Milletimizin vatan toprakları için verdiği her savaşın birbirinden farklı destansı anıları vardır tarihin şanlı sayfalarında yer alan.
İşte 30 Ağustos şanlı Zafer Bayramı da yüksek kahramanlık öyküleri barındıran eşsiz savaşlardan biridir.
26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlanan başkumandanlık meydan muharebesi, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kumandasında 26 Ağustos’ta başlamış, Yunan ordusunun hezimete uğramasıyla 30 Ağustos’ta kesin ve kalıcı bir zafere ulaşmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk ordulara hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanlarıyla ıslanmadıkça ‘’terk olunamaz’’ demiştir.
Taarruz hazırlığı Atatürk’ün dehası ve kurmay aklıyla öyle gizli tutuldu ki, bırakın Yunanlıları, o ünlü İngiliz istihbaratının bile haberi olmadı.
Ordular arası kah futbol müsabakaları düzenleyerek, kah Çankaya köşkünde Ankara siyasi ricaline ve Sefirlere ziyafet düzenleyerek çeşitli maskeleme taktikleriyle Taarruz hazırlıkları gizli yürütüldü.
26 Ağustos. Tümenler önceden belirlenmiş hazırlık hatlarına ulaşmışlardı.
Sabah saat 05.00’e doğru gün ışımaya, sis dağılmaya, Afyon’un kalesi ve dev tepeler yavaş yavaş belirmeye başladılar.
Herkesin Ankara’da sandığı Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa Kocatepe’de, ordusunun başındaydı. Paşalar onun arkasındaydı. Ne güzel anlatıyor bu eşsiz anı şair: Gazi Mustafa kemal Paşa saati sordu. Paşalar:’’Üç’’ dediler. Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu. Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Afyon ovasına atlayacaktı.
Başıyla İsmet Paşaya işaret etti, İsmet Paşa Nurettin Paşayı uyardı. Birinci ordu Komutanı Nurettin Paşa telefonla kolordulara gerekli emri verdi.
Önce bir tek top sesi duyuldu, mermisi koca Tınaz Tepe’ye düştü. Sonra bütün toplar düzenleme (tanzim) ateşi için gürlediler. 05.30’da batarya komutanları zevk narası atar gibi emir verdiler: Ateş!... Ateş!... Ateş!... Tahrip ateşi başladı. Bu kesimde 200 kadar top vardı. Hazırlanmış ateş planına göre, Yunan mevzilerini, direnek mevzilerini, makineli tüfek yuvalarını, tel örgüleri, yeri bilinen Yunan toplarını ateş altına aldılar.
Ne Yunanlılar böyle yoğun, dehşet verici ateş görmüştü, ne de Türkler. Tepeler yanıyordu sanki.
Cephanelikler ateş alıyor, kamyonlar uçuyor, toplar parçalanıyordu. Kocatepe bile zangırdıyordu.
Piyadeler hücum mevzilerine, tel örgülere doğru ilerlemeye başladılar. Bu cehennemlik ateş 20 dakika sürdü. Bataryalar bu kez 10 dakika sürecek imha ( yok etme) ateşine geçtiler. Siperleri ve gözetleme yerlerini dövmeye başladılar. Topçular ateşi ilerlere kaydırdılar. Türk Ordusu nehir gibi akıyordu.
Türk ordusunun ilerleyişi 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlandı.
Atina hükümeti tarafından Başkomutan tayin edilen General Trikupis esir düşmüş, Atatürk’ün huzuruna çıkarılmıştı. Atatürk galip bir komutan edasıyla değil, asalet ve tevazuuyla esir Yunan Generalini karşıladı ve şu cümleleri kullandı: Üzülmeyin general, siz görevinizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte mağlup olmakta vardır. Napolyon da vaktiyle esir olmuştu.
Başkumandanı bile esir düşmüş Yunan ordusu Türk Ordusunun önünde kaçarken geçtiği yerleri yakıp yıkıyor, sivilleri katlediyordu. Mertçe savaşmayı, adam gibi dövüşmeyi, savaşın kurallarına uymayı bilmiyorlardı… Onların tarihinde böyle teamüller ve yüce ruh yoktu.
Emperyalistlerin donattığı, emperyalizmin yönlendirdiği Yunan ordusu ezilmişti. Türkiye için yepyeni bir dönem başlıyordu. Fatih Rıfkı Atay 30 Ağustos zaferi için şöyle yazdı: Neyimiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu batının pençesinden, vicdanımızı ve düşüncemizi doğunun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz.
30 Ağustos zaferinin önemi ve tarihi birkaç sayfayla anlatılamaz… Kitaplara sığamaz.
Bu yazımda kısmen âcizane özet yazmaya çalıştım. Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, Şehitlerimizi ve Gazilerimizi minnet ve rahmetle anıyorum.
(Turgut Özakman’ın şu çılgın Türkler eserinden yararlandım)


