İSMAİL AYDIN


Fikir, Akıl ve Ahlak


Zamanımızın en büyük tehlikesi, yanlışı doğru diye pazarlayanlardan çok, ona alkış tutan kalabalıklardır. Artık hakikat, kendinden değil; kimin ağzından çıktığından ölçülür oldu. 

Ne yazık ki, kalabalıkların vicdanı değil, günübirlik çıkarları ağır basıyor.

Bir toplumda yanlış alkışlandığında, fikrin yerini körü körüne sadakat alır. Ama bu sadakat hakikate değil; lidere ve menfaate yöneliktir. Düşünen değil, sorgusuz bağlanan çoğalır. 

Oysa düşünmek alkışlamaktan, sorgulamak itaatten çok daha zordur. 

Unutmayalım: Ancak düşünen toplumlar hakikate ulaşır. Fikir hürriyeti ve eleştirel düşünce, bir toplumun can damarıdır.

Bilgi çağında yaşıyoruz deniyor; fakat bilgi çokluğu, hikmeti garanti etmiyor. Zihinler bilgiyle dolu ama yönsüz; herkesin kendi doğrusunu kutsadığı bir çağda, ortak akıl nasıl inşa edilebilir? 

Akıl, bu bulanıklıkta yol bulabilmek için eleştirel düşünceye ve farklı bakış açılarına muhtaçtır.

En tehlikelisi ise yalanı sahiplenmek. Yalan sadece bir söz değil; bir sistem, bir tercihtir. Eğer bir toplumda yalan, “bizden” olduğu için meşrulaştırılıyorsa, orada ahlak çökmüştür. Çünkü ahlak, güce değil hakka; menfaate değil vicdana sadakatle başlar.

Peki, bu girdaptan çıkış yolu nedir?

İlk adım, yanlışı alkışlamamak. Susmak değil, sorgulamak.

İkinci adım, doğru ile eğriyi ayırt edebilecek bir akıl inşası: Fikre dayalı eğitim, eleştirel düşünce ve hakikatle sağlam bir bağ.

Üçüncü ve en zor adım: Ahlakı merkeze almak.

Bir milletin çöküşü tankla değil; alkışlanan yanlışlarla başlar. Ve ancak fikir, akıl ve ahlakla dirilir. Bu üç direği onarmak, geleceğimizin en büyük yatırımıdır.

Sizce bu diriliş için bireysel ve toplumsal olarak hangi adımları atmalıyız?

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593