Türk tarihinin en önemli seyyahlarinin basinda gelen Evliya Çelebi'nin gezip gördügü ve sahitlik ettigi olaylari anlatan 10 ciltlik seyahatnamesi Türk kültür tarihi açisindan en önemli külliyatlardan biri niteligindedir.
Tarih, cografya, sosyal ve kültürel hayat, mimari, edebiyat, sanat gibi pek çok alanin yararlandigi Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinin asli Topkapi Sarayi Müzesi Kütüphanesi'nde bulunmaktadir.
Kendi anlatimindan ögrendigimiz üzere Evliya Çelebi 10 Muharrem 1020'de (25 Mart 1600) dogmustur. Evliya Arapça 'eren, ermis, veli, keramet sahibi' gibi anlamlarin çogulu olup Mücteba I[gürel tarafindan 'muhtemelen kendisine lakap olarak hocasi Evliya Mehmed Efendi'ye nispetle alinmis' oldugu iddia edilir.
Evliya Çelebi'nin babasi saray-i âmire'nin kuyumcu basisi olan ve hattatlik, nakkaslik gibi sanatlar icra eden Dervis Mehmed Zilli'dir. Ailesini Germiyanogullari'na baglayan Evliya Çelebi Hoca Ahmed Yesevi'nin soyundan geldigini belirtir. Çelebi'nin ailesi Kütahya'dan Istanbul'a göç etmis ve Evliya Çelebi Istanbul-Unkapani'nda dünyaya gelmistir.
Evliya Çelebi'nin seyyah olup seyahatname yazmasi, eserinde belirttigi üzere gördügü bir rüyadan kaynaklanmistir. 1630 yilinin asure gecesinde rüyasinda Hz. Peygamberi kalabalik bir cemaat içinde görüp heyecanla Hz. Peygamberin elini öperken 'Sefaat ya Resûlallah' diyecek iken 'Seyahat ya Resûlallah' demis ve Hz. Peygamber kendisine tebessümle sefaati, seyahati ve ziyareti müjdelemistir.
Cemaatte bulunan ashabin duasini alan Çelebi, Sa'd b. Ebu Vakkas'in da kendisinden gördüklerini yazmasini istedigini anlatir. Bu rüya üzerine önce Istanbul'u gezip kaleme almaya baslayan Çelebi, akabinde Istanbul'dan ayrilarak pek çok ülke ve sehir gezip seyahatnamesini ortaya çikarmistir.
Evliya Çelebi Kirim seyahatinin dönüsünde bindigi geminin siddetli firtina yüzünden batma tehlikesi geçirmesi dolayisiyla seyahatlerinin ekseriyetini zorunlu kisa yolculuklar hariç at, katir, esek gibi vasitalar kullanmak su-retiyle karayolunda gerçeklestirmistir.
Gezdigi ve gördügü bölgeler hakkinda oldukça detayli bilgiler sunan Çelebi, özellikle bölgenin siyasi, idari, ekonomik, sosyal, kültürel, mimari ve sanatsal hususiyetleri vb. üzerinde bilgiler sunmaktadir. Bu baglamda Canik'in 17ci yüzyilda Osmanli idaresi içerisindeki konumunu, bölgenin çesitli özelliklerini görebilmek açisindan Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi önemli bilgiler arz eder.
Evliya Çelebi Canik'e ilk defa 1640 yilinda gelir ve Seyahatnâmesi'nde Sinop'tan Bafra'ya ulastigini belirtir. Çelebi; Seyahatnamesinin 2ci cildinde Canik Sancaginda bulunan Bafra, Samsun Kalesi, Ünye Kalesi, Faça Kasabasi, Istefani Burnu ve Vona Kalesi basliklariyla Canik Sancagi hakkinda bilgiler ortaya koyar.
Seyahatnâme'de Bafra
Canik Sancagina bagli subasiliktir. Yüz elli akçeli mâmur ve köyleri olan bir kazadir. Baslica serdari vardir. Samsun'un güney batisinda ve bir konak mesafede kurulmustur. Karadeniz ile Bafra'nin arasi iki fersahtir. (5,5 km kadar). Kizilirmak Gönenabad nahiyesinden beri gelip, Bafra'nin bati tarafindan geçer. Bafra yakininda bu nehrin üzerine çam direkleri ile bir büyük köprü yapilmistir ki, gök kusagi gibidir. Bafra'nin iki camii, iki hamami ve bir küçük çarsisi vardir. Evlerinin tamami ahsaptir. Oradan Samsun'a vardik.
Seyahatnamede Samsun Kalesi ve Çarsamba Suyu
Rum Kayserinin oglu Herakliya tarafindan yaptirilmistir. Sonra Selçuklu Sultani Alâeddin fethederek topraklarina katmistir. Sonra Bayezid Hanin eline geçti. Canik topraginda ve voyvodaliktir, emanettir. Yüz elli akçeli serif kazadir. Yeniçeri serdari, kethüdasi, kale dizdari ve neferleri vardir. Amma müftüsü ve nakibülesrafi yoktur. Ayan ve esrafi ise çoktur. Halki gemici ve kendirci kendircilikle ugrasir. Avami yoktur. Fakat bilginleri çoktur. Herkes kudretine göre akça, gökçe, fakat pakça elbise giyer.
Sehir, Sinop'un güney tarafina düser. Kalesi deniz kiyisinda, seddad tarzinda kayaliktir. Egri fâtihi devrinde Rus bu kaleyi istilâ edip bazi yerlerini yikmis ise de, sonra yine tamir edilerek kâfi miktarda dizdar ve neferler konmustur. Yetmis kulesi, iki bin bedeni vardir. 'Daglarindaki yaban üzümü, nar rengi armud tursusu meshurdur. Binlerle fiçilarla Istanbul'a getirilir. Gemi palamarlari için kendir ipleri ise, bütün dünyaya buradan gidecek kadar çoktur. Sehir körfez tarafinda kurulmus olup, güney tarafindaki dag sahile bitisiktir. Burada arkadaslarimizla gemiye binip, kötü bir havada Ünye kalesine geldik.
Seyahatnâmede Ünye Kalesi
Bunu eski zamanda, Trabzon tekfuru 'Unyes' adli kral yaptirmistir. Selçuk ogullarindan Keykubad fethetmistir. Sonra Umur Han eli ile Osmanlilar tarafindan zaptedilmistir.
Canik sancagi hudutlari içinde voyvodaliktir. Yüz akçelik kazadir. Ayrica yeniçeri serdari, kale dizdari ve neferleri vardir. Müftüsü ve nakibi yok. Kalesi deniz kiyisinda dört köse kârgir bir binadir. Oradan arkadaslarimizla tekrar gemiye bindik, yine kuzey yönüne iyi bir havada devam ederek (Faça) kasabasina vardik.
Faça Kasabasi ve Istefani Burnu (Yason Burnu)
Deniz kiyisinda üç yüz evli, bir camii, han ve hamamli, küçük bir çarsisi olan, canik sancagina bagli zeamettir. Bag ve bahçesi, çesit çesit meyvesi var. Halkinin çogu Rum'dur. Buradan kalkarak 'Istefani burnu' denilen yere geldik. Istefani burnu; denize dogru on mil girmis sivri bir burundur. Daglarinda mâmur ve bakimli Rum köyleri vardir. Bunlar, Canik topraginda bulunan verimli köylerdir. Bu burnu geçip kuzey taraftan 'Vona' kalesine geldik.
Vona (Persembe) Kalesi
Cenevizliler tarafindan yapilmistir. Sonra Azerbaycan hâkimi Uzun Hasan Gümüshane ile Bayburt ve Ducaha kalelerini fethederken, bu Vona kalesini de fethetmistir. Sonra da Fatih zamaninda Osmanlilara geçmistir.
Canik sancagina bagli subasiliktir. Kalesi deniz kenarinda yuvarlak, eski bir kaledir. Dizdari ve nefesleri vardir. Amma cebahanesi o kadar mamür degildir. Serdari ve yüzeli akçeli kadisi vardir. Ayani fazla degildir camileri, hamami ve küçük bir çarsisi vardir. Halkinin çogu Rum'dur. Türkler azinliktadir. Burasi güzel ve demir tutar büyük bir limandir. Gemilerin demirlenmeden yatmasi mümkündür. Pupa hava ile iyi bir günde Giresun kalesine vardik.
"(Evliya Çelebi, Seyahatname, C. III,(Sadelestiren: Tevfik Temel kuran), Üçdal Nesriyat, Istanbul,1986).