YAŞAR KARADUMAN


Babam Yaşar Karaduman’a Veda (Berkhan Çağlar Karaduman)


Ünye asigi babam Yasar Karaduman'i edebiyete ugurladik. Hayat firtinasi içinde, güvenli liman ve son durak olarak Ünye'yi seçti. Yasaminin belki de son mutlu, huzurlu ve güzel günlerini Ünye'de geçirdi.

Yurtdisinda geçen gurbet yillarindan sonra, yasamini sürdürmek, bizleri büyütmek ve isini kurmak için Istanbul'u seçti. 20 yili askin mücadelenin ardindan, bozuk çarkli dünyaya daha fazla karsi koyamadi. Ilk kalp krizini burada geçirdi.

Ünye askinin külleri burada alevlendi. Eski siirlerini, yazilarini Gazete Ünyeses adiyla internet üzerinden yeniden yayinlamaya basladi. Kurucusu da oldugu Ünye Gönüllüleri Grubu'ndaki yazismalar, tartismalar, paylasimlar onu Ünye için yeniden bir seyler yapmaya itti. O dönemde Istanbul Ünyeliler Dernegi Baskanligi'ni üstlendi. Istanbul'daki Ünyeli dostlariyla tekrar bir araya geldi, etkinliklere katildi . Uzun yillar sonra, uzak kaldigi, özleminin hiç dinmedigi Ünye'ye ait yazilarina gelen tepkiler, telefonlar, onu yeniden ayaga kaldirdi. Ünye askinin tekrar filizlendigi, ikinci baharini yasayacagi son Ünye yolculugu da böyle basladi güzel babamin.

Naif, kibar, ince ve nüktedan bir insandi babam. Ayni zamanda, gizemli, inatçi ve dik durusluydu. Kimseye minnet etmek, borçlu kalmak istemezdi. Ne kendisi ne de bizim için, hiçbir kimseden bir ricasi, istegi olmadi. Makami, mevkiyi, ünvani çok önemsemezdi. Insan olan insani çok severdi, deger verirdi.

Asigi oldugu Ünye ve gazetecilik, onun yasama tutunma nedeniydi. Bir tanidigimiz, "Babanin Ünye sevgisini bilirdim, ama bu kadar tutkun oldugunu hiç tahmin etmemistim" demisti.

Istanbul'da yasarken, yillar sonra ilk Ünye ziyaretini birlikte yapmistik. Geldigimiz zamanda, bir basin sergisi vardi. Kendi yazdigi siir ve yazilarinin yayilandigi Sirin Ünye Akkus Sesi Gazete'sinin nüshalarinin sergilendigini görünce çok sevinmisti. Görevli bir hanimefendinin, kendisine sergiyle ilgili yardim teklifine karsilik, "bu yazilari yazan Yasar Karaduman kim, taniyor musunuz ?" diye sordugunda hanimefendi hayir demisti. Bunun üzerine sevgili babamin " O Yasar Karaduman benim" cevabina karsilik, hanimefendi cok sasirmis ve "Siz yasiyor muydunuz" diyerek saskinligini belirtmisti. Yolda yürürken, uzun yillar sonra karsilastigi eski arkadaslarini, dostlarini gördügü zaman, önce saskinlik sonra geçmis güzel anilarinin etkisiyle, gözlerinin doldugu olmustu. Meydanda karsilastigi bir kisi, onu taniyinca siirini ezbere okudugunda, babamin Ünye'deki çocukluk ve gençlik yillarinin çok özel oldugunu anlamistim.

Çesitli nedenlerden uzak kaldigi Ünye'ye dönerek, yeniden bir yasam kurdu. Unutulmaya baslandigini hissettigi Ünye'de , yine yazilariyla , arastirmalariyla, katildigi etkinliklerle , kendisini yeniden hatirlatti. Birçok insana dokundu. Ünye için hiçbir karsilik ya da menfaat beklemeden çabaladi. Ünye tarihine, kültürüne ait önemli yazilar yazdi, arastirmalar yapti, bilgi ve belge topladi. Yok olmaya, unutulmaya baslayan Ünye’nin geçmisine dair vesikalar birakmaya çalisti. Ünyeli olmak, Ünyelilik aidiyeti üzerine kafa yordu ve insanlara, kaybolmaya baslayan Ünye kültür ve tarihini animsatarak, bunun üzerinde düsünmeye sevk etmek istedi.

Ikinci büyük rahatsizligini Ünye'deyken geçirdi. Dostlari, sevenleri, arkadaslari rahatsizligi sonrasi onu Ünye Devlet Hastanesi'nde yalniz birakmadi. Odasini çiçek bahçesine çevirdiler. Gördügü sevgi ve ilgi karsisinda çok duygulandi. Hastanedeyken bana, "oglum galiba beni seviyorlarmis" dedi yine tevazusunu göstererek.

Güzel babam,  nazik, ince ve beyefendi bir insandi. Ama prensip ve degerlerine cok bagliydi. Kin gütmezdi ya da olumsuz bir gelisme karsisinda hirslanmazdi. Genis gonüllüydü. Satafattan, süsten ve içerigi bos olan konusmalardan hiç hoslanmazdi. Sade, basit ve net olani severdi. Yeri geldiginde sözünü sakinmazdi. Dogru bildigi, inandigi seyi yapar ve söylerdi. Hiçbir menfaat ve çikar gözetmedigi için, kalemini özgürce kullanabildi, onu herhangi güç ya çikara emanet etmedi. Bu onun tutundugu, korumak için dikkat ettigi, özen gösterdigi en büyük degerdi. Ünye askinin karsisina hiçbir sey koymadi.

Ihtiyaç sahiplerine yardim konusunda cok hassasti. Bu konuda bizim ve baskalarinin bilmedigi birçok girisimde bulunmustu. Kendisi ya da yakinlari için kullanmadigi kanallari, bu gibi durumlarda kullanmaktan imtina etmezdi. Kendi imkanlari el verdigince, yardim etme konusunda hiçbir sorumluluktan kaçmadi. Coçuklara karsi ayri bir sevgisi vardi. Ünye'de birçok manevi çocugu oldu.

Babamin kirginligi oldugunu bildigim ya da benimle paylastigi tek konuyla ilgili : " Ünye için o kadar çabaladik, yazdik, arastirdik. Bir kitabimiz bile olmadi" demisti. Bu konuyla ilgili, bir kisiye ya da kuruma talepte bulunmak, onun mizacina tersti.

Canik Dergisi'ne, belki de bu arzusunu dolayli da olsa gerçeklestirebildigi için, özel bir bag ile bagliydi. Dergiye çok özen gösteriyordu, tasarimi , dizgisi için Samsun'a gidip geldigini söylemisti. Belki de yazilarinin, arastirmalarinin dergi ile kalici, arsivlenebilir ve daha çok kisiye erisebilecegini düsünmüstü. Ünye sevdalisi, Ünye'yi dert edinmis dostlarinin da yardimiyla Ünye kültür ve tarihi için, bir dönemi yansitan bir yayin birakmis oldu Ünye’ye.

Ertugrul Firkateyni Sehitleri arastirmasinin yeri onda farkliydi. Topyani'ndaki anittan ve kurulan dernekten heyecanla bahsederdi. Diger arastirmakla tutkulu oldugu konu Ünye'de yasamis ve sonrasinda ayrilmak zorunda kalmis Ermeni ve Rum Ünyelilerdi. Onlarin hikayesi onu hep hüzünlendirirdi. Gençliginde yasadigi ve güzel anilarinin oldugu Ünye'nin derinliklerine inmeye çalisti. Siirlerinde hissedilen derin hüzün ve hasretin kaynaginin bu oldugunu düsündüm hep. Ülkenin de nasibini aldigi hizli ve içeriksiz dönüsüm karsisinda elinden gelen, Ünye'de bozulmamis, ele geçirilememis yerleri koruyabilmek ve bunun için gerçek Ünye sevdalilarini harekete geçirebilmekti.

Çamlik için verilen mücadelede, cesitli nedenlerden dolayi ortadan kaybolan arkadaslari onu hayal kirikligina ugratti. En büyük hayallerinden biri sehir müzesi, digeri de kültür / yürüyüs yoluydu. Ünye askinin yaninda, Kent Konseyi'ndeki görevi nedeniyle de, çesitli illerde örnek sehir müzelerini gezdi, fotografladi. Hikayelerini ve tarihçelerini inceledi.

Üzüldügü konulardan biri de, yürüyüs / kültür yoluydu. Kadilar Sehri Ünye tanimini hiçbir zaman kabul etmedi. Kendisi de kaptan bir aileden geldigi için, bu tanimi eksik ve sorunlu buluyordu.

Güzel babamin, diger barisamadigi konu, Ordu'nun Ünye ile olan münasebetiydi. Istanbul yillarinda yaptigi Cellat Mezarlari arastirmasi nedeniyle CNN Türk'e Ünye'den canli yayina katilan,  sunucunun "Ordu'dan Yasar Karaduman'a baglaniyoruz" anonsu üzerine, Ünye asigi babamin söze "Önce bir düzeltme yapayim. Ordu degil, Ünye" demesi bunun sadece bir örnegi. Ondan aldigimiz bir özellik olsa gerek, memleketimi sorduklarinda, hep "Ünyeliyim" derim. Ordu'nun Ünye'ye olan yaklasimindan hiç hosnut degildi.

Hayatinin neredeyse son 30 yilinda oldugu gibi,son günlerinde de mücadele etmis, arastirma pesinde olmus, yorgun bedeni ancak 7 Ocak gününe kadar dayanabilmis güzel babamin.

Ona, aileme ve bana biraktigi onurlu bir soyisim ve güzel Ünye mirasi için minnettarim. Cenazesinde onu yalniz birakmayan, vefatindan sonra üzüntülerini dile getiren, arayan, duygularini kaleme alan güzel dostlari, sevenleri ve gönüldaslari oldugu için ne mutlu ona. Tanri herkese böyle güzel duygularla ugurlanmayi, böyle degerli bir bagi miras birakmayi nasip etsin.

Su an tek yapabilecegim, onun güzel anisini, ismini en güzel sekilde yasatabilmek. Siir, hikaye ve arastirmalarini kitaplastirmak, onun adina bir anma sergisi tertip etmek ve Ünye'nin ortak hafizasi/bellegi olan belge , bilgi, fotograf, kitap ve diger esyalarinin toplu halde bir yerde bulunmasini / sergilenmesini saglamak.

Onun gibi birisinin oglu olmaktan gurur duyuyorum.

Güzel uyu, canim baba     

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593