TURGAY GÜVEN


BİR PETROL HİKAYESİ- BAKÜ PETROLLERİ

Eczacı Dr.


Londra’nın ara  caddelerinden  birinde, tam da  akşamın  en kalabalık saatleri, bir  gıda marketi,  görüntüde  genç bir  hanım, kendi halinde  reyonları  dolaşmakta, alışveriş  yapacakmış gibi,   rafları incelemektedir. Çevrenin  boş  ve  kimsenin görmediğine emin olduğu  bir sırada,  birkaç paket  yiyeceği, mantosunun  içerisinde bir yerlere  tıkıştırır  ve sonra  hiçbir  şey almamış –olmamış   gibi,  gişenin  yanından  geçerek, dışarı  çıkar  ve  hızla uzaklaşır.

Evine  geldiğinde  hayli sevinçlidir, kendisini  evde  bekleyen kocasıyla  sevgi ve  muhabbet  faslından sonra,   mantosunda  sakladıklarını  birer birer ortaya  çıkartmaktadır ve çaldıkları  arasından sektöründe  bir numara olan,  en değerli, en  iyi  cinslerden  bir şampanya  şişesini de  kocasına  neşe  ve gururla  gösterir.

 İşin tuhaf tarafı, karı koca, ikisi de,  son derece nazik,  kibar  ve bırakın  sıradan hırsız kişileri,   bir çok  zengin  ve kalbur üstü kimsede bile bulunamayacak,  son derece  bir asalet  ve  zerafete  sahiptirler  ve   hiçte  hırsızlık  yapacak   vasıfta  kimselere  benzememektedirler.

Hallerinden ve  konuşmalarından,  çalışıp, eve gelir  getirdikleri bir  işlerininde  olmadığı,  üstelik    bu tür işleri- hırsızlıkları,  sık sık,  şehrin  değişik  bölgelerindeki  gıda satış yerlerinde  yaptıkları,   yukarıda da  anlatıldığı gibi,  çoğunlukla da  hep kaliteli mallardan götürdükleri,  bu şekilde  gül gibi  yaşayıp gittikleri, hallerinden gayet memnun,  mutlu  ve mesut bir aşk ve  hayat  yaşadıkları  görülmektedir.

Çiftin  yaşamları,  böyle  kendi hallerinde  sürüp  giderken,   günün  birinde,  eve döndüklerinde,  kapının  zorlanarak  açılmış,  eşyaların  alt üst edilmiş, çekmecelerin, dolapların içindekilerin   yerlere  saçılmış,  kitapların içlerinin bile  didik didik  aranmış olduğunu  görmüşlerdir.

Birileri evde  bir şeyler  aramıştır. Karakola  gittiklerinde  ise,  daha  değişik  bir şeyle  karşılaşırlar. Karakolda ki  emniyet  görevleri, onlara, zaten bildikleri   bazı şeyleri, tekrar   ve  bazı  bilmedikleri şeyleri de, ilk kez, anlatmak zorunda  kalmıştır.

Karı koca,  her ikisi de,  Rusya’da,  İhtilal’den sonra kaçarak  İngiltere’ye  iltica etmiş,  eski  Rus-Çarlık ailesi  mensubu,  hanedan  üyelerindendir. Hanımefendi majesteleri, bizzat,  son  Rus  Çarı  2. Nikola’nın  öz be öz  yeğenidir. Çar ve ailesi, eşi,  çocukları hepsi  birden  İhtilal sırasında  öldürülmüş  olduğundan, Hanım efendi Majesteleri Prenses .. , şu anda devrik  Rus  tahtının tek varisidir.

Bunları kendileri de bilmektedirler. Londra’da  kendi  hallerinde  yaşamaktadırlar. Rusya, İhtilal  ve kötü günler,  çok uzaklarda  kalmıştır. Kendilerini  kabul ve  himaye eden İngiliz Hükümeti’ne  ve   hiçbir şeyden haberi  olmayan İngiliz  halkına da minnettardırlar.

Emniyet yetkilisi, biraz daha  açıklama  yapmak zorunda  kalmıştır. Elbette ki,  İngiliz  Hükümeti ve  halkı  olarak, böyle  değerli  kişileri  konuk etmekten  memnuniyet  duymaktadırlar. Tüm Londra  Polis Teşkilatı,  Scott Land Yard filan  – o zamanlar M-16 yoktu her halde-, kendilerini çok  iyi tanımakta  ve  sürekli  gözetim  altında  tutmaktadır. Üstelik,  çevrede  görülen herhangi bir  olağan üstü  durumu, anında  karakola  haber veren  komşularının yanında,  kimse  fark etmeden yürüttüklerini  zannettikleri  şeylerin parası, hiç geciktirilmeden, peşleri  sıra, İngiliz  Hükümeti’nin   gizli  ödeneğinden  ödendiğinden,  onlar  geldiklerinde, çevreyi boşaltıp,  rahat hareket etmelerini  sağlayan market  görevlilerinden, ayrılırken,  onlara  gülümseyerek el sallayan   kasiyer kızlara kadar,  tüm  Londra  esnafı,  kendilerini  çok iyi tanımakta  ve onları,  en değerli –yağlı –sorunsuz- peşin ödemeli özel  müşterileri olarak kabul ederek, minnet  duymaktadırlar.

Ayrıca, orada olduklarını,  Rus-Sovyet  Dış İstihbarat  Teşkilatı’da  bilmektedir. Zaten, kapılarını  kıran da, evi dağıtan da  Ruslardır. İngiliz, Emniyet  teşkilatının, onları korumak  için   bunca  fedakarca  çabasına  rağmen, Ruslar  eve girebilmişlerdir.   Bundan sonra, daha dikkatli olmaları gerekecektir.

Emniyet yetkilisi, her şeyi söylemiştir, ancak, bir tek şeyi, tüm bunların sebebini  söylememiştir.

O tek şeyi ise, gece  yarısı  kapılarını çalıp, Rusça konuşan ve   kendisini  Rus-Sovyet  hükümetinin  Londra  özel  temsilcisi  olarak  tanıtıp, kibarca  içeri  girmek için  izin  isteyen, kişi söyleyecektir.

Şu anda  devrik  Rus  Hanedanı’nın yaşayan son temsilcisi olan, Hanımefendi  Prenses (  veya  sıradan vatandaş ) ..,, şunu  kesinlikle  bilmelidir ki,  Sovyet  Hükümetinin   Prenses ve eşinin  hayatlarına  dokunmak gibi bir niyeti  yoktur.

Kendilerinin  pek  bir şeyden haberleri  yoktur, amma, öz vatanı ile  mazi dışında hiçbir  bağı kalmamış, sıradan bir vatandaş olarak sürgünde yaşayan  Saygıdeğer Prenses Majesteleri, şu anda,  yaşayan tek hanedan üyesi olarak, ölümünden önce,  amcası Rus Çarı  2. Nikola’nın şahsi –resmi  mülkü  olarak  kayda girmiş bulunan   Kafkas-Azeri-Bakü  petrol  yataklarının tek  sahibidirler.

İngiliz  hükümeti,  Çarlık  dönemlerinde,  bir takım  İngiliz petrol şirketlerine  verilmiş  bazı  imtiyaz haklarını  bahane  ederek,  bu petrol yatakları üzerinde  hak iddia  etmektedir.  O nedenle, İngilizler, onları Londra’da  misafir  etmekte ve  kendilerine, bu  kadar  yumuşak ve  hoşgörülü  davranmaktadır.  İngiliz hükümeti  telaştadır.  İmtiyazların süreleri dolmak üzeredir. Eğer Prenses hazretleri,  Miras  sahibi  olarak, anlaşma ve  imtiyazları yenilerse,   İngiliz  hükümeti kendisini  paha  biçilmez  servetlere  boğacaktır. Ancak, tabii ki,  bu şekilde  bölge  petrol  yatakları, İngiliz Şirketlerinin elinde  kalırsa, koskocaman  yoksul bir  ülke  halkı, kendi topraklarından çıkan petrolün her damlasını  kullanabilmek için, onları  çıkartıp, devlete  satan,  yabancı şirketlere   para  ödeyecektir. Halkçı-devrimci  Sovyet  Hükümeti ise, Bakü petrol  yataklarını karşılıksız   devletleştirerek, kendi  üzerine  almak ve Sovyet halklarının yararına  kullanmak istemektedir.                                                                                                          Her şey,  Majeste Hanımefendilerinin,  tüm bu varlığını,  hükümete-devlete  bağışladığını  belirten bir imzasına  bağlıdır. Prenses hazretlerinin  bu işten,  Soyvet halklarının kendisine karşı,  sevgi ve  minnet duygularından başka  bir  kazancı  olmayacaktır.                                                                                               Karı koca, birbirlerine  bakışırlar.                                                                                     Yetkili  kişi,  çantasından,  ilgili belgeleri çıkartır.                                                             “Elveda Rusya,  elveda  Hanedan,  elveda  zengin   günler,  merhaba yoksulluk, merhaba  sıradan   bir  yaşam,  yaşasın  vatanım...”                                 Prenses, basar  imzayı.   

Hikaye  bu şekilde. Tabii ki, günlük  hayatta her şey  öyle basit ve  kolay olmuyor. Bu bizim anlattığımız film icabı, ancak arkasındaki gerçek,  dünya  petrollerinin, bu  arada Azeri petrollerinin de    yağması  söz konusudur.  Ruslar,  Bakü Petrol  Yataklarını  bir şekilde  İngiliz Petrol  Şirketlerinin  hakimiyetinden ve ipoteğinden  kurtarmışlardır. Kafkas-Azeri-Bakü petrol  yataklarından  çıkartılan petrol,   yıllarca, Sovyet  Halkları’nın  refahı  ve  mutluluğu için  kullanılır.

 Ancak, tarihi biraz düşünerek okursak, Enver Paşa’nın Kafkas Ordusu’nu  kurması,  felaketle  biten Sarıkamış Seferine  rağmen  Osmanlı-Türk birliklerinin, oraya yerleşmekte  olan İngiliz Ordusunu  yenerek, Rus askeri-Ermeni çeteleri işbirliğindeki  bütün müdahale ve vahşetlere rağmen Bakü’yü kurtarmaları, 1918-Bağımsız Azerbaycan Devleti’nin kurulması, maalesef, Rusların bu devlete son vermeleri, tarihi gerçeklerdir. Azeri petrolleri Rus yönetimine girmiştir.

Aradan bir yüzyıl geçmiş, devirler çok değişmiş,  günümüzde,    özellikle , petrol ve  doğal gaz konularında    Azerbaycan ile  yaptığımız  işbirliği  ve  BTC  gibi  büyük  yatırımlar ile  Karabağ’ın  kurtarılmasından  sonra,   Bakü ve  Hazar  ötesi  enerji  kaynaklarına  ulaşma konuları , artık  doğrudan  doğruya bizi de  bu işlerin  içerisine  sokmuştur.  Doğu’ya  yaptığımız  karayolları, hava alanları, Laçin Tren  Yolu koridoru  vb. büyük ölçekli  yatırımlar, hep  bunlarla  ilgilidir.  İleride  bir  gün,  daha  ötesini de  anlatırız.  Saygılarımla. 

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593