Zekâ gizlenemez!

Siz okuyucularımız için zekâ, üstün zekâ gibi kavramları ve BİLSEM sürecini Ünye Hayat Yolu Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nden Uzman Psikolojik Danışman M. Zeki Saka ile konuşup değerlendirdik.

Röportaj 27.12.2018 19:59:35 29856 0
Zekâ gizlenemez!

Geçtigimiz günlerde BILSEM’in yani Bilim Sanat Merkezi basvurulari yapildi.  BILSEM; devlet eliyle üstün zekâli / yetenekli ögrencilere hizmet veren bir kurum. BILSEM son yillarda oldukça revaçta ve ögretmenler, veliler tarafindan çok da ragbet görüyor. Hatta BILSEM hazirlik kitaplari yayimlanmaya, hazirlik kurslari düzenlenmeye bile baslandi.

Her anne baba çocugu BILSEM sinavlarina girsin istiyor, ögretmenler de gelen yogun talep karsisinda basvuracak ögrencilerin seçiminde zorlaniyor. Sonuç olarak gelinen noktada bir belirsizlik oluyor...

Biz de siz okuyucularimiz için zekâ, üstün zekâ gibi kavramlari ve BILSEM sürecini Ünye Hayat Yolu Psikolojik Danismanlik Merkezi’nden Uzman Psikolojik Danisman M. Zeki Saka ile konusup degerlendirdik.

*Röportajimiza zekanin ne oldugunu anlatarak baslamak istiyorum. Zeki Bey, zeka nedir?

Zekânin birçok tanimi var; çünkü zekâ görünen görünmeyen yanlariyla oldukça girift bir konu. Estikçe çikiyor. Bütün bunlara ragmen bir sözlük tanimi verebiliriz. Zekâ kabaca; insanin düsünme, akil yürütme, nesnel gerçekleri algilama, kavrama, yargilama ve sonuç çikarma yeteneklerinin tümüdür. Tabii bu oldukça genel bir tanim ve zekâyi sadece kendi içinden tanimliyor. Yani zekâyi bazi islevlerine indirgiyor. Dolayisiyla zekânin tüm özellikleri bu kadarla sinirli degil. Beri taraftan kökeni, vasiflari yok bu tanimda. Daha dar ama belki daha izah edici bir tanim sudur-ki genelde bu tanim kullanilir- zekâ; soyutlama, ögrenme ve yeni durumlara uyma yeteneklerinin toplamidir.

*Bu tanimlarda daha çok zekânin islevleri var dediniz; diger taraftan siz kökeninden ve özelliklerinden bahsettiniz. Tanimi biraz daha gelistirsek neler söylenebilir?

Zekânin en büyük kaynagi biyolojik temel ve kalitimdir. Kalitim yani aktarim. Zekânin büyük bir kismi aslinda bize genlerimizin mirasi. Dolayisiyla bizden kalacak ilk miras da aslinda zekâ.

Diger taraftan belirgin bir biyolojik temeli var zekânin. O da beynin bir organ olarak sahip oldugu vasiflarla ve merkezi sinir sistemiyle ilgili. Büyüklügü, sivisi, varsa anomaliler gibi.

Diger taraftan zekânin en büyük vasfi, zekânin bir potansiyel olmasidir. Potansiyel oldugu için zekâ, gelisebilir bir özellik tasimaktadir.

Son olarak sosyal çevreyi de eklemeliyiz. Çünkü sosyal çevrenin ve kosullarin zekâ üzerinde belirgin bir etkisi var. Son tahlilde zekâ, biyolojik temelli, kalitimsal ve sosyal çevreyle iliskili bir bilesen, potansiyeldir denilebilir.

*Peki, üstün zekâ nedir? Üstün zekâli kime denilir?

Üstün zekânin tanimi da zekâ gibi çok çesitli. Gerek ülkeler nezdinde, gerek de bilim insanlari arasinda belirgin farkliliklar var. En genel haliyle üstün zekâ; bireyin akranlarindan yaraticilik, liderlik, iletisim, akademik basari ve zihinsel performans olarak belirgin olarak farklilasmasi olarak tanimlanabilir. Elbette bunlara baska basliklarda eklenebilir. Diger taraftan her bir baslik kendi içinde alt basliklara da ayrilabilir. Bütün bu performans alanlari hem gözlemlenebilir, hem de ölçülebilir nitelik tasirlar. Gözlemlenebilir, çünkü zekâ gizlenemez. Ölçülebilir, çünkü gözlemlenen bir sey ayni zaman da ölçülebilir de.

*Üstün yetenek ne demek? Üstün zekâ ile üstün yetenek arasinda nasil bir iliski var? Farkliliklar, benzerlikler nelerdir?

Bu bir kullanim farkliligi aslinda. Deneyimsel bir ayrilik yok aralarinda. Son yillarda üstün zekâ ve üstün yetenek ayni anlamda kullaniliyor. Hatta genellikle üstün yetenekli ifadesi daha kapsayici bulunuyor ve daha çok kullaniliyor.

*Üstün yetenekli bireylerin özellikleri nelerdir? Ya da soruyu daha daraltip ögretmenler ve veliler için sorarsak üstün yetenekli bir çocuk nasil fark edilir?

Üstün yetenekli bir çocuk farklidir. Kelimenin her anlamiyla, bütün çagrisimlariyla farklidir. Daha bebeklikten itibaren bu farkliliklar gözükür aslinda. Erken yürür, yine erken, seri ve düzgün konusur. Çok küçük yaslarda 4/5 yaslarinda çogunlukla kendi kendilerine okumayi ögrenirler. Matematiksel islemlerin mantigini erken yaslarda kavrarlar. Çok çabuk ögrenir, çok çabuk kavrar, bariz, belirgin bir hizi vardir. Çok meraklidir. Sorulari sorulara ekler. Soyut düsünür. Uzaya, metafizik meselelere çok merakli ve duyarlidirlar. Ögrendiklerini çok çabuk uygulamaya koyarlar ve yeni ögrenmelerin önünü açarlar. Yaratici yanlari çok belirgindir. Yerlesik düsüncelerle uyumsuzdurlar. Kaliba sigmazlar. Elestireldirler. Ve çok orijinaldirler. Hayal güçleri çok yüksektir. Çok güçlü bir hafizalari vardir. Kolay kolay unutmazlar. Dikkat seviyeleri, konsantrasyonlari yüksektir. Diger taraftan olgunluk yaslari yüksektir, çevrelerine çok duyarlidirlar. Sorumluluk duygulari yüksektir, ahlaki degerleri, vicdan ve merhametleri kuvvetlidir. Bundan olsa gerek akranlarindan daha çok yasitlarindan büyüklerle iletisime geçerler. Iliskisel doyum arayislari yüksektir. Liderlik kapasiteleri vardir. Elbette bunlara baska seyler de eklenebilir ama üstün yetenekli çocuklarda bunlar agirlikli olarak görülür.

*Bunlari görmek yeterli mi? Bildigimiz kadariyla bazi testler de uygulaniyor çocuklara…

Ifade ettigim seyler üstün yetenekli bir bireyin özellikleridir. Bunlar gözle görülür. Hele ki sinif ortaminda, ev ortaminda zaten görülür. Test uygulama aslinda bir tespit ve teyit isidir. Bireyde, hadi çocuk ta diyelim, bu özellikler ev ve sinif ortaminda görülür ve bu durum netlestirilmek ya da gözlemler teyit edilmek için çocuklar standardize edilmis testlere tabi tutulurlar. Bu testler uzman bilirkisiler tarafindan uygulanirlar. En güvenilir ve sik kullanilan testler WISC-R, Stanfort Binet, Tony 4 gibi testlerdir. Üstün yetenekli olarak gözlemlenen bir çocuktan bu testlerden birinden belirlenmis araliklarda bir puan almasi beklenir. Ya da genel popülasyonun üzerine çikmasi beklenir.

*Üstün yetenekli adayi bir çocuk bu testlerden mutlaka basarili çikar mi?

Basari kelimesi bu testlerde kullanilmaz tabi. Çünkü sinavlar gibi basari ölçmezler. Bu testler zekâyi islev yani performans ve hiza dayali olarak ölçerler. Bu anlamda üstün yetenekli adayi olarak iyi gözlemlenmis bir çocuk genellikle bu testlerde kendisinden beklenen sonuçlari verir. Fakat nihayetinde bu bir test uygulamasi ve stres dogurabilir. Bunun gibi çevresel ya da psikolojik baska durumlar olustugunda çocugun beklenen performansi gösteremedigi de olur. Böyle örnekleri kendi uygulamalarimizda da ya da bize basvuran çocuklar da görebiliyoruz.

*Biz de özellikle BILSEM basvurularinda süreç çok böyle islemiyor galiba!

Bizde, yani bizim toplumda biz her seyi kendimize göre yapiyoruz. Her seyi kendimize uyarliyoruz. BILSEM basvuru süreci de böyle. Birçok veli, çocugu bu sürece girsin istiyor. Birçok ögretmen ayni sekilde birçok ögrencisini BILSEM sürecine sokuyor. Bunlar elbette iyi niyetle yapilmis seyler. Ama yanlis. Çünkü her seyden önce üstün yetenekli bireylerin genel toplumsal dagiliminda böyle bir popülasyon yok. Üstün yetenekli bireyin genel topluma orani % 2 dir. Oran bu. Basvurulara bakin ve gerisini siz düsünün.

*Niye böyle oluyor?

Zannimca esas sorun su; zekâyi takdir edemiyoruz. Çünkü tanimiyoruz. Tanimadigimiz bir seyi nasil takdir edecegiz! Dolayisiyla her seyi zekâya bagliyoruz. Elbette günlük hayatta bireyin yapip ettigi hemen her seyin zekâyla bir ilgisi var ama yapilan her sey üstün yetenegin belirtisi degildir. Bunu özellikle bana gelen, yönlendirilen çocuklarda görüyorum. Ayni sey BILSEM basvurularinda da var. Mesela ev ve sinif ortaminda üstün yetenekli çocukla basarili çocuk birbirine karistirilir. Akademik basari tek kriter olarak görülür. Akademik basari elbette bir zeka belirtisidir ama üstün yetenekli bir birey için akademik basari kriter degildir. Hatta bazi üstün yetenekli çocuklar akademik olarak basarisiz görülebilirler, dikkat sorunlari ve ögrenme problemleri yasayabilirler. Einstein bir çogumuzun malumu… Galiba veliler ve ögretmenler BILSEM basvurularini çocuklari anlamak için bir firsat olarak görüyorlar. Bu anlasilabilir bir sey tabii. Ama bu süreçte bunun ülke ekonomisine, uygulayicilarin yani uzmanlarin zamanina ve emegine yaptigi maliyeti iyi hesaplamak lazim. Ama benim gözlemim bunlardan çok daha farkli. BILSEM basvurulari tam bir sinav maratonuna dönüyor. Kurslar, etütler, kitaplar, farkli yayinlar… Aldi basini gidiyor. Aylar öncesinden çocugunu BILSEM e hazirlayan veliler var. Okuldan sonra etüt yapan ögretmenler var. Bunun elbette çocugu yoran, sinav atmosferine sokan bir baglami var. Ve bu süreç göründügü kadar masum degil. Çünkü acimasiz bir sekilde görülür ki yaptiginiz hiçbir hazirligin zannettiginiz kadar uygulanan psikolojik testlere bir faydasi yoktur. Net söylemek lazim zekâ biraz da Allah vergisidir. Diger taraftan ögretmen ve velilerde bir beklenti olusuyor. Ve maalesef çocuk beklenen performansi gösteremediginde büyük bir hayal kirikligi yasiyorlar. Adeta çocugun zekâsindan süpheye düsülüyor. Çocuk aslinda gayet zeki sadece üstün yetenekli degil. Esas olan çocugun var olan potansiyeli neyse onu görmek ve o potansiyeli gelistirmek için gerekli adimlari atmaktir.  Kaldi ki üstün yetenekli bireylerin ögretmeni olmanin da velisi olmanin da kendine göre güçlükleri vardir. Elbette her sözün istisnasi var. Bunlari genelleyerek söylemiyorum. Ama böyle olumsuz bir durum var ve bu her geçen gün yayginlasiyor.

*Zekâ Allah vergisi dediniz… Bu bir çeliski degil mi?

Elbette öyle. Baska nasil söylenebilir ki bu. Zekâ biyolojiktir, kalitimsaldir demek, zekâ Allah vergidir demenin baska lügatlerdeki karsiligi. Aslinda biz toplum olarak da böyle inaniriz. Mesela akademik olarak basarisiz çocuklar için ya da kavrayisi zayif çocuklar için genellikle; “Vermeyince Mabud, neylesin Mahmut” denirdi degil mi? Iste bu söz dogru bir seyi tespit ediyor ama yanlis bir seyi salik veriyor. Bunu düzeltmek gerekir. Vermese de Mabud, neler deneyecek Mahmut demek lazim. Ki; bence mesele de bu. Olani fark etmek ve hakkini vermek meselesi. Bu kadar. Bu anlamda zekâyi fark edeceksiniz, gerekirse tespit edeceksiniz ama muhakkak hakkini vereceksiniz. Bizde bu süreç çogu zaman bu noktaya gelmiyor maalesef. Mesela simdilerde zekâ testleri çok yayginlasti. Herkes çocugunun zekâ seviyesini merak ediyor. Çocuk ne kadar zeki görmek istiyor. Tabi genel kani çocugun zeki oldugu yönünde. Öyle inanmasa çogu veli zekâ testinin birakin yanina yaklasmayi, adini agzina bile almaz. Bize de çok geliyor böyle talepler. Ama bir sey söyleyeyim, durduk yere, sirf meraktan çocugun zekâsini ölçmek nereden bakarsaniz bakin gurur kiricidir. Ve zannimca gayri insanidir. Bu kadar net söylüyorum. Bu benim sahsi kanaatim.

*Zekâ testi uygulamak dogru degil mi yani?

Zekâ testi uygulanir mi elbette uygulanir. Ama çocugu tanimak için uygulanir. Yasadigi güçlügü kavramak ve ona yardim etmek için uygulanir. Sonra akranlarindan bariz bir farkliligi vardir, bunun adini koymak için uygulanir. Ve sonrasinda muhakkak bu ölçümlerin geregi neyse o yapilir. Ölçüldügü gibi birakilmaz. Oysa çogu veli o ölçümlerden sonra hiçbir sey yapmaz. Yapmaz, çünkü ya test sonucu düsük çikmistir yani umdugunu bulamamistir. Ya da test sonuçlari iyi çikmistir velinin de beklentisi degismistir. Olan yine çocuga olur, zekâya olur. Zaten çogu zaman ne yapilacagi da bilinmez. Çünkü zekâyla ne yapilacagi baska bir uzmanlik gerektirir.

*Son olarak söylesimizin basinda söylediginiz bir seye dönersek eger, zekâ potansiyeldir, gelisebilir demistiniz. Buna neler eklemek istesiniz. Velilere, ögretmenlere tavsiyeniz neler olur?

Evet, zekâ potansiyel bir seydir ve gelisebilir. Engellenmeyen bir sey serpilir, gelisir. Zekâya yapilabilecek en büyük yatirim, verilecek en büyük emek budur. Zekânin önünü açmak gerekir. Elbette bunun tersi de vardir. Potansiyel olan bir sey engellenirse, ket vurulursa gerilemez belki ama söner. Türkiye bu anlamda son zamanlara kadar maalesef “zekâ çöplügüydü”. Ne zekâlar kayboldu, ne zekâlar harcandi! Bizdeki beyin göçünün en büyük nedeni budur bence. Bu anlamda ez cümle zekâya yaptirilacak en büyük hamle budur; engellememek ve önünü açmak. Yapan, eden, deneyen çocuk yargilanmayacak, engellenmeyecek. Noktasal olarak neler yapilacak, hangi teknikler, yaklasimlar uygulanacak, hangi etkinlikler yapilacak bunlar baska meseleler. Ve uzmanlik gerektirir. Evet, son yillarda ülke olarak zekâyi daha bir fark ettik ve imkânlar nispetinde yatirimlar yapiliyor. BILSEM bu anlamda hem iyi bir niyet hem de iyi bir gayret. Fakat bunu bile kendi ülke deneyimizle uyumlu yaptik gibi geliyor bana. Yani bir ironi var ortada. Yanlis anlasilmak istemem ama devlet eliyle okul ortaminda kaynastirma ögrencisi statüsündeki BEP’li (bireysellestirilmis egitim programi) ögrenciye verilen emekle ya da rehabilitasyon merkezlerine yapilan yatirimi göz önünde bulundurunca üstün yetenekli çocuklari çok geç fark ettigimizi görüyorum. Adeta ihmal edildiler ve magdur duruma düstüler. Üstelik de anlasilmadiklari için yargilaniyorlardi. Sanki ülke kosullarinda çok avantajli bir durumdaymislar gibi bir algi vardi. Oysa anlasilmamak en büyük magduriyettir. Elbette genel kaniya, teamüllere, sosyal merhamete göre dezavantajli bireyler desteklenebilir, netameli bir kavram da olsa pozitif ayricalik yapilabilir. Ama bu durum bambaska magduriyetlerin ve ihmallerin önünü açmamalidir. Ben, devletin son yillarda BILSEM’e verdigi emegi bu trajediyle beraber okuyorum. Bu anlamda BILSEM, devletin bu ülkedeki zekâdan / zekâlardan geç kalmis özrüdür.

Verdiginiz bilgiler için çok tesekkür ederiz.

Ben tesekkür ederim efendim.

Ünye KENT Haber


  • Çarşamba 18.9 ° / 11 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 13.9 ° / 10.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Cuma 15.8 ° / 10.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    10045,70%-0,37
  • DOLAR

    32,39% -0,09
  • EURO

    34,58% -0,61
  • GRAM ALTIN

    2388,51% -1,90
  • Ç. ALTIN

    3886,52% -0,62

Ordu

01.05.2024

  • İMSAK 03:41
  • GÜNEŞ 05:19
  • ÖĞLE 12:31
  • İKİNDİ 16:21
  • AKŞAM 19:32
  • YATSI 21:04
https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593