RECEP ÖZCAN


At biniciyi, insanda atını tanır.

Eski işkur müdürü


Hayatımıza sirayet eden birçok şey var. Hayvanlarda hayatımızda önemli bir yere sahiptir. Bu aynı zamanda kültürümüzde de yerini almıştır. Hayvanların davranışı ve özellikleri en ince noktasına kadar öğrenilmiştir. 

Horozun cömertliği, güvercinin saflığı, doğanın sükûneti, karganın ihtiyatı, tavusun gam ve kederi, hüthütün basireti, parsın azameti, atın dobralığı, devenin sabrı ve köpeğin sadakati önemsenmiştir. İnsanın özellikleri ile hayvanınkiler karşılaştırılmıştır.

Hele birde köylerde yaşamışsak hayvanlar bizlerin hem dostu, hem de hizmetkârı olmuştur. At ve eşekte bunlar arasındadır. Çocukluğumda atlar daha çok idi. Bakımı zor, bakacak insanlar azaldığı için, alçak eşeğe binmesi kolay diye, aynı zamanda beslenilmesi de rahat olan eşekler çoğaldı.  Onlarda gitti, eşek niyetine kullandığımız patpatlar alındı. Atları sevmişiz, kendimize rahvanlarını daha çok binek, dörtnala olanları da hizmet aracı olarak kullanmışızdır. Hem de özellikleri ile insanları kıyaslamışızdır. 

“At ayrılıkta yiğit gariplikte, at beslenirken kız istenirken, at binenin kılıç kuşananın veya at binene kürk giyene, at eşeğin artığını yemez, ata eyer gerek, eyere er gerek”, şeklindeki deyimler hayatımıza etki etmiştir. 

Atın erkeği aygır, dişisi de kısrak olarak adlandırılır.  Aygır ve kısrak kelimelerinin kullanılması bile asalettir. Bu asaletten dolayı olsa gerek kızların hayallerinde beyaz atlı prensler vardır. Aynı zamanda asaleti insana yansımıştır. Eskiden gelinlerin bineği at olduğu için “Gelin ata binmiş ya kısmet demiş” bunun örneği dedemdir. Düğün geri kalmış, gelin almaya gidilmiş alınamadan geri dönülünce düğüne yardımcı olan Anneannemle evlenmiştir.  Kime niye kime kısmet buna denir.

Attan düşmenin bile asaleti var, eşekte düşmenin ise rezaleti var. Attan düşünce, düşene herhangi bir şey olmaz, hatta at yanında bekler. Eşekten düşünce berbat hale gelinir. Yaralanma kaçınılmazdır. Köyde (Allah rahmet eylesin) Mehmet amca eşekten düşmüş ziyaretine gittiğimde, eli yüzü yara bere içinde olduğu gördüm. O zaman şöyle demişti “Eşekten düşmüşe döndüm” demişti. Eşekten düşmüşe benzemenin mecazen de kullanıldığını o zaman öğrendim. 

Yılkı atı, ormanda, insanların olmadığı alanlarda doğal ortamda doğan ve yetişen atlardır. Atın ehlileştirilmeyenidir. Atı insana alıştırmak gerçekten zordur. Yetiştirmek ve insana alıştırmanın çeşitli yöntemleri vardır. Bana da yetiştirmek nasip oldu. Ama güzel iştir. İnsanı mutlu etmektedir.

Atla ilgili kelimeler ve ata kullanılan eşyalar var. Eyer, atın üstüne binebilmek, yük taşımak için kullanılır. Eğer aynı zamanda atın elbisedir. Faytonlar şehirlerdekilerin otomobilidir. Şehirde atları faytonlarla kullanılırken gözlük takılırdı. Etrafını görmesin, sadece önünü görsün diye. İnsanlarında görüşü ileri olamayanlara bu nedenle at gözlüğü takma denilmektedir. 

Mahmuz atın işaret fişeğidir. Üzengilere yerleştirilen ayaklarla mahmuzlayınca atlar emri alıp nasıl yürüyeceğini anlar, ona göre hareket eder. Tembel veya uyuşuk davran insanlar için seni biraz mahmuzlamak gerekir. Tembelliğinden, uyuşukluğundan kurtulsun diye.

Dizginin hatırı vardır. Unutmadık. Aşırı davranışlarda bulunanlara, normal davranışlarda bulunması için dizginlemek gerekir. Hızlı olanlara da, doludizgin gidersen “ Hızlı giden atın kemresi seyrek düşer” başarılı olamazasın derler.

Çocukluğumuzda “Seksen sarı at, doksan doru at, yüz kır at nalı mıhı kaç! Hesapla da gel”  diye bizim elimize kâğıt kalem tutuşturulur, hesap işlerine başlardık.  Atlıkarıncayı ise oyun parklarında gördük, üzerine binip çocuklar gibi şenlenirdik. Fakat at hırsızı, at hırsızı kılıklı insanlarla beraber olmayı hiç istemedik, sevmezdik.

Atla birlikte aynı soydan gelen eşek ile katırı unutamayız. Onlarda köylülerin hayatında önemli bir yere sahipti. Katıra "baban kimdir" diye sormuşlar, "anamın erkek kardeşi attır" diye cevap vermiş. Katırın inadı eşekten çoktur. İnsana katır inadı var sende dendiğinde hakaret sayılır. 

Köylüler kaç çeşit eşek olduğunu bilir. Kimi eşek vardır, yolu bildi mi, tırısa kalkıp gider gideceği yere, kimi de vardır dürtüklemesen adım atmaz. İnadından vazgeçiremez sahibi bile. 

Atalarla ilgili değim ve atasözlerinin fazla oluşu hayatımıza ne kadar etki ettiğinin göstergesidir. Atlar eskiden insan yaşamı için önemlidir. Günümüzde atların varlığı azaldı ama şanı hala yaşmaktadır. Atların yerine günümüzde arabalar koşmaktadır. Eskiden atsız ev olmazdı şimdi ise arabasız. At sahibine göre kişnerken, bu gün ise zenginliğe göre arabaya binilir. 

Ben de şanı olan atlar unutulmaz dedim. Çünkü at binicisini, insanda atını tanır. 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593