SİBEL KURU


Bağlanmanın İlişkilere Etkisi

Psikolog


Psikoloji alanında önemli yere sahip olan bağlanma kuramı, çocukluk dönemindeki yaşantı ve tecrübelerin önemine dikkat çekmektedir. Bağlanma teorisi ile ilgili önemli araştırmalar yapmış olan John Bowlby, bağlanmayı insanlar arasında kalıcı bir psikolojik bağlantı olarak nitelendirmiştir. Bebeğin bakım veren kişiye/annesine yakınlık kurması ve ilişkiyi devam ettirmek için gösterdiği her tür davranışı bağlanma davranışı olarak tanımlar ve bağlanma davranışlarının bebeğin kendini tehlikelerden korumasını hedeflediğini öne sürer. Bu süreçte annenin, bebeğin isteklerini tutarlı biçimde karşılayamaması durumunda bebek anne ile güvenli bir bağ geliştiremez. Evrimsel açıdan kendini tehlikelerden korumayı hedefleyen bebek, güvenli bağ geliştiremediği zaman dünyayı tehlikeli, beklenmeyen tehditlerle dolu bir yer olarak algılama eğiliminde olur. Bebeğin; güvende olma, anlaşılma, sakinleşme gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması sekteye uğramış olur. 

Bowlby’e göre temeli bebeklikte atılan anne ile kurulan ilişki modelleri, bebeğin tüm yaşamına damgasını vuracak nitelikte süregelen bağlanma davranışları oluşturmakta ve başkalarıyla kurulan yakın ilişkilerde çok büyük etkiye sahip olmaktadır. Aynı zamanda çocukluktaki bağlanma şeklinin, bireyin ilerleyen zamanlarda duygularını nasıl düzenlediğine, stresle nasıl başa çıktığına, ilişki tatmini ve depresyon eğilimi gibi konulara da etkisi bulunduğu bilinmektedir.

BAĞLANMA BİÇİMLERİ;
• Güvenli bağlamada çocuk bağlandığı kişiden ayrıldığında huzursuzluk gösterir, o kişi döndüğünde ise neşelenir, olumlu davranışlar ile yetişkini karışılar. Güvenli bağlanmış olan çocuklar, bağlandıkları bireylere itimat ederler bu sebep ile de kendilerini güvende hissederler.

Güvenli bağlanma, yetişkinlikte de kolay ilişki kurabilen, iletişime açık, duygularını ifade edebilen, özgüven sahibi, güven ortamı oluşturabilen bir kişi olmayı kolaylaştırmaktadır.

• Kaygılı-Kararsız Bağlanmada çocuklar, bağlandıkları kişiden ayrıldıklarında çok huzursuzlaşır, stres olur. Bağlandıkları kişi odaya geri döndüğünde ise bu olumsuz duyguları hafiflemez, sakinleşmede güçlük yaşarlar.
Kaygılı-Kararsız Bağlanmış çocuklar bağlandıkları kişi ile hem çok yakın ilişki kurmak ister hem de temasa-ilişkiye karşı dirençlilerdir.

Kaygılı bağlanma, yetişkinlikte de yakın ilişkiler kurabilmeyi zorlaştırmakta, kendisine sınır koyan kişilerden tamamen ayrılmaya sebep olabilmektedir.

• Kaçıngan Bağlanmada çocuklar, bakım veren kişiyi yok sayma eğilimindedirler. Bakım veren kişi ile yabancı birini seçme şansı sunulduğunda hiç bir tercih belirtmezler.
Kaçıngan Bağlanmış çocuğun, bakım veren kişiyi yok sayması özellikle, yetişkinin odadan çıkıp geri döndüğünde gerçekleşir. Çocuk, bağlandığı kişiden bir telkin, temas ihtiyacı hissetmez. Reddedilmek yerine yakın ilişkiden kaçınır.

Kaçıngan bağlanma, yetişkinlikte de yakın ilişkilerden uzak durma, duygu paylaşımından kaçınma, ilişki içinde olduğu kişilere destek vermekten geri durma şeklinde gözlenebilmektedir.

 

  • Ebeveyninden “ben buradayım, seni duyuyorum, seni anlıyorum, sana değer veriyorum” mesajlarını alan, anlaşıldığını, değerli olduğunu, kabul edildiğini hisseden ve böylece güvenli bağlanan çocuğun hem kendine ve hem de çevresine güveni olumlu yönde desteklenecektir. Bu mesajları iletebilmenin en temel yolu dünyaya geldiği andan, hatta anne karnındaki dönemden itibaren onun olumlu veya olumsuz tüm duygusal sinyallerini anlamak, duygularıyla bağlantı kurmak, ona anlaşıldığını hissettirmek, duygularını yargılamadan, küçümsemeden veya göz ardı etmeden olduğu gibi kabul ederek ihtiyacına yanıt vermekten geçer. Güvenli çocuklar, zorluklar karşısında “ben başa çıkabilirim” inancına sahiptirler. Stresli durumlarda yaşadıkları olumsuz duygularla daha iyi başa çıkabilirler. Dolayısıyla, güvenli bağlanan çocuklar sezgilerini kullanarak çevresini yönetmekte daha başarılı olurlar.

 

 

 

 

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593