Ünye’nin eski çinarlari birer birer gidiyorlar.
Çocuklugumun da canli sahidi olan, Ünye’nin ve Samsun’un taninmis is insani, çok ekmegini yedigimiz Recai Dinçer amcanin vefat haberini alinca içim ezildi, eski anilar yagmur gibi yagdilar üzerime...
1970'LI YILLAR... ÜNYE HAMIDIYE MAHALLESI MESCIT SOKAKTAYIZ...
Recai amcalar, büyük bir bahçe içindeki tek katli evlerinde ikamet ediyorlardi. Mütevâzî ve iyi insanlardi.
Iki kiz, iki erkek evladi olan Recai amcanin babasi Hatip emmi de oglu ile birlikte kalirdi. Hatip emmiyi Hisim Ali camiye giderken görürdüm.
Babam bazen oturmaya giderdi Recai amcaya. Beni de götürürdü yaninda. Ilk televizyon ve buzdolabini onlarda gördüm.
Bahçe içinde tavuk, ördek ve hindiye de bakarlardi. Bahçe isi ile hanimi Muzaffer teyze ilgilenirdi. Ilk defa Hindiyi de bu bahçede görmüsümdür.
Biz ise Variloglu Hasan amcanin gecekondusunda kiraciyiz. Gecekondunun arka tarafi Recai amcanin bahçesine bakiyor. Bu bahçeye kis aylarinda kus tuzaklari kurardik. Bir de hindi için söylenen maniyi söyleyerek hindileri gizdurup, gabarturduk!
ÜNYE’NIN ESNAFLARINDAN OLAN RECAI AMCA, BIR GÜN GELDI PEPSI-YEDIGÜN ANA BAYISI OLDU. ORDU-SAMSUN AÇILIMI YAPTI..
80'li yillarda RECAI DINÇER VE OGULLARI, Özal Döneminin rüzgârini arkasina alarak, Ordu ili ve havalisinin mesrubat dagitiminda bir tekel olmustu.
Recai Dinçer Ünyeli oldugundan dolayi bu isin merkezi bir dönem Ünye oldu. Bi aralar ben de çalistim orada...
RAHMETLI ÇOCUKLUK ARKADASIM NECAT ILE RECAI AMCALARIN EVININ DIS KAPI ESIGINDEN ONLARIN TELEVIZYONUNU SEYREDERDIK.
Evde bulunan Esi Rahmetli Muzaffer teyze ara salon kapisini kapatmazdi. Biz de bu sayede çizgi film seyrederdik.
Bir hafta sonu yine oturmusuz dis kapinin esiginde, keyifle, “Ayi Yogi”, “Akilli Bidik”, “Tom ve Jerry”yi seyrediyoruz. (Simdiki kusak çok tanimaz ama “Sevimli Kahramanlar”imizdi unlar bizim! Hem de siyah-beyaz!)
Muzaffer teyze mutfaktan çikip, elinde üçlü bir “sefer tasiyla” yanimiza geldi: 'Çocuklar, bu sefer tasindaki yemegi depoya giderek Recai amcaniza verin. Geri geldiginizde televizyon seyretmeye devam edersiniz' dedi.
“Ama çizgi film var Muzaffer teyzeee” diyemedik tabii ki de! Hemen firladik!
Ünye’de ufak yasimiza karsin girip çikmadigimiz yer yok gibi. Bu yüzden çarsi merkezindeki mesrubat deposunu da biliyoruz haliyle.
Sefer tasini kaptigimiz gibi solugu depoda aldik. Depoda Recai amca, Orhan ve Burhan abi var. Yemek getirdigimizi söyleyip, sefer tasini Orhan abiye verdik.
Ama bizim “giçimizda gurt gaynii...” Yerimizde duramiik! Hemen dönüp çizgi filme kaldigimiz yerden devam etmemiz lazim...
O sirada Recai amca, Orhan abiye 'çocuklara Pepsi ver de içsinler' dedi. Elimize bir sise Pepsi tutusturup 'alin bakalim, bu Pepsi’yi ortak için. Ondan sonra gidersiniz' dediler. Hayatimdaki ilk Pepsi’yi, Nejat’la orada yudumladim...
'Ulaan ne güzel bir seymis bu Pepsi! Insanin genzini ne gada da datlu yakiii!” diyorum yanimda bulunan Nejat’a...
BAYRAMLARDA EL ÖPMEK IÇIN SEVEREK GITTIGIMIZ ENDER EVLERDEN BIRIYDI RECAI DINÇERLERIN EVI...
Lokum, mesrubat, sekerleme ve harçlik olarak para da verirlerdi.
Çocukluk arkadasimiz Adnan Cansizoglu’nun (Yayla) enistesiydi Recai amca. Benim bayramlarda tüm mahalleyi dolasarak kazandigim el öpme hasilatimi, Adnan Recai amcanin elini öperek bir defada alirdi. Gicir kâgit besligi de bize gösterip gururla sallardi, havali Yaylaa! Adnan’i bu yönden kiskandigim olurdu.
Bir bayram, Adnan beni çekistirerek Recai amcalarin evine soktu. Ailecek kurban kesimi sonrasi kahvaltiya oturan tüm aile ile bir masada utana çekine kahvalti yapmis ve ciger yemistim. Ne önemli bi olaydi bu benim için, bi bilseniz!
RECAI AMCALARIN, SACA’DAKI FINDIK BAHÇELERINE BABAMLA ÇALISMAYA ÇOK GITMISLIGIM VARDIR...
Evlerinin bulundugu bahçeyi uzun yillar biz ekip biçtik.
Bir findik toplama zamani Recai amca, Saca’daki bahçeye ugramisti.
Eline girebiyi alarak, bir findik dalini budamisti. Durusu benim için bir efsaneydi tabi. Hafif kilosu ile heybetli duruyordu.
Agzinin sag tarafinda dudaginin kenarinda duran cigarasinin dumani gözlerini yari açik tutmasina sebep oluyordu. Belinde duran dabancasi ve aslan yelesini andiran, “Cüneyt Arkin vâri” saçlari ile ‘sayginlik’ hissi uyandiriyordu karsisindaki kiside.
KÜÇÜK BIR DEPODA BASLAYAN MESRUBAT OLAYI GENISLEYIP BÜYÜDÜ. SAMSUN, ORDU VE BÖLGEDE SÖZ SAHIBI OLDU RECAI AMCA...
1983 Yilindan sonra mesrubat bayiligi alaninda Samsun’da da isi gelistirince, Ünye’deki depoyu oglu Orhan ve Burhan abiye birakarak, Samsuna yerlesti.
Mahallenin ergenleri olarak bu depoda harçlik kazanmak için dönem dönem çalistigimiz oldu.
Bizim için Bedford kamyonetlerle Ünye’de servise çikmak tam bir maceraydi, bol hikâyeliydi...
Recai Amca daha sonralari Samsun’da isleri çok büyüttü, otomotiv ve tasimaciligi da ekledi; DINÇER GRUP oldu. Basari ödülleri aldi...
1984 YILINDA ISTANBUL’A DÜSTÜ YOLUM. GURBETIN GÖZÜ KÖR OLSUN!
Kendisini en son 1980'li yillarda gördüm o yüzden... Kendi hayat mücadelem sebebi ile Recai amcayi bir daha görmedim.
Ben Istanbul’da çalisirken Recai amcanin saygideger esi Muzaffer teyze rahmetli olmustu. Elinde büyüdügümüz bir büyügümüzdü.
Bu ölüm haberine üzülmüstüm. 5,5 yil geçti aradan. Bu sefer yine ben Istanbul’dayken Recai amcanin vefat haberini aldim.
Geçmise dogru gidiyor insan bu vefat haberlerini alinca... Çocuklugumuz ellerinde geçti bu güzel insanlarin. Ayni zamanda çok da ekmeklerini yedik.
Muhabbetli insandi... Ünye’nin sosyal hayatinda da vardi. Bir zamanlar Ünyespor baskanligi da yapmisti.
Herkese iyiligi dokunmus, Ünye sevdalisi, renkli bir simaydi Recai Dinçer...
Allah rahmet eylesin, mahallemin iyi insani! Mekânin Cennet olur Insallah.
Ailesine sabirlar diliyorum.