Daha önce Türklerin Müslüman olmadan önceki dinleri olan Göktanri Inancinda iken ölümde uyguladiklari adetlerini yazdik, bu hafta da dogumda uyguladigi adetleri yazacagiz.
Gelecek sayilarda da Türklerin nasil ve neden Müslüman oldugunu, ilk dinlerinin ne oldugunu, ne zaman Müslüman olduklarini, eski dinleri olan Göktanri Inanci ve Samanizm’in nasil bir din oldugunu
yine gelecek sayilarda Türklerin eski dinlerinden yeni dinleri olan Müslümanliga getirdigi ve bugün halan canliligini koruyan adet ve geleneklerden bahsedecegiz.
Geçen hafta bunlarin bir kismini yazdik ve gördük ki Gök Tanri Inanci ve Samanizm kökenli örf ve gelenekler bin yildir eski canliligi ile halen yasiyor, insanlarimiz bilmeden bunun Islam dininde var saniyor oysa Islam dini bunlari yasakliyor ve reddediyor.
Hatta bazi cami ve türbelere uyarici yazilar koyuyorlar. “Burada mum yakmak, bez baglamak, mezarlardan ve ölülerden bir sey istemek dinimizce yasaktir diye.
Anadolu’da Ölümde
Gök Tanri Inanci Kalintilari..
Ölüm, yasamin sona ermesidir. Dogum ve evlenmede oldugu gibi ölüm çevresinde de birçok âdet ve inanma vardir.
Eski Türklerde canin, bedenin iç organlarindan birinde oturdugu ve ölümle, bir kus seklinde disari çiktigi inanci bulunmaktadir. “Can çekismek’” deyiminin de çikis noktasi, ölüm halinde canin bedenden aci vererek ayrilmasidir.
Giresun ve yöresinde ölümden sonraki yedi, kirk ve elli günlerde ölüyü anma törenleri yapilir. Bu törenlerde Mevlit ve Kuran okunur. Gelenlere yemek, serbet, helva ve seker ikram edilir. Ölünün defninden bir gün sonra ölü evine komsulari tarafindan yemek getirilir. Cenaze sonrasi helva dagitilir. Bunun ölünün ruhuna gidecegine inanilir.
Cenaze evden çikarken hayvanlarin bagirmasi halinde ölenin amelinin iyi olmadigina inanilir. Ölü yikandiktan sonra bir daha ölüm olmasin diye tenesir tahtasinin ters çevrilmesi veya tekmelenmesi yaygindir.
Ölü yikandiktan sonra yakinlarinin üzerine ölünün hakkinin bagislanmasi niyetine su serpilmesi gelenegi Trabzon Yaglidere ilçesi ve civar köylerde devam etmektedir. Mezarin basinda isik yakilmasi da eski Tük inançlarindan kalmadir.
Dogu Karadeniz bölgesinde ölünün gömüldügü birinci gün, bazilarinda yedinci, kirkinci veya elli ikinci günlerden birinde yahut bir yil sonra kurban kesildigi ve bütün köyün veya obanin davetli oldugu ölü asi, ölü yemegi adli bir ziyafetin verildigi görülü. Ölülerin ruhlari için hayir islemenin bir takvime baglanmasi Gök Tanri inancinin uzantisidir. Seney-i Devriye, Hun Türkleri döneminden günümüze kadar gelen eski Tük inancidir.
Anadolu’nun bazi yörelerinde evden ölü çikarsa ev süpürülmez ve yemek pisirilmez, odaya, ertesi sabaha kadar yanan bir mum veya gaz lambasi yakilir.
Bazi yerlerde ise çok aglayan çocugun babasinin ölümüne sebep olacagina inanilir.
Türk toplumumda atalarin ruhlarinin, ölümlerinden sonra sahibinin kapisinin esiginde bekledigine inanilir; dolayisiyla esige oturarak ya da basarak ruhun incitilecegine inanilir, esikler atlanilarak geçilir.
Türkler, ölümü dogrudan hatirlatan kelimeler kullanmamislardir. Ölüm olayini, “can verdi”, “uçtu” gibi, “anami kaybettim” gibi dolayli ifadelerle bildirmislerdir
Mezarlarin ayak ucuna suluk birakmak eski Türklere göre ruhlar susadikça kalkip su içer inanisindandir. Bugün Müslümanlikta kuslar su içer derler
Ölünün üzerine biçak koymak, çok eskilere dayanan bit Türk gelenegidir. demirin, kötü ruhlari, düsmanlari kovduguna inanilmaktaydi. bu yüzden ölmüs kisinin üstüne kiliç veya biçak koyarlardi ki, ruhu Göktanriya kazasiz belasiz, erisebilsin..
Birisi öldükten sonra evinde toplanip dua okumak, bu toplanma isini 7, 21, 40 günde bir tekrarlamak gibi eylemler de Göktanri inancindan kalmadir Islamda yeri yoktur.
Eski Türk inanisina göre ruh fiziki bedenini 40 gün sonra terk etmektedir. Vefat edenin “40’in çikmasi' deyimi vardir. Samanizm’de ölen kisinin ruhu evi terk etsin, göge yolculuguna baslasin, öteki ruhlar dolusmasin diye insanlar ölen kisinin evinde toplanip ayin yapar, yas tutarlar.
Ölünün gömüldügü gün, kirkinci günü ve Cuma günleri Anadolu’nun çesitli yerlerinde tatli, yemek, seker dagitilip orada bulunanlara ölünün ruhuna degecegi düsüncesiyle ikrâm edilmesi, mezarin oldugu yere yiyecekler asilmasi ve sularin birakilmasi, kirmizi veya siyah bayraklarin asilmasi Anadolu’nun pek çok yerinde yasayan ölüm âdetleridir.
Eski Türklerde Put Yoktur
Eski Türkler’de “ruh”larin insan biçiminde düsünülmesi söz konusu olmadigi için, putlara da rastlanmaz. Türkler gizli güçleri olduguna inandiklari tabiata kutsallik vermislerdir.
Göynük köylerinde bu izler Islâm dini içinde az da olsa görülmektedir. Mezarlar parmakla gösterilmez eger gösterilirse parmak aciyana kadar isirilir. Mezarlarin üstüne basilmaz.
Askere gidecek gençler köylüyle vedalasmadan önce mezarliga gelip ölmüs yakinlarina dua eder ondan sonra tüm köylüyle vedalasip yola öyle çikar. Mezarliktaki agaçlari kesmek hos karsilanmaz ve bu agaçlarin kesilmesine müsaade edilmez.
Çocugu olmayan kadinlar, herhangi bir sikintiya duçar olan kimseler hemen hemen her köyde bulunan dag baslarindaki yatirlara giderler. Adaklar adayip, dua ederler. Tüm bu inanislar ve uygulamalar eski Türklerdeki inanislarin Islâmî motiflere bürünerek devam etmektedir..
Bir Türk Boyu olan Tahtacilarin ölmüslerine olan sevgi ve yakinligi, hayret verecek derecededir. Her firsatta mezarlarina gider, orada yemekler yer, Hun‘lar, Göktürkler gibi içki içerler. Mezarlari üç yerinden öperek niyaz ederler.
Hidrellez eglencelerini tepelerdeki mezarliklarda yapar, adeta ölmüsleri ile birlikte yemek yer, eglenirler. Ölüyü gömdükleri gün mezarlikta helva, zeytin, peynir yerler. mezarin yanina bir testi su ve biraz yiyecek birakirlar .
(Yasar KARADUMAN)
Kaynak ve alintilar:
Muharrem ERGIN, , Orhun Abideleri
Erdogan MERÇIL, , ‚Sultanlarin Ata Mezarlarini Ziyareti
Candan Ergün, Türklerin Kültür Kökenleri.
Doç. Dr. Yasin Aktay