AHMET DERYA VARİLCİ

Tarih: 01.08.2023 18:22

Çaybaşı ve Çevresi Kültür - Tarih Sohbetleri

Facebook Twitter Linked-in

Geçtiğimiz hafta, 25 Temmuz Salı günü, Çaybaşı’nda bir sohbet gerçekleştirildi.

Ünye Tarih Kültür ve Doğal Varlıkları araştırma Derneği’nin Çaybaşı Belediyesi’yle birlikte düzenlediği sohbetin konusu Çaybaşı ilçesi ve Çevresinde Kültür ve Tarih…

 Oldukça kalabalık bir sunucu topluluğu, Belediye konferans salonunu dolduran dinleyicilerle buluştu. 

İki oturum olarak düzenlenen sohbeti, Ordulu tarih profesörümüz Bahattin Yediyıldız yönetti.  

Çaybaşı Belediye Başkanı Hüseyin Semiz‘in de açış konuşmasına katıldığı sohbet 11.30’da başladı. 

On sunucu,  sırasıyla kendi seçtikleri konuları 10 dakikaya sığdırmaya çalıştı.

 

Sunum yapanlar kimlerdi ve konuları nelerdi?

 

1. Arkeolog Ali Rıza Nal: Müslüman Türkler Öncesi Çaybaşı ve Yöresi Tarihi,

2. Prof. Dr. Bahattin Yediyıldız: Osmanlı Öncesi Yöredeki Türk Beylikleri, Bayramlu (Hacıemiroğlu Beyliği) ve Tacettinoğlu Beylikleri,

3. Yerel Tarih Araştırmacısı Ahmet Soylu: Osmanlı Dönemi Çaybaşı Tarihi ve Kültürü,

4, Araştırmacı Yazar Mehmet Karayalman: Çilader Zaviyesi ve Çaybaşı’nın Manevi Mimarları,

5. Ahmet Derya Varilci ve Ahmet Kabayel: Çaybaşı İlçesi Ahşap Camileri.

 

Ara vermeden geçilen ikinci oturumda:

 

1. Araştırmacı İlyas Bayır: Ünye Ayanı Genç Mustafa Ağa Ailesi Asak kolu Asak Ağaları,

2. Koleksiyoner Kamil Uzun: Barış Konağı Müzesi,

3. Turizmci İsa Aydoğdu: Çaybaşı’nın Turizm Değerleri,

4. Psikolojik Danışman ve Psikoterapist Yazar Muhammed Zeki Saka: Hayat, Zaman ve Anlam,

5. Soru-Cevap bölümü.

 

Sohbetten İzlenimler

 

Çaybaşı ilçesi ve Çevresi Kültür - Tarih Sohbetleri’nin eksiği yoktu, fazlası vardı. Sunucu sayısı fazlaydı. Sunumlar ister istemez on dakikayla sınırlandırıldı. 

Sunum yapanlardan biri olarak, sohbetleri değerlendirme konusunda dışarıdan bakan biri kadar objektif olamayacağımı belirtmeliyim…

Dolayısıyla sohbetleri teker teker ele almak yerine, sadece kendimle ilgili kısımları değerlendirmekle yetineceğim.

Öncelikle bu sohbet ortamında Prof. Dr. Bahattin Yediyıldız ile tanışmış oldum.

Değerli hocamla yaptığımız özel sohbet yanında salondaki sohbeti unutulmazdı. Daha önce kitaplarından tanıdığım sayın hocamın Ordu tarihi ile ilgili araştırmalarda Ünye’ye gerektiği kadar yer vermediğini düşünmekteydim. 

Bu kanım zamanla azalsa bile tümüyle kaybolmamıştı. Öyle ya, bir dönem Tarih Kurumu Başkanlığı yapmıştı değerli hocam ve yakın çalışma arkadaşı Prof. Dr. Faruk Yücel’de bile Ünye, yöre tarihinde Ordu’dan fazla yer tutmaktaydı.

Ancak eldeki veriler, kaynaklar, bilgi ve dokümanlar o kadar fazla olunca, seçicilikte Ünye’yi öne çıkarmanın hocam açısından hiçbir kıymeti yoktu, olamazdı.

Bize denk gelen konu Çaybaşı İlçesi Ahşap Camileri idi…

Yıllar önce Sn. Ahmet Kabayel ile bölgenin ahşap camilerini araştırırken, Çaybaşı’na özel bir yer vermiştik.

Çaybaşı’nda dört cami tespit etmiştik:

Çayır Cami, Yeni Cuma Cami, Kargalı Cami ve Eski Asak Cami…

İçlerinde Kargalı Camii üzerinde daha çok durmuştuk.

Kargalı ahşap Camii 2008 yılında tamamen terk edilmişti.

Eski ahşap caminin güzelliği ve ince ahşap işçiliğiyle rekabet edercesine, yanına yeni bir cami inşa ediliyordu.  

Yeni beton caminin abartılı süslemeleri, desenli parkeleri ve çini işlemeleri mevcuttu.

Ama estetik açıdan eski ahşap caminin yanından bile geçemezdi.

Çünkü ahşap caminin harim kapısının hala ayakta duran söveleri üzerinde sıralanan gülbezekler, eski Türk ahşap işlemeciliğinin günümüze ulaşmayı başarabilen en güzel örnekleriydi. 

Kabartmalı yapraklarla stilize edilmiş gülü andıran sekiz yapraklı gülbezekler (gülce), kadın mahfilini boydan boya donatmaktaydı. 

Benzer işlemeler, ahşap yapının duvarlarını ve tüm kenarları çepeçevre kuşatmaktaydı.

Araştırdığımız camiler içerisinde az bulunur örneklerdendi.

Kargalı Cami’nin ahşap işçiliğini kimin yaptığını, yine bu sohbet ortamında tanışma imkânı bulduğumuz, yazar arkadaşımız Muhammed Zeki Saka’nın anne tarafından dedesi Yanıklı namlı Hacı Osman Gümüş aracılığı ile öğreniyoruz…

 

Bir Kitap Bir İnsan

 

M. Zeki Saka’nın Zamandır Geçen adlı eserinde Kargalı Ahşap Cami’nin iç süslemelerinin Hacı Osman Gümüş’ün Osmanlı-Rus Harbi sonrası Batum’dan göç etmek zorunda kalan büyük dedesi tarafından yapıldığı ifade ediliyor. 

Böylece büyük dede muhacir olmanın yükünü camiye yaptığı bu katkıyla üzerinden atmış oluyor. Bu ayrıntı M. Zeki Saka arkadaşımızın dedesi tarafından kendisine bizzat anlatılıyor.

Sn. Saka’nın söz konusu eserinde bire bir aktarılan olay şöyle değerlendiriliyor:

“Birçok muhacir aile, böylece emin addedilmiş ve toplumsal bir kabul görmüşlerdir. Harbin ağır şartlarının devam ettiği bir dönemde, bölgedeki Rum ve Ermenilerle uzak da olsa aynı coğrafyada yaşamanın gerilimi tahayyül edildiğinde Gürcü bir muhacirin cami yapmasının önemi daha iyi anlaşılacaktır. Bütün bir muhite toplumsal ilişkiler bağlamında nefes aldıran bu yapı, Gürcü muhaciri bir ustayla muhitin yerlisi bir Türk ustanın işbirliğinde                          gerçekleşmiştir.” (Muhammed Zeki Saka, Zamandır Geçer, Büyüyen Ay Yay. İstanbul, 2021)

Kargalı Ahşap Camii, M. Zeki Saka’nın çocuk haliyle cemaat olduğu, babasının ise aldığı eğitim gereği görev bilip vaazlar verdiği, Cuma ve bayram namazları kıldırdığı mekândır.

Aynı tarihlerde camiye yakın inşa edilen küçük ahşap yapı ise, Sn. Kışla’nın babasının gittiği, kendisinin de bir yıl gitme imkânı bulduğu mekteptir.

Özetle söylersek, sohbet konumuz olan Kargalı Ahşap Cami’nin Sn. Saka’nın hayatında özel bir yeri vardır. Yazdığı eserin merkezinde bu ahşap cami, ahşap Karadeniz evleri ve ambarlar bulunmaktadır. 

 

Kıssadan Hisse 

 

Her atılan adımın olumlu yahut olumsuz bir sonucu vardır. Hepimizden yaşça, bilgi ve donanımca ilerde olan değerli hocamız Prof. Dr. Bahattin Yediyıldız’ın dediği gibi, biz bu sohbetten epey faydalandık.

Çaybaşı Belediyesi’nin daveti üzerine gittiğimiz alabalık tesisleri sonrasında ise, hemen yakınında, yol üzerinde Kargalı Camisini yıllar sonra yeniden ziyaret etme imkânı bulduk.

Eski bir dostu kucaklar gibi karşıladı bizi...

Hayli yıpranmıştı.

Ahşap işlemeleri olanca ihtişamıyla dursa bile, tahtaları çürümeye başlamış, kolonlar içten içe çözülmekteydi.

Sunum esnasında ifade ettiğimiz gibi, yıllar önce bu caminin terk edilmiş halini görünce sahip çıkmak istemiştik. İlgili kişilerle temas kurduk. Cami görevlisiyle konuşurken, caminin ahşap aksamının kereste olarak kullanılacağını öğrendik. En azından o aşamada bunun önüne geçip, caminin bir kültür varlığı olduğunu, üzerinde izinsiz tadilat bile yapılamayacağını söyledik. Çantı özelliğinden dolayı “taşınabilir” olması; Ünye Çamlık mevki Fener yanındaki mezarlığı taşınarak koruma altına alınabileceği üzerinde durduk.

Çabalarımız sonuç vermedi. 

Sonuçta Ünye Atatürk Parkı’na benzer bir ahşap cami yapıldı.

Kargalı Ahşap Cami ise çürümeye terk edildi.

Her şeye rağmen, terk edilen bu yapı buruk bir nostaljinin ötesinde bilinçli bir ilgiyi hak ediyor… 

Çürümeye terk edilen Kargalı Ahşap Camisi için ne yapılabilir?

Yıllar önce başladığımız “Ahşap Camiler” araştırmamızı güncelleyebiliriz.

Bir önceki yazımız “Karadeniz'de Ahşap Yapı Tekniğinin Kökenleri”, bu güncellemenin ilk adımı sayılır.

Bir sonraki adım Kargalı Ahşap Cami olacaktır.   


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —