler. Askerler esir olduklari sürece bir nevi Türklerle kültürel alisveriste bile bulunmuslar. Gediz'deki esirler bin kitaptan olusan bir kütüphanenin kurulmasini saglamislar, dil ögretmisler, yerel yöneticilerin destegiyle bando kurmuslardir..Türkler esirlere tutsak degil, misafir muamelesi yapmislardir.
Türkiye’de kurulan “Esir Kamplari”nin sayilari 80 kadardir. Istanbul, Sivas, Ankara, Nusaybin, Çankiri, Kastamonu, Adapazari, Nevsehir, Ankara, Balikesir, Nigde, Bor ve Izmit belli baslilaridir.
Ancak en meshuru 1915 te faaliyete giren Afyonkarahisar’ kampidir.
Esirler dikenli tellerle veya duvarlarla çevrili sahalarda degil evlerde veya kamu binalarinda,halkin arasinda günlerini geçirmislerdir.. Birçok milletten subay ve asker uzun süre burada kalmislar, hamami dâhil çogu imkanlardan faydalanmislardir
“A prisoner in Turkey /
Türkiye’de Bir Esir”
Adli kitabin sahibi John Still, Afyon’da 120 Rus, 100 Ingiliz subay bulundugunu ve esirlerin istasyon ile sehir merkezi arasindaki iki kilometrelik mesafede kaldigini, evlerin güzel havalarda sikinti çektirmedigini ancak kisin soguktan etkilendigini yazar. Kaldigi süre zarfinda Ingiliz, Fransiz, Yeni Zelandali, Avustralyali, Rus, Polonyali, Ukraynali, Karadenizli Rum, Rus Yahudi, Italyan, Kazak, Gürcü, Hintli, Arap, Irlandali, Romanyali ve Sirp esirlerin bulundugunu aktarir.
Yeni Zelandali esirlerden William Thomas Cheater sonradab yazdigi anilarinda: Aylar geçtikçe subaylar tiyatro tertip etmeye, konser vermeye basladilar,pazardan oyunlar için dekor, kadin ve erkek kiyafetleri, peçe dâhil kostümler alirlardi.
Avustralyali tarih arastirmacisi, yazari Jennifer Lawless, 'Savas sonrasi Avustralyali Esirler' konulu çalismasinda savas sonrasi elde ettigi bilgilerde, Anzak esirleri, Türk yaralilarla birlikte Kizilay gemileri ile Istanbul’a gönderilmislerdir. Bu esirlerin bazilari aylarca Istanbul'da Çapa ve Gümüssuyu hastanelerinde yatmak zorunda kalmislardir.
Diger kamplar ise Kastamonu, Gediz, Ankara, Pozanti, Çankiri, Yozgat, Bor, Adapazari ve Yesilköy'deydi. Çankiri’da Anzak esirleri büyük ölçüde hareketlerinde özgürdü. Kütüphaneler ve müzik gruplari kurdular. Resim yaptilar. Tiyatro oyunlari ve konserler düzenlediler ve yerel halkla ava çiktilar. Normal askerler; okul, kisla ve kulübelerde barindirildi.
Savasa gelirken “Sakin Türklere esir düsmeyin sizi yerler” demislerdi. Geldiler gördüler ve yasadiklarini ülkelerinde anlattilar, “Kandirildik, bu bizim savasimiz degildi” dediler
Gelecek Hafta:
Çanakkale Savasinda Kadinlar
Kaynaklar:
Aksiyon dergisi
Sabah Gazetesi Bülent Ergün
Doç. Dr. Selçuk Ural
A.Ü Türk Inkilâp Tarihi Enstitüsü