Ikizce ilçesi, aslinda adini bu camiden aldigi için bir zamanlar Kasabaya ismini veren ahsap caminin kapisi lale desenleriyle bezenmisti. Bu nedenle camiye Laleli Cami, kasabaya da Laleli denildi.
Akçay Irmagi’nin kiyisindaki Laleli yerlesimi zamanla büyüyüp genisledi. Irmagin iki yanina tasan nüfustan dolayi adina Ikizce denildi. Ama eskiler bu kasabaya hala Laleli demektedir.
Camiye ve sehre adini veren lale desenli kapi, Osmanli’nin Lale Dönemini yasadigi 18. yüzyilda payitahttan gönderildigi söylenir. Bir rivayet e göre de lale desenli kapiyi Kibris fatihi Lala Mustafa Pasa göndermistir. Ancak caminin insasi çok daha eski bir tarihe sahiptir. Ahsap cami, Osmanli’nin Lale Devrini tasvir eden lale desenli kapisindan yüz yillar önce insa edildigi söylenir. Fatih Sultan Mehmet 1461’de Trabzon seferi sirasinda yörede kislarken bu camiyi yaptirdigi rivayet edilir.
Cami gerçekten bu kadar eski mi?
Ahsabin ömrü kullanilan agacin cinsine ve çevre kosullarina baglidir. Tas yapilara göre oldukça kisa ömürlü olsalar da 500 – 600 yilin ötesine giden ahsap yapilar vardir. Laleli Cami bunlardan biri midir?
Ikizce kasabasindaki bu ahsap yapi için söylenenleri dogrulayacak ilk bilimsel çalisma 1994 yilinda Amerikan Cornell Üniversitesi’nden gelir. Üniversite Bilim Heyeti Baskani Peter Ian Kuniholm’un Laleli Cami’inde ve 13. yüzyila tarihlenen Çarsamba Gökçeli Cami’nin ahsap aksamlari üzerinde yaptigi yas tayinleri, bize bu tarihi yapilar hakkinda önemli bilgiler verir.
Kuniholm’un her iki caminin de eski ahsap aksamlarindan aldigi örnekler 1395 yilindan baslayarak 1522 yilina kadar gitmektedir. Yine de Kuniholm’ün Dendrokronoloji adiyla bilinen, agaç halkalarinin incelenmesi ve izlenmesi sonucu yapilan yas tayinleri, ahsap yapilarin insa tarihini tespitte en güvenilir yöntemdir. Farkli agaçlarin yil halkalarini karsilastirarak yapilan bu tespitler, çevre tarihini ve arkeolojiyi ilgilendiren verileri de içermektedir.
Türklerde Ahsap Isçiligi
Orta ve Dogu Karadeniz’de geleneksel mimari yapi ahsaba dayalidir. Karadeniz’in iklim özelligi ve bitki örtüsüyle dogrudan ilintili olan bu durum, bölgede ormanlarin bol olmasi yaninda bölgeye gelip yerlesen Türklerin yasam biçimi ve kültürüyle de baglantilidir.
Kullanim kolayligi ve tasinabilme özelliginden dolayi ahsabi tercih etmislerdir. Tas malzeme kadar uzun ömürlü olmamasina karsin, göçebe tarzi yasam süren Türkler, konakladiklari yaylalarda ve kislaklarda barinma ihtiyaçlarini ahsap malzemeden saglamislardir. Halen ayakta kalan ahsap Cuma camileri, çogunlukla Osmanli döneminden kalma Türk ahsap isçiliginin ender örneklerindendir.
Laleli Cami, ahsap Türk mimarisinin günümüze kadar ulasmayi basarmis önemli örneklerinden biridir.
Anadolu’da ahsapla insa edilen yapilarin yapi tarzi için “çatma”, “çanti” yahut “çandi” deyisi kullanilir. Çatma, agaçlarin birbirlerine degisik yöntemlerle tutturuldugu bir yapi teknigidir. Kolayca sökülebilir ve baska yere tasinarak tekrar kurulabilirler.
Çanti yapilar dogrudan tomruklarla yapilirken, tomruklarin kereste haline getirilmesi, düzgün kalas ve tahta biçimine dönüstürülmesiyle daha teknolojik yapilara terfi edilmistir.
Çanti teknigi denilen ve günümüze kadar ulasan ahsap yapi tarzi söyledir:
Yontulmamis agaç gövdeleri yahut 15 –
Ahsap yapilarin dengeye getirilerek insa edilmesi özel bir uzmanlik konusudur. Öncelikle toprak zeminle iliskisini kesen taslarin üzerine ustalikla oturtulmasi gerekir. Bu is için muhtelif noktalarda bulunan taslar üzerine oturtulmus dört ana kiris bulunur. Kalin ve dayanikli agaçlarin yonulmasi ile elde edilen bu ana kirislerin uçlari bogaz açma suretiyle kare veya dikdörtgen biçiminde birbirine baglanir. Kirislerin birlestigi yerlerde kesinlikle demir çivi kullanilmaz. “Egedemiri” denilen demir keskilerle dört köseli derin birer delik açilir. Taraklama usulüyle birbirine baglanan agaç uçlari birbiri içerisine yerlestirilir. Açilan deliklere kara agu/komar agacindan yapilan agaç çiviler çakilir.
Kütüklerin daha ince tesviye edilmesiyle uygulan farkli teknikler “kara bogaz”, “kurtbogazi” ve “çalma bogaz” adiyla anilirlar. Bu uygulamalarin hiç birinde çivi kullanilmaz. Geçme yerlerinden kenetlenen agaçlar asla birbirini birakmaz. Ancak çanti yapilarda köse geçmeleri mekâni sinirlar, agaçlarin uçlari disari tasar. Disaridan bakilinca, yapinin iç plani kolayca anlasilir.
Bölgemizde yer alan ahsap camilerin hepsi tek katli insa edilmelerine ragmen, içeride kadinlar mahfili olarak adlandirilan bir çekme kat bulunur. Bolca yagis alan bölgemiz ahsap yapilarinin en sik tahribata ugrayan kismi çatilaridir. Dörtgen piramit biçiminde çatilan çatilarin üstü kiremitle kapatilir.
Çanti teknigi sadece samanlik, ahsap cami, mescit ve serender yapiminda degil, sivil mimaride de kullanilir. Yalilar, konaklar ve hatta iç yüzü alçiyla sivanan bagdadi köskler benzer bir teknikle yapilir.
Çanti teknigine benzer bir baska yapi tarzi izba’dir. Rusça ev anlamina gelen izba; dilimizde los, nemli ve kuytu yer anlamina gelen izbe sözcügünün kaynagidir. Dogu Avrupa ve Kuzey Asya köylerinde çam agacindan yapilmis konutlara izba denir. Geleneksel olarak, iç yüzleri çaplanmis kütüklerin yatay olarak dizilmesi ve iki sagrili dik bir damdan olusur.
XII. Yüzyil, Türklerin Anadolu'ya geldikleri, Islamiyet’i benimseyerek yerlesik yasama geçmeye basladiklari bir dönemdir. Ahsap camilerin ilk örnekleri de XIII. yüzyilin ikinci yarisinda Anadolu'da ortaya çikmistir.
Laleli Camii Restorasyonu
Eylül 2009’da Laleli Cami’ni ziyaret eden dönemin Ordu Valisi Orhan Düzgün, caminin aslina uygun hale getirilmesi için Vakiflar Genel Müdürlügü nezdinde girisimde bulunacaklarini ifade etmisti. Çok geçmeden caminin restorasyonuna baslandi.
Cami uzun yillar boyunca önemli onarimlar görmüsse de, duvarlarin dis aksami kismen orijinalligini korumaktadir. Ancak caminin iç donanimi neredeyse tümüyle yenilenmis durumdaydi. Restorasyonla birlikte kürsü, minber ve mihrabin cüz’i bir kismi korunarak nerdeyse tümüyle yenilenmistir. Daha önce duvarlar içten suntalemle kaplanmisken, bu defa gereksiz kaplamalardan arindirilmis ve orijinal bir görünüme kavusturulmustur.
Caminin en önemli tarihi aksami, üzerine oturdugu kalin ahsap kerestelerdir. Bu keresteler, yagistan ve rutubetten etkilenmemek amaciyla toprak zemin üzerine konulan taslar üzerine yerlestirilmistir. Kirisleme tarzinda dösenen taban ve köselerde “kurt bogazi” teknigiyle birbirine geçirilen kalin duvar tahtalari yapinin orijinal halini günümüze tasimaktadir.
Laleli Cami’in diger çanti camiler gibi, minaresi yoktur. Caminin kerestesi, yörede pelit olarak isimlendirilen mese agacindandir.. Korkuluk kirisleri ve sütunlar lale islemeleriyle bezenmistir. Giristeki çift kanatli kapinin üzerinde bulunan lale motifleriyle bütünlük arz etmektedir.
Özellikle kapidaki islemeler sanat tarihçilerini dikkatini çekecek düzeydedir. Ahsaptan ve iki kanatli olarak düzenlenen kapi ile iki yanindaki süslemeli alanlar bugün verniklenmis durumdadir. Kapinin alt kisminda iki tarafa dogru karsilikli ‘S’ kivrimlariyla uzanan süslemeler bulunmaktadir. Süslemelerin sonunda sekiz yaprakli, büyük gülbezek motifleri yer alir. Kadinlar mahfili kolonlari ve kirisler lale desenleriyle süslenmistir.
Yararlanilan Kaynaklar:
Celal Tuna, Orta Karadeniz Bölgesi Sahil Kesiminde Geleneksel Mimari, Arkeoloji ve Sanat Yay. Ist. 2008
O Özgüner, Köyde Mimari, Dogu Karadeniz, Ankara 1970
Doç. Dr. Ahmet Ali Bayhan, Uluslararasi Sosyal Arastirmalar Dergisi, C. 2/7, 2009
Prof. Dr. Necati Demir, Ordu Yöresi Tarihinin Kaynaklari IX. TTK Yay. 2006; ve Trabzon ve Yöresinde Ahsap Camiler.
Islam Ansiklopedisi, Cilt 2, Sayfa 183, “Ahsap Camiler”
10592%-0,23
40,48% 0,06
47,74% 0,17
4389,55% -0,37
7108,96% 0,00
Ordu
24.07.2025