ARİF TAKICI


GERÇEK DOSTUNUZ KAÇ TANE


 

Sahi elinize kalemi alip yazmaya baslasaniz… Kaç tane gerçek dostunuz oldugunu saptarsiniz?

Bir, iki, ya da bir kaç… Kaçta kaldiniz?

  Mutat seyler yaptiginiz, pozisyona göre birlikte olup arkadas dediklerinizden bahsetmiyorum.

  Gerçek dosttan, sizin için hakikaten tüm içtenligiyle fedakârlik yapabilecek dosttan bahsediyorum.

   Sizin derdinizle sabahlara kadar dertlenebilecek, kederinizi paylasabileceginiz, lokmasini paylasabileceginiz, sirrinizi paylasabileceginiz,  dertlendiginizde basinizi yaslayabileceginiz kaç tane dostunuz var?

 Mesela Peygamberimiz Hazreti Muhammedin en sadik dostu Hz Ebubekir kadar olmasa da ona yakin, ruhunda vefayi barindiran dostunuz var mi?

  Yani kardesten daha ileri dost… Siginilacak liman ya da okyanus bilinmezliginde kaybolup yok olacaginizda kendinizi korkmadan atabileceginiz bir adaniz var mi?

Ada dedim de, size bir öyküden bahsedeyim: Bir deniz bilimci atlas okyanusunda inceleme yaparken gökte milyonlarca kusun kulaklari sagir edercesine çiglik attiklarina sahit olmus.  Hadiseyi daha dikkatli takip ettiginde degisik yerlerden gelen çesitli cinsten kuslarin havada daireler çizerek bagirdiklarina, yorulanlarin ise kendilerini okyanusun azgin sularina birakip intihar ettiklerine sahit olmus.

Bu konu baska arastirmacilar tarafindan da tespit edilmis ama bu kuslarin neden tam bu bölge de böyle bir hale geldiklerini bir türlü anlayamamislar… Daha sonra yapilan genis arastirmalardan anlasilmis ki; Okyanusun o bölgesinde yüz yillar önce bir ada varmis, büyük bir depremde bu ada okyanusun derinliklerine batmis… Kus cinsleri yüz yillardir nesilden nesile adanin yerini hafizalarinda tuttuklari için,  dinlenmek için o bölgeye gelip te adayi bulamadiklarinda büyük bir kismi yorgun vücutlarini okyanusun dalgalarina birakarak intihar ediyorlarmis.

 Sevgili okuyucular… Basiniz sikistiginda sizin tam güvenle gidebileceginiz bir adaniz var mi?

Peki, siz dostlariniza ve yakinlariniza gerekli hallerde bir ada olabiliyor musunuz?

Günümüzde dostluklar pörsüdü, matlasti, anlamsizlasti dostlar… Anlamsizlasti!

Bunalima düsen, intihar etmeye kalkan, mutsuz ve huzursuz olan insanlara baktigimizda gerçek dostlarinin olmadigina sahit oluruz.

Mert,  ahlak sahibi ve vefali kisilerden dost edinmek lazim… Üzüm üzüme baka baka kararir.

Etrafimizda olan insanlarin davranislarindan bazen farkinda olmadan aliriz. Mesela

Küfürbaz bir adamla biraz arkadaslik yapildiginda bir bakmissiniz agzinizdan küfür kaçmaya baslamis.

Bagimlilikta böyle baslamiyor mu?

Dost üç kisimdir, der bir düsünen: Biri gida gibidir, insan bundan vazgeçemez, her zaman muhtaçtir… Biri, ilaç gibidir,  bazen ihtiyaç olur, bazen de lüzum görülmez… Bir digeri de hiçbir fayda görülmeyen dosttur ki böyleleriyle dost olmasaniz da hastalik gibi insana ara sira musallat olur. Insanin hastaliga ihtiyaci yoktur ama ara sira ona yakalandi mi, mutlaka istemeyerek onunla dost olur.

Insanin özü bir tarlaya benzer diyor üstat Sitki Aslanhan… O tarlaya iyilik ve kötülük tohumlari birlikte ekilir. Is hangi tohumu büyüttügümüze bakar. Eger biz iyilik tohumlari eker,  büyütür, sular, gübreler, zamani gelince ilaçlarsak, o verimli ürünler verir. Dolayisiyla ayni sekilde nefsimizi de iyi seylerle teçhiz edip onu terbiye edersek, o zaman vefali ve iyi bir insan oluruz.

Nefis bir canavardir.  Eger o canavari dizginlemezsek, o canavar sonunda bizi ruhu karanlik ve sevgisiz bir insan yapar ki, bu durunda bizde ne vefa olur, ne dostluk… Dostça ve hosça kalin degerli kardeslerim

 

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593