HÜSEYİN OKUŞ


TOPLUMUN İHYASI SELİM AKILLA OLUR.

Müftü


“Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar.  De ki: “Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır: Ama günahları yararlarından daha büyüktür. “ Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: “ İhtiyaçtan artakalanı.” Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz”.(Bakara s, 219) 

İçkinin öteden beri eski çağlardan bu yana sarhoşluk veren bir içecek olarak kullanıldığı bilinmektedir. Hakeza kumar da öyledir. Bunları kullananların ve oynayanların mutlaka bunu kendileri için bir alışkanlık haline getirmiş olmaları ve ondan zevk almaları kendileri açısından bir fayda bir anlık iyilik olarak görülebilir.

İçkinin bağımlılık yapması, akıl sağlığını bozması, bağırıp çağırıp toplumun huzurunun bozulmasına sebep olması ve ailenin nafakasının buna harcanması gibi onlarca zararından bahsedebiliriz.

Bunun yanında bir takım zevk verici yönlerinin olması, ticari alanda ekonomiye katkı sağlaması da faydaları arasında sayılabilir. Ancak zararının daha çok olması onun haram kılınmasını naslarla ortaya koymuştur.

“Hamr” sarhoşluk veren her şey olarak ifade edilmiş ve peygamberimiz “sarhoşluk veren her şey haramdır”(Müslim Eşribe ) diyerek buraya giden yolu kapatmıştır. 

İslam’ın ilk yıllarında Mekke ve Medine’de yaygın olan bu şarap (içki) daha sonraki aşamada peyder pey tamamen ortadan kaldırılmıştır. Dinen yasaklanmıştır.

Kumarda aynı kabilden birçok zararının olması ve aileleri ocakları söndürmesi, toplumu birbirine düşman haline getirmesi, ailelerin rızıklarının bilahare böyle heba edilmesi gibi bir çok olumsuz yanlarını ortaya koymaktadır.

O günden bu güne Allah ve Resulünün yasakladığı bu iki husus ailede ki ekonomi ve geçimin temini anlamında büyük önem arz etmektedir.

Nitekim nice ocakların battığını, eşlerin bu sebepler yüzünden ayrıldığını, ortaya birçok mağduriyetlerin, dramların çıktığını toplumun gözü önünde yaşamaktayız. Biliyoruz ki nafakanın hayrın ilk yapılması gereken kimseler aile fertleridir. Anne ve babadır. Yakın akraba, eşler çocuklardır.

Eğer siz kazandıklarınızı bir de bu şekilde yok ettiğinizde iki yönüyle zarara girmiş olursunuz. Bir yandan kendi akıl sağlığınızı, kişiliğinizi, onurunuzu yok ederken, birde bakmakla yükümlü olduğunuz ailenizi yok edersiniz. 

Hâlbuki İslam toplumunu oturduğu genel kaide can ve mal güvenliği, yani canın ve malın korunmasıdır. Canın korunması ne kadar kutsal ve değerli ise malın korunması da öyledir. Burada görmekteyiz ki içki ve kumarla ailemizin ve fakir fukaranın hakkı olan sermaye yok olmaktadır. Toplumda ihtiyaçlarını görememiş, kendisine gelecek yardım ve infaklarla ayakta kalan insanların da haklarının gasp edilmesi gibi birçok husus ortaya çıkmaktadır.

Nasıl zekat ve ihtiyaç fazlası mallar ve paralar fakirlerin ve kimsesizlerin hakkı ise onlara mutlaka ulaştırılması gerekiyorsa inanç ve anlayışı da bunun üzerinden okumak islam toplumunun en önemli önceliği olmuştur-olmalıdır.

Bu günkü genel kanaat insanların (ferdi olarak) yatırım yapmak istihdam sağlamak yerine bireysel mal çoğaltma ve biriktirme yoluna gittikleri yönündedir. Böylede olsa zekâtla ve sadakayla ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları sonuna kadar görülmesi elzem bir konudur.

Allah (cc) bir konuyu yasaklayıp bir konuda ise yapılması gerekenleri sıralıyorsa, aklıselim insanlar için bunda büyük bir ibret var demektir. Gerek bu ayeti celile gerekse diğer ayetler aslında tamda bu günü (Hicr S.75) açıklamaktadır.

Bu ayetten de anlıyoruz ki Kur’an-ı Kerim insanoğlunun sosyal hayata dair problemlerinin çözümünü de sağlayan dünya ve ahiret saadetinin garantisidir.

Hem dini ve sosyal boyutu ile hem de bilimsel boyutu ile topluma nasıl huzura kavuşacağının hayat reçetesini, en güzel nasihatini ve önerisini sunmaktadır.

 

 

 

 

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593