TURGAY GÜVEN


Doktor Ernesto’nun Hikayesi ve Küba’nın Ekonomik Gelişme Mücadelesi


“Yoldaslar,                                                                                                                Yaklasik olarak yirmi yil önce, 18 Ekim 1967 ‘de,  yoldasimiz Ernesto Che Guevara’nin onuruna Devrim  Meydaninda  çok  büyük bir  kalabalik  olarak toplanmistik. Ne zor, ne aci günlerdi onlar!  Ölümü üzerine büyük bir toplanti düzenleyip, ölen yoldasimiza son saygilarimizi sunmustuk. O günden bu güne yirmi yil geçti. Bu gün 8 Ekim ve  onun  savasta  düstügü  günün  yildönümündeyiz….”                                                           Yukaridaki konusma Küba Devlet  Baskani Fidel   Castro’nun  8  ekim 1987’ de, Küba’nin kurtulus mücadelesindeki  yol arkadasi  Ernesto  Che  Guevara’nin yirminci  ölüm yildönümü dolayisiyla yaptigi  konusmadan  alinmistir. Castro bu  konusmasinda,  uzun uzun ve  duygusal  bir  sekilde  gerilla  arkadasi  Che  Guevara  ile  olan dostlugundan, mücadelelerinden söz  eder. Onun için, “Onursuz insanlarin  oldugu  bir çok   yerlerde, içlerinde  tüm  dünyanin onurunu  tasiyan  bir çok insanlarda vardir  ve  Che’ de  onlardan biriydi.” der.  

Castro’nun  sevgi  ve saygiyla andigi,  arkadasi  Ernesto  Guevara’nin,  oldukça  hareketli  bir hayati vardir. 14 Haziran 1928 tarihinde Arjantin’in Rosario  kentinde  dogar. 1945-51  yillari arasinda Buenos Aires  Tip Fakültesi’ne  devam eder.  Maceraci bir  ruha  sahiptir. Daha Tip Fakültesinden mezun olmadan Peru,  Colombia, Venezuella   gibi  yoksul  Güney  Amerika ülkelerinde  gönüllü  yardimci hekimlik yapar. Hatta, Peru’da  kimselerin  girmeye  cesaret  edemedigi bir  Cüzzam hastanesinde dahi    çalisir. 1953  yilinda  Tip Fakültesinden mezun olur.                                                                                Ayni  günlerde  Fidel  Castro  liderligindeki  Kübali  devrimci-vatanseverler  ABD ile isbirligi yapan  Batista  yönetimi ile  mücadeleye  baslamistir. Çesitli  askeri  garnizonlara  düzenledikleri   silahli  saldirilardan birinde, basta Castro olmak  üzere  yakalanir  ve  hapis  yatarlar.

Bu arada tüm Latin Amerika  ülkelerini  gezmekte olan Guevara,   çesitli  devrimci  etkinlikler içinde  rol almis, Guatemala’da  Kübali sürgünlerle  dostluk  kurmus,  onlarin maceralarini dinlemistir. Guatemala’da CIA  destekli  Amerikan  darbesi sirasinda  Guatemala’li vatanseverlerle  birlikte  isbirlikçilere  karsi  savasir.  Devrimcilerin  yenilgisi  üzerine Meksika’ya geçer.                                                                                                      Meksika’da,   Fiedel  Castro  ile tanismis ve Kübali  devrimcilere  katilmistir. Küba devrimi  sirasinda   gerilla  birliklerine  komutanlik yapmis,  devrime çok  yarari dokunmustur.   Kübalilar  ona  Che-kardes- dost  adini  takarlar.  Ona  Küba  vatandasligi  verirler. Che Guevara  bir  anda, gençlerin kanini kaynatan  mücadeleci  ruhu,   egik duran   beresiyle süslenen,  gülümseyen  yakisikli  yüzü ile   efsanevi -sempatik bir  gerilla lideri  olarak,    sosyalist   ülkelerdeki  gençlik  kesimlerinin  yaninda,   bati bloku içinde  haylice  büyük  bir  kitle  olan,  ilerici-solcu-antiamerikanci-anti emperyalist genç  kesimlerin  de ikonik  idolü –sembolik lideri  haline  gelir.

Aslinda, benim  gözümde  ise,    Ernesto  Che  Guevara’nin  asil   takdir edilecek yani,   Küba Sanayi  Bakani  oldugu  zamanki  basardigi  Tarimdan  Sanayiye   Planli   Geçis Programi’dir. Latin Amerika’ nin  ezik, köylü bir  toplumundan, bölgenin  devletçi ekonomiye  dayali,  ilk  sosyalist  devleti  kurulmaktadir ve  Baskan Fiedel  Castro,  ona,  Sanayi Bakanligi  görevini  vermistir. Sanayi Bakanligi’nin  önünde,  iki  büyük  hedef  vardir. Birincisi,  ‘kendine  yeterli bir ulusal sanayi’ kurmak ve ikincisi,  ‘tüm  bunlari  bir ekonomik  planlamayla  yapmak.’ 

Uzun yillar boyunca  Küba, dis baglantisi olmayan bir   ada ülkesi olarak,     Ispanyol  sömürgeciliginde kalmis,  bagimsizlik  kazanip  sömürgelikten   kurtulduktan  sonra da,  ABD hakimiyetine  girmis,  Ispanyollardan kalan iliklerine  kadar sömürü  düzeni,  aynen devam etmistir. Emperyalizm ve  sömürgeciligin,   tüm bu tür  sömürge  ülkeleri yagmalari  sirasinda,  eksik birakmadigi  bir sey vardir ki, o da,  ne olursa olsun, o ülkede, daha sonra  kendisine rakip  olacak  egitim, teknik, ekonomik, saglik vb.  tüm alanlarda kaliteli  insan gücü yetistirmez ve kesinlikle  ulusal ekonomi- sanayi gelistirmez.  Yanilip ta,  bu  ikisini, kesinlikle ihmal etmez. Küba’da da  aynisini  uygulamistir. Küba toplumu,  yabanci  isbirlikçisi  büyük toprak sahipleri  ile  onlarin  topraklarinda çalisan  vasifsiz köylülerden ibarettir.  Tüccarindan sanayicisine, doktorundan  mühendisine,  hemsiresinden teknisyenine, küçük  esnafindan  küçük  toprak sahibi  çiftçisine  kadar günümüzde ulusal devletlerin ana  yapisini teskil eden,  kurulan devlete  destek verecek  ve  yol  gösterecek ulusal bir  küçük    burjuva kitlesi dahi  yoktur.

Küba’da  Sosyalist rejim kurulmustur  ve elbette ki,  halkin  çaga uygun dogal-sosyal-ekonomik   ihtiyaçlarini  saglayabilecek bir  sisteminde  gelistirilmesi  gerekmektedir. En basta  açlik vardir.  Köylülerin büyük çogunlugu  topraksizdir.   Ülkedeki  büyük  toprak sahiplerinin  tekelinde olan ve  köylülerin  bogaz tokluguna  çalistiklari  topraklar  köylülere  dagitilarak, özellikle  tahil ve diger tarimsal  üretimler arttirilmaya, açlik  önlenmeye  çalisilir. Dünyanin  en büyük  seker kamisi ve seker üreticisi  olan  Küba’da,  yillik 6 milyon ton olan  seker  üretiminin  büyük çogunlugu, yabanci  seker  isletmeleri ve  tekelleri kanaliyla   Küba  disina  ihraç edilmektedir. Seker kamisi  ve seker üretiminin   10 milyon tona çikartilmasi  hedeflenerek, halkin seker ihtiyacinin da  karsilanmasina  çalisilir.  Küba’ da,  diger Güney Amerika ülkelerinde oldugu  gibi  altin yoktur, ancak, Küba  daglarindan  çikartilan demirden bakira, nikelden kroma bir yigin  degerli ve  stratejik madde yabanci isletmelerin ve  tekellerin elindedir.  Ayrica, Küba, önemli  ölçüde  tütün üreticisidir  ve  dünyanin  en çok  tutulan  Havana  purolari gibi kalitede süper  olan  bir  markaya da  sahiptir. Tüm bunlarin,  Küba  halkinin  kullanimina  açilip, toplum yararina  degerlendirilmesi  gerekmektedir.

Sanayinin  insa edilebilmesi  için en önemli  olan üç sey, elektrik enerjisi, çelik ve  çimento  üretimidir. Öncelikle, elektrik ve su ihtiyacinin karsilanmasi,   hammadde  ve ulasimin   saglanmasi  gereklidir. Elektrik enerjisi  üretimi yetersizdir, elektrik üretimi arttirilmaya,    çimento ve  çelik  üretimi  alanlarinda  yatirimlar  yapilmaya    çalisilir.                                 Makinelesme sarttir.  Öncelikle  tarim araçlari üretecek  sanayi  isletmeleri  ve  her tür  kara  ulasimi  ve  tasimaciligi  için bir otomotiv  sanayisi kurulmasi gerekmektedir.  Deniz ulasimi  için  gemiler  ve  limanlar, hava ulasimi için uçak ve  hava  alanlari gerekir. Ancak, tüm bunlar  için  en   gerekli yakit olan petrol, Küba’da  yoktur.  Shell, Esso  ve Texaco  adli  üç büyük  sirket, Venezuela’dan Küba’ya getirdikleri petrolü,  kendi  rafinerilerinde  isledikten sonra,  ABD’ye  ve diger komsu ülkelere  satmaktadirlar. Sovyet Rusya’dan petrol ve  petrol  rafinerisi  satin alinmaya  çalisilir.   Ayrica,  ülke çapinda  her  tür radyo  vb. iletisimi  saglamak içinde,  elektrik-elektronik  sanayileri  gerekir. 

Ernesto  Che Guevara,  Küba  Sanayi Bakani  olarak,  o zamanlar  Küba’ya  destek veren tüm dogu  bloku sosyalist  ülkelerini  dolasir,  egitim,  teknoloji   ve  finans konularinda  çalismalar, anlasmalar, isbirlikleri  gelistirir ve  Küba  halkina  ve  ekonomisine destekler, yardimlar saglar. Tüm dogu bloku  ülkeleri,   Küba’ ya  ekonomik ve siyasal destek verirler.    Doktor  Ernesto  Che   Guevara’nin,  günümüz  Küba’ sinda, Küba’nin elli  yillik  ambargo altinda dahi  yasayabilmesini  saglayan,     ‘kendi kendisine   yeterli bir ekonomik  düzen’in, yani  Ulusal  Küba Ekonomisi’nin  temellerinin  atilmasinda,  yine  bunlarin yaninda,  güncel  bir  konu  olarak ta, halk  tabanli  bir     temel saglik  sistemi  ile,   günümüzde  kanser asisi  da dahil, tüm  dünyada  örnek alinan  güçlü  bir  asi endüstrisinin de   kurulmasinda,  bir  doktor   ve bilim adami  olarak  rolü çok  büyüktür. En çok, bu,  ‘halki için çalisan bir bilim  adami’   yönüyle  takdir edilmesi  gerekir.     

Bunca  basarisina  ragmen Ernesto  Guevara’nin  kaynayan atesli, maceraci  Latin  kani  onu  rahat birakmaz, Küba’dan ayrilarak,  gerçek hayat alani olarak  kabul ettigi  Güney Amerika  daglarindaki  gerilla  birliklerine  katilir. Su testisi su  yolunda kirilir. 8 Ekim 1967  tarihinde  Bolivya  daglarinda, basinda  bulundugu bir  birlikle  gerçeklestirdigi  saldiri sirasinda,  yakalanarak  öldürülür. Öldügü  gün,  Küba’da üç günlük  yas ilan edilir  ve 8 Ekim Kahraman  Gerilla  Günü ilan edilir.  Basinda egri beresiyle  gülümseyen  yüzü,  hatira  kalir.

 Güney Amerika’nin yüksek daglarinda,   ovalarinda  ise,  hala, buralari   yagmalamak için    ugrasan  emperyalist tekellerle, buralarin  en degerli hazinelerini,   topraklarini,  sularini, ormanlarini,  petrollerini, madenlerini ve  insanlarinin  geleceklerini  korumak  için çabalayan  vatanseverler arasindaki  mücadeleler,  bu günde  devam  etmektedir.   

Castro  konusmasini,    eski  Ispanyol  sömürgecilerine    ve  bati emperyalizmine  karsi  bagimsizlik  savasi  yapmis olan,  tüm  yoksul Latin Amerika  ülkelerinin  ortak  slogani  olan,   su sözlerle   bitirir. “Patria  o mürte ( Ya özgür  vatan  ya ölüm.) ve  Veneeremos!  (  Kazanacagiz.)”  Tabii, ekonomik  gelisme   mücadelesinide!

Saygilarimla.

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593