Bazi evler vardir, tarihsel konumu, mimarisi ve konuk ettigi insanlariyla anlam kazanir. Bu evlerden biri de Ünye'de Kesapli Sokak'ta meskûn merhum Galip Kesapli'nin evidir.
Kurtulus Savasi'nin baslamak üzere oldugu bir tarihte Topal Osman, maiyeti ile birlikte Ünye'ye gelir ve bu evde kalir.
Ortaokul'un arkasinda Kesapli Sokak adini tasiyan sokaktaki bu ev, ne yazik ki bugün yerinde yoktur.
Yaklasik yedi yil önce yikildi.
Yikimdan kisa bir süre önce, evin sahibi Galip Kesapli vefat etmisti.
Merhum Galip Kesapli, Ünye'nin yakin tarihini ögrendigimiz kaynaklardan biriydi. Bizlerin, yani Ünye Tarih Arastirma Grubu'nun bilgi kaynagiydi. Nur içinde yatsin.
1919 yili Mayis'inda bu evde konaklayan Topal Osman ve maiyeti çok özel bir görüsmeye gitmek üzere yollari Ünye'den geçmistir. Rivayet odur ki, Topal Osman'in konakladigi gün sokagin karsisindaki kilisenin çani çalar. Rum çetelerinin yöre halkina kan kusturdugu o tarih itibariyle hiddetlenen Topal Osman mahiyetindeki 'Kara Zipkalilar'a derhal çan kulesinin yikilmasini emreder.
Galip Kesapli'dan dinledigimiz rivayetin bir kaç versiyonu vardir.
Içlerinde en dogru olani sudur...
Orada bulunan insanlardan sag duyulu biri yahut birileri çikip Osman Aga'yi ikna eder ve 'daha fazla infiale' sebep vermezler.
Topal Osman'in randevusu kiminleydi?
Topal Osman Ünye'de mola verdikten sonra Samsun'a dogru yola çikar. Oradan Havza'ya geçecek ve 29 Mayis günü Mustafa Kemal'le bulusacaktir.
Ayrintisini 'Topal Osman Olayi' adli eserin yazari Cemal Sener'den aktaralim:
'Mustafa Kemal, Bandirma vapuru ile Samsun'a geldikten sonra 29 Mayis 1919'da Osman Aga ile Havza'da gizlice bulusmus ve öyle tanismisti. Bu tarihten yaklasik 1,5 yil sonra da Mustafa Kemal, Topal Osman Aga'dan Giresun Laz usaklarindan olusan kendisinin korumasinda görev alacak bir muhafiz birligi olusturmasini istemis ve Ankara'ya getirilmesini rica etmisti.'
(Cemal Sener, Topal Osman Olayi, Etik Yayinlari, s. 41)
Osman Aga ve maiyetindeki 10 kisi, 10 Kasim 1922'de Mustafa Kemal'in muhafiz Birligini olusturmak üzere Ankara'ya gelirler. Mahalli kiyafetlerinden dolayi 'Kara Zipkalilar' denilen 10 kisinin hepsi de uzun boylu ve yakisiklidir. Giysi ve takilari Mustafa Kemal'in dikkatini çeker. Topal Osman da 'aba', 'zipka' ve baslik' diyerek giysileri adlandirir. Sira takilara gelir; kavdanlik, yagdanlik, fiseklik... Derken, Mustafa Kemal'in gözü Kesapli Hamit'in koltugunun altinda sakladigi kemençeye takilir. Kemençeyi yanindan hiç eksik etmeyen Kesapli Köseoglu Hamit, üç yil önce Havza'daki ilk bulusmaya giderlerken Ünye'de, Kesapli Sokak'ta konuk edildiklerin evi ayarlayan kisidir.
Topal Osman ve arkadaslari Mustafa Kemal'le bulusmaya giderlerken, rast gele bir yerde degil, Kesapli Hamit'ten dolayi Kesapli Sokak'taki bir evde konuk edilmislerdir.
Bu ev, 2009 yilinda yikilan merhum Galip Kesapli'nin evidir.
Tarihi Evlerin Önemi
Evler, sadece mimari yapilari ve pastoral konumlari nedeniyle önem arz etmezler...
Bir mekani eve dönüstüren unsurlarin basinda 'yasanmisliklar' gelir.
Tasinmaz kültür varligi olarak tescillenmemis dahi olsalar, mekanda cereyan eden olaylar, bu yapilara tarihsel bir misyon yükler.
Kesapli Sokagin evleri de, bu anlamda tarihi evler statüsündedir ve tasinmaz kültür varligi sayilirlar.
Havza'da Mustafa Kemal'in kaldigi ve Topal Osman'la bulustugu mekan da tarihi bir evdir. Nitekim bu eve gerekli özen gösterilmis ve bina Havzalilar tarafindan restore edilerek müzeye dönüstürülmüstür.
Ünye'deki Kesaplilar Sokagi ve Kesapli'nin evi de tarihi bir mekandir.
Ama bugün sokagin her iki tarafinda bulunan eski Ünye evlerinden çogu yoktur.
Kesapli Hamit'in
Kemençesine Dair Bir Anekdot
Cemal Sener kitabinda, Kesapli Hamit'in kemençesini merak eden Mustafa Kemal'e coskulu bir horon gösterisi sunduklarini yazar.
Seyredenleri costuran, oynayanlari iliklerine kadar titreten bir horon...
Horonun figürlerinden biri olan 'Alasagu' yapilirken Co Hüseyin'in belindeki tabanca ates alir ve Hüseyin bacagindan yaralanir. Durumu fark eden Mustafa Kemal'in telasina ragmen oynayanlar horonu yarida birakmazlar.
Topal Osman, Mustafa Kemal'e hitaben; 'Pasam, bunlar ölseler de horonu bitirmeden yarida birakmazlar.' der.
Iste ölseler bile horonu terk etmeyen 'Kara Zipkalilar' Mustafa Kemal'in Kuvayi Milliye Destani'nda ilk muhafizlari oldular ve 'Giresun Gönüllü Maiyet Müfrezesi' adiyla anildilar.
Ne var ki, Topal Osman Aga'nin hayat hikayesi Çerkez Ethem'inki gibi trajik bir sonla tarihe geçecekti.
Ali Sükrü Bey Cinayeti ve
Topal Osman Aga'nin Sonu
Topal Osman, 27 Mart 1923 tarihinde aniden ortadan kaybolan Trabzon Mebusu Ali Sükrü Bey'in öldürülmesiyle suçlanir.
Ali Sükrü Bey, Meclis'te Mustafa Kemal'e muhalefet eden grubun basidir ve Topal Osman'la hemseri sayilirlar. Her ikisi de Karadenizli oldugu için zaman zaman görüsseler de aralarinda öteden beri bir rekabeti vardir.
Topal Osman, Mustafa Kemal'le Ali Sükrü Bey'in Meclis'teki tartismalarindan dolayi 'durumdan vazife' çikarir. Yardimcisi Mustafa Kaptan araciligiyla, Ali Sükrü Bey’i yemege davet eder ve sekiz adamina kementle bogdurulur.
Mustafa Kaptan'in bu durumu daha sonra itiraf etmesi ve cesedin 1 Nisan'da Çankaya yakinlarinda bulunmasi, cinayeti Topal Osman'in islendigini gösterir.
Adamlariyla Çankaya Köskü'ne giden Topal Osman, köskü terk edilmis olarak görünce kapiyi kirip içeri girer, ökeyle önüne geleni parçalar. (Tarihe “Çankaya Köskü baskini” olarak geçen olay.)
Yeni kurulan Muhafiz Taburu tarafindan 1 Nisan 1923 gecesi Papaz’in Bagi’ndaki evinde kistirilan Topal Osman ve adamlari, bütün gece çatisir. Yarali ele geçirilen Topal Osman hastaneye kaldirilirken Muhafiz Taburu Komutani Ismail Hakki Tekçe'nin emri ile kafasi kursun yagmuruna tutularak öldürülür ve ardindan Çankaya yakinlarina gömülür.
Osman Aga'nin hazin öyküsü burada bitmez.
Meclis'te muhalefetin baskisiyla Ali Sükrü Bey’in katilinin Ulus Meydani'nda asilarak idam edilmesi oybirligi ile karar altina alinir.
Mezarindan çikarilan Topal Osman'in cesedini basindan asamazlar, daha önce mermilerle kafasi parçalanmistir. Ceset, Meclis'in kapisina ayagindan asilir ve Ulus Meydani'nda günlerce ipte sallandirilir.
Sonuç
Meclis'teki gruplasmanin sonucu ortaya çikan bu hesaplasma, Kurtulus Savasi'nin baslangicindan itibaren Mustafa Kemal'le birlikte olan ve O'nu korumakla yükümlü bulunan bir kisinin feci sekilde öldürülmesiyle sonuçlanmistir.
Topal Osman Aga ulusa mal olmus bir kahramandir; Giresun Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Baskani'dir, Atatürk'ü koruyan Muhafiz Birligi'nin basidir.
Osman Aga, isgal yillarinda ve Kurtulus Savasi sirasnda Karadeniz Kiyisi Türk Kuvvetleri Baskomutani'dir.
Bu sekilde öldürülmesi hazindir. Bugün bile bu olayin gerçek yüzü tüm yönleriyle aydinlatilmis degildir.
Topal Osman'in öldürülmesine iliskin bilgiler daha çok Dr. Riza Nur, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Falih Rifki Atay, Mahir Iz (Meclis Katibi) gibi isimlerin hatiratlarina dayanmaktadir.
Surasi gerçektir ki, Topal Osman ve maiyeti Cumhuriyet'in ilanindan sonra da vaziyetlerini degistirmemis, 'çete' mahiyetini sürdürmüslerdir. Meclis'e silahla girilmesi yasak oldugu halde, Osman Aga ve maiyeti silahlariyla Meclis'e girer, istedikleri odaya dalarak 'kontrol' ettiklerini söylerlermis. Sehirde Nizam ve intizami, hatta askeri kislada disiplini bozacak tavirlar takinmaya basladiklari söylenmektedir.
Zaten Cumhuriyet ilaninin ardindan nizami Muhafiz Taburu kurulmus, Osman aga'nin adamlarinin bir kismi bu tabura alinmistir. Buna ragmen Osman Aga, maiyetiyle ortalikta dolasmaya devam etmektedir.
Bu duruma daha fazla izin verilemezdi.
Topal Osman'in cenazesi, kardeslerinin Atatürk'ten talebi üzerine Giresun'a götürüldü ve Giresun Kalesi'nde bir yere defnedildi. Daha sonra Atatürk'ün Giresun'u ziyareti sirasinda verdigi emir üzerine kalenin en yüksek tepesine bir anit mezar insa edildi ve Topal Osman Aga'nin naasi 1925 yilinda buraya nakledildi.
Kaynaklar:
Cemal Sener, Topal Osman Olayi, Cumhuriyet Yayinlari, Istanbul 2001
Kazim Karabekir Anlatiyor, Yayina Hazirlayan: Ugur Mumcu, Tekin Yayinevi, Ankara 1993
Mahir Iz, Yillarin Izi, Irfan Yayinlari, Istanbul 1975
Dr. Riza Nur, Hayat ve Hatiratim (Paris 1929), Altindag Yay. Istanbul 1967,
Falih Rifki Atay, Çankaya, Istanbul 1980