Yasar KARADUMAN
Geçenda yazmis oldugum “Seytan Dagindaki Dilek Agaci” adli arastirma yazimiza çok sayida telefon geldi. Okuyucular, “Seytan Dagi”nin ve dilek agacinin nerede oldugunu soruyorlar. Bu tür sorularin gelecegini bildigim için gerçek yerin adini “Seytan Dagi” olarak degistirdim. Kazara Ünye ve çevresinde bu isimde bir yer varsa tamamen tesadüftür.
Aslinda “Seytan Dagi” bizim içimizdedir.
Olayin özü, çaresiz Anadolu insaninin bu tür seylerle derdine çare arama seklidir. Hemen her köyde ya bir “Seytan Dagi” ya ulu bir agaç, ya bir evliya türbesi mevcuttur.
Biz çaresizligimiz ve deva bulamadigimiz dertlerimize her yerde bir seytan dagi yapariz.
Ünye ve çevresini biraz arastirirsaniz benzer daglar, benzer evliyalar, benzer taslar bulursunuz.
Her birinin deva oldugu hastalik ve sorunlar ayridir. Kimi hastaliklara, kimi, para bulmaya, kimi evde kalmis kizlara koca bulmaya iyi gelir.
Aslinda dinimiz bu gibi seyleri yasak etmistir.
Malazgirt Savasi’ndan sonra Ünye’ye yerlesen Oguz Han’in oglu Günhan’in çocuklarindan Çepni’nin soyundan gelen Çepniler, anavatanlarinda 800 yillarinda Müslüman olmuslardi. Müslümanligi kabul edislerinden iki yüz yil sonra Anadolu’ya geldiler. Anayurtlarindan ve bir önceki dinlerinden getirdikleri ritüelleri hep canli tuttular ve yasattilar.
Ünye’de Yasayan
Ortaasya Gelenekleri
Bugün Ünye’deki yemek kültürü et ve tahil yemekleri Çepniler den gelmektedir. Biftek bir Oguz yemegidir. Türkler Ortaasya’da akinlarda etleri bindikleri egerlerin altina koyarak atin ter ve sicakligi ile haslayarak yerlermis.
Agaçlara bez baglama, daglara taslara adak adama, el sürme gibi seyler de Türklerin ilk dinleri Samanizm’den getirip, Müslümanliga monte etikleri inanis seklidir.. Agaçlara bez baglayarak bir takim güçlerden yardim istemek aynen kalmis, taslara yüz sürmenin yerini evliya mezarlarinda sandukalara dokunma, mezar örtülerini öpme almistir.
Türklerin Ortaasya’daki dinleri, ruhlarla insanlar arasinda aracilik yapan Samanlar çevresinde yogunlasan bir inanç sistemi ve ata ruhlarina ve doga varliklarina dayanan bir Asya dinidir.
Samanlarin yerini bugün, Oguz boylarindan Aleviligi benimseyenlerde “dedeler”, “bektasiler” diger mezheplerde seyhler, sihlar, almistir.
Oguz Türkleri, Müslüman olmakla din degistirmis, fakat eski dinlerindeki birçok adetlerini degistirmemis yüzyillar içinde Müslümanliga uydurmaya çalismistir.
Hatta bazi yerlere; “Sandukaya el ve yüz sürmek günahtir, Türbelere, yatirlara, mezarlara, yalvarmak, bez baglamak, mum yakmak, dinimizde haramdir” diye uyarici tabelalar asilmistir.
Türklerde, agaçlara ve siriklara renkli bezler baglama adetleri, köklerini Samanist din inanislarindan almistir. Bu direkler, günümüzde köylerde yapilan dügün törenlerinde bayrak diregi sekline dönüsmüstür.
Türklerin eski dinlerinden getirdigi ve Müslümanliga uydurduklari ritüellerden kurban süsleme gelenegi de eski Türk boylarinin tanrilara ve ruhlara sunduklari kurbani süslemelerinden gelmistir.
Islamla birlikte yasayan
Ortaasya inaçlari
Ant içme ve kan kardesligi de, eski bir Türk töresine dayanir. Kan kardes, olacak kisilerin düzenledigi 'ant töreninde' bir miktar kanlarini akitip karistirdiktan sonra içmeleri 'ant içmek' deyimini dogurmustur.
Buna benzer pek çok Ortaasya inanci yüzyillardir, Müslümanlikta birlikte yasamaktadir. Din sanilan bu Saman inançlari içersinde yasayanlardan an canlisi da Anadolu’nun bir çok yerinde yasayan“Al Basmak” inancidir. “Albiz denilen kötü ruhlarin lohusa kadina ve çocuguna zarar verecegine inanilir. Kötü ruhun 'kirmizi' renkten korktugunu düsünürler ve lohusanin yanina kirmizi nesneler koyarlar.. Bir de kirmizi logusa serbeti vardir. Logusa kadina bu serbet içirilir, kötü ruhlarin rengi kirmizi olan her seyden korktugu sanildigi için serbet yapilan logusa sekeri de kirmizi renktedir.
Ünye ve Ordu da yasayan Çepnilerde ana rahminin simgesi olan sacayaktan geçme gelenegi halen sürdürülür ve bu inanis, soyun sürdürülmesi gerçegine dayanmaktadir. Çocuk doguramayanlar, dilekte bulunarak, 'üç kez sacayaktan' geçerler
Kabadirek
Ünye-Tekkiraz Dizdar ve Yayci köyleri arasindaki caminin ve cami içindeki bevliyanin adidir. Kabadirek Camisi ve Kabadirek Evliyasini hemen herkes bilir.
Kabadirek camisi ilk yapilirken O)rtaasya çadiri formunda yapilmisti, çadirin bir diregi olurdu, iste bu direk caminin ilk yapilisindan kalmisti caminin formu yillar içinde degisti bir kaç kere tamirat gördü ama direk hep yerinde kaldi buna yöre halki Kabadirek dedi cami ve içindeki evliyada bu isimle anildi Kabadirek Camisi ve Kabadirek Evliyasi
Bu direk zaman içinde direk bez ve çaput baglanmasi el ve yüz sürülmesi, direkten gizlice parça yontularak kaynatilip suyunun içilmesi yüzünden kaldirildi.
Bu camide mezari olan evliya Kim?
Bu camide Danisment Melik Gazi’nin komutanlarindan Dizdar köyü çevresini fetheden Dizdar Bey’in mezari bulunmaktadir.. Caminin arkasindaki ormanlik arazi mezarlarla doludur. Arastirmalara göre, evliya olarak bilinen bu tür yerlerdeki kisilerin genellikle bölgeyi fetheden, birçok köyün temelini atan, zamanla menkibelesen Ortaasya Türk boylarinin oymak beyleri oldugu ortaya çikmistir.
Daha birçok gelenegi örf ve adet olarak günümüze tasiyan Oguz Türkleri gökyüzünü, bir çadir gibi düsünürlerdi. Kutup Yildizina 'Gök'ün Çivisi', 'Çivi Yildizi' derlerdi, 'Altin Direk', 'Demir Kazik'ta dediler. Kutup yildizini temsil eden direkler Anadolu köylerindeki dügün ve benzeri seremonilerde kullanilan ucuna bazen bayrak ve bazen renkli kumaslar baglanan sirik sembolik olarak gögün diregi ve baglanan renkli bezlerde renklerine göre birer dilektir.
Anayurtlarinda Samanizme ve Göktanri'ya inanan Türkler, ile Müslüman Araplarin ilk temaslari Horasan üzerinden de Göktürklerle olmustur. Türklerin Islamiyeti kabul edisi iki döneme ayrilir. Bireysel olarak Islamiyete geçisleri 647-751 yillari, grup halinde din degistirme 751-868 yillarina rastlar. Ilk Müslüman Türk devletlerinin kuruluslari olan 868-940 yillarina rastlar ve yeni dine geçisleri ancak 300 yilda tamamlanabilmistir.
Türkler Müslümanliga eski inançlarini da tasidilar. Islâm'i aynen benimseme yerine kendi inançlariyla harman edip yeni bir sentez olusturdular. Aradan on asir geçmis olmasina ragmen, bugün günlük hayatimizdaki birçok kültürel öge Islam'dan önceki kültürün izlerini tasimaktadir
Ünye’de Yunus Emre Türbesinin içi bir zaman önce yatak yorgan doluydu. Sandukanin etrafinda yorganlara sarilmis yatan insanlar vardi. Hastalar sifa bulmak için evliyanin sandukasinin dibinde bir gece bazen üç gece uyurlardi. Konusamayan, yürüyemeyen, epilepsi hastalari, ruhsal bozuklari olan hastalar çare bulmak için burada geceliyerek dertlerine çare ariyorlardi. Son olarak gittigimde türbenin içindeki yatak ve yorganlar kaldirilmisti.
Bütün bunlar Türklerin ilk dinlerinden getirdigi adetlerdir. Müslümanlikta bunlar yoktur ve hatta yasaktir. Sifa Allahtan istenir arada bir araciya türbeye evliyaya haciya hocaya gerek yoktur.
Kaynaklar:
Samanizm - Türkler'in Islamiyetten Önceki Dini; Etik Yayinlari, Subat 2000; Cemal SENER
Mehmet Kurtoglu (makale)
Türk Mitolojisinin Anahtarlari; Kabalci Yayinevi, Haziran 2002; Yasar ÇORUHLU
Türklerin Dini Tarihi; Ragbet Yayinlari, Mart 2003; Ü. GÜNAY, H. GÜNGÖ
10366,2%-0,04
40,35% 0,24
46,92% 0,49
4349,52% 0,54
6958,85% 0,87
Ordu
20.07.2025