O. İRFAN IŞIK


Eski Paralar ve Ölçüler

Benim doğduğum yıllarda ölçü sistemleri hakkındaki devrim henüz gerçekleştirilmemişti. Yüce atamızın 1923-1938 yılları arasına sığıştırdığı ağırlık ölçüleri devrimi 1933 yılında gerçekleşti.


Enflasyon ve Karaborsa’nin, pahalilik ve kitlik olarak bilindigi Ikinci Dünya Savasi yillarindan önce, 1930-1939 yillari arasinda, Osmanli’dan gelen paralar halen tedavüldeydi. Hem eski yazili madeni paralar, hem de kagit paralar kullaniliyordu.

Son derecede degerli kagitlara Avrupa da basilan bu paralar yemyesil ve çok büyüklerdi. Degerleri yüksek oldugu için bir liradan büyük degerler tasiyanlarini biz küçüklerin görmemis olmasi normaldi. Ben de bir liradan büyük olanini hiç görmemistim zaten.

Madeni bozuk paralarin en küçügü bes para idi. Sonra 10 para, 20 para, 40 para, bu günkü iki buçuk kurusa karsilik gelen 100 para, bes kurus, on kurus  , yirmi bes kurus, elli kurustu. Sonra kagit paralar siralaniyordu.

40 para bu günkü adiyla bir kurustu. Matematik ifadesi ise 100 santimdi. Ilkokullarda parayi santime, santimi paraya çevirme islemleri ögrencileri çok zorluyordu. Ögretmenler, bikip usanmadan bu islemleri ögretiyorlar, ögrencileri tek – tek tahtaya kaldirarak suna benzer problemlerle ögrenip ögrenmediklerini kontrol ediyorlardi.

5 para ile bir-iki halka seker aldigimi animsiyorum ama daha ne ya da neler alinabildigini animsamiyorum. Ancak bir yumurtanin 10 para oldugunu kesin biliyorum. Ben tanesini 10 paradan aldigim yumurtalari, baca kurumu ve sogan kabugu ile kaynatip, kahverengine yakin kirmiziya boyayarak 40 paraya satmis adamim.

Hidirellez, mayis yedisi ve okul zamanlari disindaki bahar günleri benim ticaret günlerimdi. Dahiyane bir bulusla boyadigim yumurtalari  vurusturma yarismalariyla çok kisa bir sürede satarak okul masraflarima katki saglardim.

Biz gene benim ilkokul ve daha önceki yillarima dönelim.

Büyüklerimiz bize, o da bayramlarda olmak sartiyla, yüz para harçlik verirlerdi. Neler alinmazdi ki o para ile.

Bir kalem yirmi para idi. Renkli kalem otuz para. Kirk yaprakli saman defter kirk para, kaymak defter altmis paraydi. Daha çok yaprakli saman ya da kaymak defter almak istiyorsaniz ki her zaman bu tercih ediliyordu. Çünkü, yaprak sayisi azla çok arasindaki fiyat farki dardi. Örnegin: seksen yaprakli kaymak defter 75 paraya satiliyordu.

Beyaz eser-i cedit kagidindan yapilan defterlerin adi kaymak defterdi. Saman defterin kagit kalitesi düsük oldugundan yapraklari esmer renkliydi. Mürekkep dagittiklarindan güzel yazi derslerimizde kullanilamiyorlardi. Ödev ve güzel yazi defterlerimiz hep kaymak defterler olur, özenle korunurlardi.

Okul çantalarimiz, özellikle tahtadan bavul formunda yapilmis seylerdi. Deri el çantalarini zengin çocuklari kullaniyordu. Onlarda pek-pek azdi zaten. Ögrencilerin çogu, defter ve kitaplarini ellerinde, yagisli havalarda ise koyunlarinda tasiyorlardi.

Benim kusagimin çocuklarina aileleri, özel günler ve okul gereksinimi disinda hiçbir zaman, al su parayi da caninin çektigi seyleri al diye para vermemistir. Çünkü bizim ilk ve ortaokul ögrenciligimiz savas yillari içinde geçmistir. O yillarda yemege ekmek bulamayan çocugun cani mis gibi kokan sicak ekmekten baska ne çekebilirdi ki?

Benim,  cebinde parasi olan, bir tek bile arkadasim olmadi çocuklugumda. O günlere ait hiç unutamadigim bir anim var para konusunda. Kemal isimli çok sevdigim bir arkadasim vardi sinifimizda. Bir Çarsamba günü, kulagima egilerek ögleden sonra Kapan’a gidelim demisti. Çarsamba günleri okul tatil ediliyordu. O zamanda da Çarsamba günleri köylü pazarinin kuruldugu gündü. Simdiki belediye zabita müdürlügü binasinin oldugu yerde, Kapan dedigimiz, içinde bir kisim köylü ile sehirli esnafin sergi kurarak yiyecek sattiklari üstü kapali, yanlari açik bir Pazar yeri vardi. Onun arkasinda kasap dükkanlari bulunuyordu. Hemen önü simdiki gibi Döner Çesme Meydani idi. Orada da köylüler Pazar kuruyorlardi.

Kemal simdi yok. Tek günahi o bes kurustur insallah.

Kirk paradan küçük, 5-10-20 paralarin satin alma güçlerinin bittigi günlerde bir söylenti yayildi Ünye’ye. Bes paralar gümüsmüs diye.

Madeni bozuk para olan 25 ve 50 kuruslar gerçekten gümüs idiler. Iste onlarin basiminda kullanilacak olan külçe gümüs darphanede, yanlislikla bes paralarda kullanilmis.

Haydaaa!

Herkes, özellikle de biz çocuklar basladik haril-haril bes para biriktirmege. Çünkü bu parayi en çok kullanan bizlerdik. Bu söylenti çiktiginda kocaman ortaokul ögrencileriydik artik. Yillardir, simdilerde kullanilan deyisle, cebinde bes parasi olmadan gezen bizlerin cebi para gördü. Her birimizin cebinde üç-bes tane 5 para singirdiyordu artik.

Aylarca, gelip bu paralari gümüs degeriyle bizden alacak kuyumculari bekledik ama kimse gelmedi. Üstelik bes paralarin gümüs olup olmadiklarini dahi ögrenemedik. Ancak gerçek gümüs oldugunu bildigimiz 25 ve 50 kuruslari toplayip biriktiren akli evveller, yillar sonra sattilar benim harcamaga kiyamadigim paralari.

Biz Cumhuriyetimizin ilk çocuklariydik. Bizden önceki Osmanli kusagi olan büyüklerimizden, onlarin kullandiklari paralar hakkinda sasirtici öyküler dinledik.

Onlarin en küçük parasi metelikmis. Metelik matematik ifadeyle 2,5 santim degerinde bir para. Bir zamanlar onun da satin alma gücü varmis. Açik ifadeyle söylemek gerekirse Osmanlinin kullandigi para hayli degerli imis.

Günümüzde, bir malin degersizligini belirtmek için ölçüt olarak kullaniyoruz onu.

Hatta genisleterek metelik etmez deriz ahlaken degersiz adama. Meteligin hala bir degeri oldugunun üstüne basa-basa. Cebinde parasi olmayana da fakir adama da, metelige kursun atiyor deriz.

Dirhem, okka, batman, kantar kullaniliyordu agirlik ölçüsü olarak. Okka bu gün kullanilan kg. a göre 1200 gr.lik bir agirligi ifade ediyordu. Okka 4oo dirhemdi. 7 okka bir batman, kantar 50 okkaydi.

Kafanizin karistigini biliyorum. Benim dogdugum yillarda ölçü sistemleri hakkindaki devrim henüz gerçeklestirilmemisti. Yüce atamizin 1923-1938 yillari arasina sigistirdigi bu günkü kazanimlarimizin içinde olan agirlik ölçüleri devrimi 1933 yilinda gerçeklesti.

Ama aliskanliklardan kurtulmak uzun yillar aliyor.

Büyüklerimiz bizi alisverise gönderdikleri zaman, bir batman un al. Iki okka seker su kadar okka tuz al derlerdi. Biz de öyle istersek, bakkal kilo ile tartarak veriyordu isteklerimizi tabii.               

Manifaturacilar elbiselik kumas ya da entarilik basmayi endaze ile satiyordu devrim tarihine kadar. Bu 65 cm.lik bir uzunluk ölçüsüydü

Bundan sonra uzun yillar manifaturacilara giden müsteriler hep, bes endaze basma ya da su kadar endaze kumas istemislerdi.

Masal oldu o günler.

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593