1890 yilinda Japonya’ya bir ziyaret yapmis olan Ertugrul Firkateyni adli savas gemimiz dönüs yolunda Yokohama yakinlarinda yakalandigi bir firtina sonucu kayaliklara sürüklenerek parçalanmis ve bu olayda bes yüz denizcimiz sehit olmus 64 kisi sag kurtulmustu. Bu kazada kozun Ünyeli de sehit olmus bir kisi de sag olarak Ünye’ye geri dönmüstü.
Ertugrul Firkateyni dönüs yolunda Yokohama'dan ayrildiklarinin ertesi günü ters bir rüzgâr esmeye baslamis ve aksama dogru siddetini arttirmistir. Önce yan yelkenler açilarak geminin yalpasi önlenmisse de rüzgâr tam pruvadan esmeye basladiginda yelkenlerin sarilmasi gerekmis, bu sirada Grandi diregi yuvasindan çökmüs, dayaniksiz kaldigindan gemiyi korkunç bir sekilde sarsmaya baslamistir.
Açik denizde siginilacak tek yer olan Hyago limanina varma çabasi içinde saatler geçerken Tayfun siddetini arttirmis, yükselmesi durdurulamayan su 18 Eylül Persembe aksami ocaklari söndürmüs ve gemi tamamen kontrolsüz kalmistir. Gemi bu sirada Oshima adasinin Kashinozaki Burnu civarinda idi. Burasi dik yarlarla dolu ve kiyidan yarim mil uzaga kadar su alti kayaliklari bulunan bir bölgeydi. Bu tehlikeli bölgeden gemileri uzak tutmak için bir de deniz feneri insa edilmisti. Günes battiktan hemen sonra Tayfun, Ertugrul'u bu kayaliklara sürüklemis ve gemi saat 21.00 siralarinda korkunç seslerle dagilmistir.
Bu feci kazadan 6 subay ve 63 erbas ve er kurtulabilmis, 50 subay ve 476 erbas ve er sehit olmustur.
FELAKETGÜNÜ
«Hareketimizin dördüncü günü dehsetli bir firtina koptu, kara görünmüyor, baska gemi yok, saman çöpü gibi sallaniyoruz. Dag gibi müthis bir dalga, gemimizin üzerine çöktü. Mürettebat ne yapacagini sasirmis gibiydi, öte yandan gemi su almaya baslamisti. Gemici arkadaslar halatlara tirmanmaya basladilar, fakat dag gibi dalgalar direkleri asiyordu. Bu sirada, korkunç bir çatirti duyuldu. Gemi, bir kayaya çarpmisti. Kendimi denizde buldum. Hemen bir tahta parçasina sarildim, dalga beni dibe sürükledi, bogulmak üzere iken nasil oldugunu anlamadan, kendimi bir kayanin üstünde buldum. Kurtulmustum. Çildirmis deniz ortasinda, ayni kaya üstünde yanimda birkaç arkadasim daha vardi. Saskinliktan hüngür hüngür agliyorduk. Yakinda bir deniz feneri gözümüze ilisti.
Ertugrul,Yokohama'dan hareketinin üçüncü günü, yani 1 Eylülde Hondo(Honsu) adasinin, Kisu (simdiki adi Vakayama) ili açiklarinda bu firtinaya yakalanmistir. Bu adanin kiyilari yalçin kayaliktir. Funkora denilen bu kayalarin bir kismi, deniz sathindan asagidadir. Bu yarimadanin güneyinde Osima adasi ve bunun güney ucunda da Kashinozaki burnu ve feneri vardir.
Burasi eski zamanlardan beri deniz facialarina sahne olmus tehlikeli bir yerdi. Normal zamanlarda bile, dalgalarin kayalara çarpmasi, korkunç sesler çikarir, deniz suyu zerreleri âdeta sis gibi sahili kaplar. 16 Eylül ögleden sonra dev gibi dalgalarla, bulutlu, sisli bir hava içinde mücadele ede ede Osima açiklarina gelebilen Ertugrul'un saat üçe dogru, makine kisminda sakatlik olmus, gemi dalgalarin emrine tabi bir tahta tekne haline gelmisti. Bu yüzden dalgalarin kayaliklara sürükledigi Ertugrul, saat 21'de büyük bir kayaya çarpmis, iki parça olmus, bir buçuk saat içinde dalgalar arasinda tamamen denizin dibine gömülmüstür..
Resmî Japon vesikalarina göre, gecenin saat 22'sinde firtinanin ugultulari ve sis içinde hiç bir sey duyamayan ve göremeyen Kashinozaki feneri kulesine, kanlar içinde, yarali biri geliyor.
Bekçi, gelenin bir cin, bir hayalet olmasi korkusu içinde dehsete düserek sasiriyor, fakat arkadan ayni perisan halde, on kisi daha geldigini görünce, durumun fecaatini kavrayarak bu zavallilara ilk yardimi yapiyor.
O zaman telgraf, telefon gibi muhabere vasitalari olmadigindan, Kasino köyüne hemen bir haberci kosturuyorlar. Osima köylülerinin, kendi elbiselerini, yataklarini vermek, saz damli fakir evciklerini, mabetlerini istirahatlarina tahsis etmek suretiyle, yaralilarimiza yaptiklari ilk candan yardim ve bütün Japon milletinin ilgi ve sefkatini Türk milleti her vakit sükranla anacaktir.
17 Eylül sabahi bütün köy halki, denizde ceset aramaya koyulmus ve ilk is olarak hastane haline soktuklan Ray Rijuci mabedi ile köyün ilkokuluna yaralilarimizi yatirmislardir. Köyün doktorlari I. Date, Kikobayasi, ve S. Matsusita yaralilara çok müsfik bir ihtimamla bakmistir. Yara, bere içinde kurtulanlarin altisi saglam, dokuzu agir, digerleri hafif yaraliydi. Kasida adli bir köylü,
Ufacik kimonolarini da iki metre boyunda, ekserisi Karadeniz ve Akdeniz sahil halkindan olan, seçme denizcilerimize giydirdiklerinden, bu tuhaf manzara, zaman zaman her iki tarafin da gülmelerine yol açiyordu. Denizden 260 cesedin toplanmasi, köylülerin, gösterdigi büyük gayret ve himmetler sayesinde mümkün olmustur.
Ertugrul sehitlerimiz için yapilan ilk anit yukarida bildirdigim Ydeyama harp gemisi süvarisinin,
Kaynak: (Erol Müteciler, Ertugrul Faciasi)
Canik Dergisi sayi 18