ARİF TAKICI


ÇANAKKALE SAVAŞI DÜNYADA ÖRNEĞİ OLMAYAN BİR SAVAŞTIR

Güncel


Bu gün 18 Mart, Çanakkale zaferinin yıldönümüdür.

Çanakkale savaşında yaşanan kahramanlıkları dinlemeyen yoktur. 

Çocuk yaşta gidip dönmeyenlerin, hamile eşini, beşikteki yavrusunu, sevdiğini, nişanlısını, anasını babasını bırakıp gidenlerin binlercesi dönememiştir yüreklerde acılar ile anılan hatıralar bırakarak... Destan olmuşlardır nesillerce özlemlere, şiirlere, destanlara, vatan sevdasına ilham olan.

Sizinle ''öğrendiğimde beni ağlatan'' iki olayı paylaşmak isterim öncelikle:  Balıkesir'de Hayri Bey'in halası vardır, hayatında hiç evlenmemiştir. Bir gün vefat eder,  mezara konulup üzerine toprak atılacağı sırada aileden biri, durun! Der. Vasiyetini yerine getirelim! Biraz sonra bir kâse dolusu dişle, bir kaç torba saç getirilir ve mevtanın üzerine konur. Definden sonra cenazede bulunanlar sorarlar... Bunlar neyin nesi?  Yeğeni Hayri Bey anlatır olayı: Halamın nişanlısı nikâh kıyıldıktan sonra, düğün yapılacakken, Çanakkale savaşına gitmiş... Bir daha dönmemiş.

Gençliğinde çok güzeldi halamız. Çok isteyenler oldu, lakin o, nişanlısının hatırasına binaen hiç evlenmedi. Mezara konulan diş ve saçlara gelince: Yarın meşher gününde, Huzur-i İlahi'de beyim ile karşılaşırsam... Bu ağızdan, senin adından başka erkeğin adı çıkmadı... Diyebilmek için, ağzından hayatı boyunca çıkan bütün dişleri biriktirmiş.>> Yine Huzur-i İlahi'de ona, Başıma, saçıma yaban eli değmedi.>>diyebilmek için, tarağına takılan ve kesilen saçlarını toplamış biriktirmiş. Saçlarım şahit olsun diye torbalara koymuş. Onların da kendisiyle beraber gömülmesini vasiyet etmişti.

Baban geldi mi haber ver ha!  Aydın taraflarında ayakkabı tamirciliği yapan Cevdet Bey anlatıyor: Babam hafız Ali Çanakkale savaşlarına katılmak için ayrıldığında, ben 7 aylıkmışım. Babamı hiç tanımadım, bir fotoğrafı bile yoktu. Annem son nefesine kadar babamın hep geleceğine inandı, bıkmadan usanmadan babamın geleceğini bekledi. Annem her nereye giderse gitsin yanıma gelir ve: Oğlum ben pazara gidiyorum, baban gelirse beni hemen çağır ha! Ben teyzene gidiyorum, babam gelirse beni hemen çağır ha! Ben komşu Hanife'ye gidiyorum, baban gelirse beni hemen çağır ha! Ömrü bu şekilde babamı beklemekle geçti annemin.

Ölüm anında aklı başındaydı. Kuran okuyorduk... Akşama doğru ''birden irkilerek'' doğruldu... Kapıya doğru bakıyor ve gülümsüyordu: Çocuklar dedi, ‘babanız geldi! ‘ardından: hoş geldin bey, hoş geldin! Diyerek ruhunu teslim etti.

Çanakkale savaşında Mehmetçiğin ruh halini Çanakkale savaşının kahraman kumandanlarından, Gazi Mustafa Kemal Paşa çok güzel anlatmıştır: Bomba sırtı olayı: Karşılıklı siperler arasındaki mesafe sekiz- on metre, Yani ölüm muhakkak... Birinci siperdekiler kurtula mamacısına düşüyor, ikinci siperdekiler onların yerine geliyor,  fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık bir tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini de biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılmak yok... Okuma bilenler Kuran’ı kerim okuyor, bilmeyenler kelime-i şahadet getirerek koşuyorlar ve Cennet'e gitmeye hazırlanıyorlar. 

İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayret ve tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale zaferini kazandıran bu yüksek ruhtur. 

Bir Kıbrıs Gazisi olarak Çanakkale zaferinde Türkün kahramanlığını dünya tarihine altın harflere yazdıran Şehitlerimizi ve Gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Ruhları şad olsun.

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593