MİSAFİR KALEM


Enerji ve Sinerji

Melahat Güler


Güzel ülkem yüzyılın en büyük depremi ile sarsılıyor. Medeniyetler beşiği Anadolu bir beşik gibi sallanıyor. İlk emri "OKU" olan kutsal kitabımız Kur'anı Kerim'e, "İlim Çin'de de olsa arayıp bulacaksın." Diyen peygamberimize kulak asmadık. "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir fendir, ilim ve fenden başka yol gösterici aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir." Diyen Ata'mıza ihanet ettik,  bedeli ağır oldu. Suçlular ne yalnız malzemeden çalan müteahhitler ne yalnız işini düzgün yapmayan inşaat mühendisleri.  Bu inşaatlar herkesin gözü önünde yapıldı. Yaptığı kaçak kata imar affı isteyen seçmen, oy uğruna 3 yılda bir imar affı çıkaran siyasiler, daha çok para kazanayım diye kolonları kestirip dükkan yapan mal sahibi, o yanlışları görmezden gelen denetçiler, takipsizlik kararı veren hakimler,  inşaatlar yapılırken aman bana ne diyen seyirci vatandaş, söylersem işten atılırım diye korkan işçi... Velhasıl o ya da bu şekilde bu kirli ittifakın işleyişinin ortağı olan herkes ama herkes suç ortağı. Meselenin bu boyutu oldukça uzun ve karmaşık onları sonra konuşuruz. Lakin bir Şaman öğretisi der ki ders, sen öğrenene kadar tekrar edecektir. Bu kaçıncı ders, bu kadar ölümlü ders mi olur?  Yeter artık bu son olsun.  Kimse "kader" in arkasına saklanmasın.  9 şiddetinde salınan Japonya örneği önümüzdeyken kimse bilimden başka bir referans aramasın. 

Ne diyor Celal Şengör Hoca "Tabiatın dili bilimdir. Bizim de ne yapıp edip bu dili öğrenmemiz gerek. Bu ülkenin insanlarını bir an evvel bilimle buluşturmamız gerek. Ama dedik ya bütün bunlar bir başka yazının konusu.

 

Bu deprem "Bu vatan bizim, hepimiz biriz, insanız ve hepimiz aynı gemideyiz." Hakikatini bir kez daha hatırlattı bize.  Millet olma reflekslerimizi harekete geçirdi. "İyilik" te bir yarış başladı adeta. "Hayırseverlik" demiyorum çünkü hayırseverlik yukarıdan aşağıya doğru dikey şekilde gerçekleşir ve içinde minnet barındırır. Ben "dayanışma" demeyi tercih ediyorum.  Sporcusundan sanatçısına müthiş bir kenetlenmeye tanık olduk. 

 "Ben ne yapabilirim?" Diyerek kendini ortaya koyan bu dayanışma hepimizin göğsünü kabarttı, gözlerimizi yaşarttı. Dilimizden "Helal olsun!"lar döküldü peş peşe. "Dış güçler" de üzerlerine düşeni yaptı bu kez kalplerimizi fethederek gittiler. Can Azerbaycan, Özbek, Kırgız karındaşlarımız ne desek az kalır övgüde.

Bütün bunların yanında bu en hassas dönemde siyasilerin nezaketten uzak "ötekileştirme" ve "ayrıştırma" diline de tanık olduk olmaya da devam ediyoruz maalesef. Bu çok ama çok tehlikeli bir dil, çok ama çok tehlikeli bir oyun bu. Şu an her şey çok sıcak, ısınan maddenin ateş alması an meselesi, bunu ben değil fizik söylüyor. 

Diyor ki fizik, maddeleri "parçalayarak"  enerji açığa çıkartabilirsiniz bu enerjiyi dönüştürerek başka bir amaç için kullanabilirsiniz de tıpkı atomun bölünmesinden açığa çıkan enerji gibi. 

Başka bir deyişle ne kadar bölersen o kadar enerji elde edersin. Bu sırrı keşfeden insanoğlu eline geçen her şeyi bölmeye başladı.  Devletleri insanları;  dil, din, ırk, inanç mezhep, parti, laik antilaik...

Fizik kuralı gereği bu bölünmeyi sonsuza kadar sürdürebiliriz lakin soru şu; bu bölünmeden ortaya çıkan enerji kimin işine yarar? Kim ne kazanıyor bu bölünmeden? Gün küçük hesapları bir yana bırakma günü bugün. Zira aynı fizik,  bize iki farklı çekirdeğin birleşmesinden çok daha büyük bir enerji elde edileceğini de söylüyor. Öylesine büyük bir enerji ki bu bilim, bu enerjiyi nasıl kontrol edebiliriz'e kafa yoruyor uzun süredir. 

Sözün kısası şimdi bize parçalanmadan, ayrıştırmadan doğan enerji değil,  kalplerin birleşmesinden doğan sinerji gerek. Bu dönemde insanları "şucu bucu" diye ayrıştırmak bu topluma yapılacak en büyük ihanettir.  En büyük en birleştirici güç sevgidir. 

Gün birlik olma günüdür Gün iri ve diri kalma günüdür. Gün 

Gelin canlar bir olalım 

İşi kolay kılalım. 

Sevelim sevilelim 

Dünya kimseye kalmaz. 

Diyen Koca Yunus'a kulak verme günüdür.

 

BÖLÜN-ME PARÇALAN- MA!

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593