Yılmaz Akın

Tarih: 30.01.2024 17:36

Milleti Millet Yapan Tarih Birliği ve Amaç Birliği

Facebook Twitter Linked-in

1980’li yılların sonlarına doğru başbakan Turgut Özal, Türk eğitim sisteminde köklü bir değişiklik yapmak ister; öğrencilerin erken yaşta milli ve manevi değerlere sahip olmasını ve çekirdekten vatanını milletini seven bir nesil yetiştirmeyi amaçlar. O dönemlerde bu şartları taşıyan en iyi örnek Japonya milli eğitim sistemidir. Eğitim alanında uzman Japon heyetini, ülkemize inceleme ve değerlendirme yapmak üzere davet eder. Japon heyet Türkiye'deki araştırmalarını tamamladıktan sonra başbakan Turgut Özal'ın huzuruna çıkar ve gençlerimiz üzerindeki eğitimin yetersizliğini şu soğuk cümle ile ifade ederler: “Bu eğitimle gençlerinize millî şuur vermeniz mümkün değildir!” Şok etkisi yapan bu tespitten sonra sorular arka arkaya gelir; “Siz Japonlar gençlerinize millî şuuru nasıl veriyorsunuz, nasıl bir eğitim programı uyguluyorsunuz ki; bizimkini yetersiz buluyorsunuz?”

Japon heyetinin sözcüsü şu bilgiyi verir: “Biz eğitime şok testler uygulayarak başlarız. Önce çocukları uçak kadar hızlı giden trenlere bindirir ve çok katlı yollardan geçiririz. En üstün teknolojiyi gösterir, robotlarla çalışan dev fabrikalarımızı gezdiririz. Bu baş döndürücü teknoloji karşısında sarsılan ve şoke olan çocuklarımıza deriz ki:

“İşte gördüğünüz bu hızlı trenleri ve üstün teknolojiyi sizin atalarınız yaptı. Eğer siz daha çok çalışırsanız daha hızlı giden ulaşım araçları yapar, daha üstün teknoloji meydana getirir, daha modern fabrikalar kurarsınız.

Sonra çocuklarımızı Hiroşima ve Nagazaki'ye götürüp düşmanın harap ettiği bölgelerimizi gezdirir ve bu defa da onlara deriz ki: Bakın, eğer siz birlik beraberlik içinde çalışmazsanız, işte düşmanlar sizin ülkenizi böyle yakar yıkar, bu hale getirirler. Ama birlik beraberlik içinde çalışırsanız, güçlü olursunuz, düşmanlarınız size saldırmaya cesaret edemezler. Dünyadaki devletler size saygı duymaya mecbur kalırlar. Artık birlik beraberlik içinde çalışmak ve çalışmamak konusunda kararınızı siz verin!.. Bu örneklerle çocuklarımız kendilerine gelerek iyi ve çalışan birer Japon genci olma yolunda millî bir şuur ve heyecanla okumaya yönelirler.

Japonların bu tespitlerini sundukları sırada geriden bir ses duyulur: “İyi de bizim sizin gibi Hiroşima ve Nagazaki'miz yoktur ki...'' demek ister.. Heyecanlanan Japon eğitimci hemen cevap verir: “Sizin Hiroşima ve Nagazaki gibi yerleriniz, bizimkilerden çok daha etkilidir” der ve şu örnekleri sayar:

“Bir metrekareye bin merminin düştüğü Çanakkale Zaferi'nin kazanıldığı tarihî savaş alanları sizde. Çocuklarınızın ve gençlerinizin şok olması için yeter de artar bile Çanakkale. Dünyanın en gelişmiş ve güçlü ordularına karşı Türkler olmazları olduruyor ve bütün dünyayı hayretler içerisinde bırakan bir zafer kazanıyorlar. İmanın, azmin, birlik beraberliğin neleri yendiğini ispatlıyorlar burada. İşte sadece bu olay, bu bölge ve bu zafer dahi gençlerinizin millî şuur kazanmalarına yetecek örneklerle doludur. Bu sebeple gençlerinizi gruplar halinde Çanakkale'ye götürüp gezdirmelisiniz. Her Türk genci Çanakkale savaşlarının yapıldığı bölgeyi bilerek gezmeli, atalarının ne olmazları başardığını gururla görmeli, iftiharla öğrenmelidirler. Daha sonra onlara demelisiniz ki: Sizler de birlik beraberlik içinde çalışmazsanız düşmanlarınız yine gelirler, Çanakkale'yi işgal etmeye kalkışırlar, yurdunuzda özgür yaşamayı size layık görmezler, tutsakları durumuna düşürmek isterler... Ama çalışır, teknolojiyi yakalarsanız ülkenizi kalkındırır, ilerleyen ülke haline getirirsiniz. Başınız dimdik durursunuz yabancıların karşısında!.."

35 yıl sonraya bakalım evet hala değişen bir şey yok maalesef; o zamanın çocukları şimdilerde 40-50’li yaşlardayız. Tarihimizi öğrenmek atalarımızı anlamak yerine ne yapıyoruz sizce? 
Bir grup var, ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk hakkında sürekli hakaret, aşağılama ve eksikleri, yanlışları dile getiriyor, bir grup var 600 yıllık dev çınar Osmanlı Devletinin padişahlarının yanlışlarını hakaret ederek ayrıştırarak dile getiriyor.
Ne yapmamız lazım! Eskiyi eleştirmek yerine, ayrışmak yerine; Mustafa Kemal Atatürk’ü, Abdulhamit’i, Kanuni’yi, Yavuz Sultan Selim’i bütün Türk büyüklerini içselleştirip doğrusuyla, yanlışıyla sahiplenmemiz gerekir. Bizi ayrıştırmaya çalışanlara bakın, nasıl yalan yanlış bilgileri doğruymuş gibi sahte belgelerle herkesi zayıf noktasından yakalıyorlar. Anadolu yarımadasındaki Türkiye Cumhuriyeti’nde farklı etnik grupları aynı bayrağın altında tutan amaç birliği ve tarih birliğimiz elimizden alınmaya kalkılıyor. Amaç birliği ve tarih birliği unutturulduğu zaman çok daha kötü durumlarla karşılaşabiliriz. Dikkatli ve uyanık olmalıyız.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —