SİBEL KURU


Çocuklara Ölümü Anlatmak

Psikolog


Biz yetişkinlerin dahi anlamakta ve kabullenmekte zorlandığımız ‘ölüm’ kavramı, hayatı henüz keşfetmeye ve anlamaya çalışan çocuklarımız için çok daha zor ve karmaşık.

Ancak çocuklarımızı ölümden bahsetmeyerek ya da sevdikleri birinin ölümünü onlardan gizleyerek koruyamayız. 

Ölüm ne yazık ki hayatın gerçeği ve ne kadar açık olursak, ne kadar gerçekçi ve samimi davranırsak onlar için o kadar iyi. 

Çocuklar 3 yaş civarında ölüm ile ilgili sorular sormaya başlarlar. Öyle ani ve beklenmedik gelirki soruları, hiç bilmediğimiz yerden soru gelen zor bir sınavda gibi panikletir insanı. 

Tabiki her zaman o anda cevap vermemiz mümkün olmayabilir. Neticede onlar hayatı öğrenmeye çalışırken bizler de yetişkin olmayı, ebeveyn olmayı öğreniyoruzdur. Ancak o sorular bir şekilde cevaplanmalı… Çocukların hayal gücü öyle sınırsız ki, bizim güven vererek cevaplamadığımız her soru için onlar kendilerince cevaplar bulup, tahmin edemeyeceğimiz korkular, kaygılar geliştirebilirler…

Tabiki çocuklara sıradan bir zamanda ölüm kavramından bahsetmek ya da sevdikleri birinin ölüm haberini vermek, çocuğun yaşına, kapasitesine, yaşanan kaybın yakınlığına göre değişiklik göstermelidir. Tabiki bu aşamada biz yetişkinlerin de ölüm kavramını ne kadar kabullendiğimiz ya da yaşanan ölüm karşısında nasıl bir duruş sergilediğimiz de çok önemlidir. 

Çocuğun yanında ağlamamız, kontrollü olmaya çalışarak acımızı yaşamamız da sürecin bir parçasıdır. Zira yakınını kaybeden bir yetişkine ya da çocuğa; ağlama, sen güçlü durmalısın, bak o şimdi senin ağladığını görse çok üzülürdü gibi söyler söylemek sürecin en büyük yanlışı olabilir. Bırakalım da kayıp yaşayan kişi yaşı kaç olursa olsun, acısını yaşasın, duygusunu bir şekilde ifade etsin… Etsin ki ölen kişi ile vedalaşabilmesi ve ölümünü kabul edebilmesi biraz olsun kolaylaşabilsin.

İnsanların acısını çok yoğun yaşadığı, ağıtlar yakıldığı ya da kontrolünü kaybeden birilerinin olduğu ortamlarda, çocuğa yakın olan, biraz daha sakin kalabilen birinin çocuğu o andan uzak tutabilmesi, ama mutlaka çocuğa açıklama yaparak, duygusunu anlamaya çalışarak, destekleyerek çocuğa uygun bir yerde onu güvende tutabilmesi çok önemlidir. 

Bir yetişkin olarak çocuğun ölüm ile ilgili korkusunu, kaygısını ortadan kaldıramayız, ancak mümkün olduğunca güvende hissetmesine, duygusunu ifade edebilmesine ve o duygu ile başa çıkabilmesine yardımcı olabiliriz…

Çocuğa sevdiği kişinin ölümünün ardından, 

‘Çok uzaklara gitti’ gibi açıklamalar yaparsak, çocuk onun geri döneceğine dair beklenti geliştirebilir. Ölümün, insanın hayatının sona ermesi demek olduğunu, onun artık yaşamayacağını ve geri gelmeyeceğini net bir şekilde ifade etmemiz gerekir. 

Çocuk bizim ya da kendisinin ne zaman öleceğini sorduğunda, bunu bilemeyeceğimizi ancak şu anda birlikte ve güvende olduğumuzu ve önümüzde daha uzun yılların olduğunu sakin bir şekilde ifade etmeliyiz. 

Çocuğun beklenmedik bir ölüme tanık olması ya da birinci dereceden bir yakınını kaybetmesi durumunda, başa çıkmakta zorlanması çok normaldir ve böyle zamanlarda mümkünse uzman desteği almak önerilmektedir. 

 

‘Şu an yaşıyorum ve önemli olan bu. Hayat geçici. Her zaman, herkes için. Benim işim ölene kadar yaşamak. Benim işim, bedenimle barışmak, onu her şeyiyle sevmek. ‘

Irvin D. Yalom

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593