AV. İRFAN YILDIZ BEŞLİOĞLU


HÜSEYİN ÖZYÜREK’E VEDÂ...


Adi Hüseyin Özyürek... 1951 dogumlu... Dede adi Hüseyin... Baba adi Yasar... Anne adi Ayse..  (Aslen Ikizce Kaynartas’dan olup) Terme’de

PTT memuru olan (simdi emekli) Neriman (Tahtaci) Özyürek’le evli... Dr. Nagihan Özyürek Güven ile Engin Özyürek’in babasi...

Terme’nin Sakarli kasabasindan...

Ünye’nin Tepe mahallesinden...

Ünye’nin Atatürk mahallesinden...

Anne tarafi Ünye’nin Düzköy köyünden/mahallesinden... 

Hem 55 plakaya asik hem 52 plakaya sevdali... Hem Samsunsporlu hem Ordusporlu!

Persembe Ögretmen Okulu Mezunu. 

Giresun, Salipazari, Kozluk, Terme, Ünye ögretmenlik yaptigi yerler... Ünye Anafarta Ilkokulu’nda ögretmen ve Ünye Nadirli Köyü ilkokulunda müdürken buradan emekli...

1999’da CHP Ünye ilçe sekreteri oldu. Yaklasik 8 yil bu görevi yapti. ADD (Ünye) üyesi...

Bir ara Sakarli Belediye Baskanligina aday olmayi düsündü, çok istekli ve heyecanliydi. O konuda da birtakim kisiler üzdü onu...  Kimseyi kirmamak için, vazgeçti...

Belediye baskani olamadi/olmadi ama fiilen akrabalar ve komsular sehrinin (Sakarli, Kaynartas, Düzköy, Atatürk mahallesi basta olmak üzere; Ikizce, Terme ve Ünye’den akrabalarin ve komsularin olusturdugu bir soyut -varsayimsal-sehir) belediye baskaniydi... Hepsinin is ve ihtiyacina kosar, hepsi için fedakarlik yapardi... 

Bir yandan (Sakarli’da) çeltik (pirinç) ve findik üreticisi... Diger yanda Ünye’de kooperatif usulü sosyal konut insaatinda üye ve öncü... 

Bir insan... Bir adam... Bir ademoglu...

Bir beyefendi... 

Bir sade yurttas...

Memleket sorunlarina duyarli...

Tarihe ilgili... 

Bir mütevazi okumus kisilik... 

Çok diri ve duru bir hafiza... Olaylari ve kisileri, bugün gibi canli ve somut anlatiyor...

Yüzü-cemali isikli...

Hep gülümseyen bir kardes...

Bir nezaket, rikkat ve dikkat timsali... 

Olgunla ve gürültü yapmadan yasadi...

Magdura, garibe elinden geldigince rehberlik etti, yol-yordam gösterdi...

Çevresine bir bilen oldu... 

Hüseyin Hoca bilir, dediler...

Kimsenin hakkini çignemedi; en azindan bilerek...

Kimsenin duvarini yikmadi...

Kimsenin suyunu kirletmedi...

Kimsenin yolunu kesmedi...

Kimsenin kalbini kirmadi...  

Kendini kirdi kimseyi kirmadi... Kimseye kötülük etmedi... Hep iyiliklerin insani oldu. Insan evladi insandi... Hep gülümsedi, isik saçti. Insana, insanlara deger verdi; herkese saygili davrandi. Alçakgönüllü, onurlu, erdemli, ‘azîz’ bir insani. Üçkâgitçilik bilmezdi, sevmezdi öyle seyleri... Dürüstlük, dogruluk yasam tarziydi... Devletine-milletine, Atatürk’üne, Cumhuriyet’ine bagliydi. Dinini en içten, en sade biçimde yasar, kullugunu Allah’a yapardi...Kula kulluk yapmazdi. Saglam ve güçlü bir mümin, coskulu bir Muhammedî’ydi.  Ibadetlerini muntazaman, aksatmadan yapardi; kimseye gösteris yapmadan, yalinlikla ve gizlilikle yerine getirirdi Yaratan’ina ödevini. Bu karsin; Dine siyaset karistirilmasini, siyasetin dini kullanmasini hiç sevmezdi.. Din isleriyle Kamu Yönetimi isinin, Devlet Yönetimi isinin ve Particilik islerinin ayri tutulmasi gerektigini kesin olarak düsünürdü. Laikti. Dindardi, kindar degildi... Bilgiliydi, ukala degildi... Yetenekliydi, cambaz degildi... Atatürk’e hayrandi. Ondan sik sik örnekler verir, ne kadar büyük oldugunu vurgulardi. Atatürk’e lâf edilmesine, haksiz veya saygisiz elestirilmesine hiç tahammül edemezdi. Diyebilirim ki sabir katsayisinin en düsük oldugu konu bu idi. Agzindan küfür ve hakaret çikmayan bu güzel insan, Atatürk’ü incitildigine, “-Utanmazlar!” diye sesini yükseltir, kaslarini çatardi...

Tam bir vatanperverdi... Kimsenin dinine/diyanetine karismaz, kimsenin inancini ya da inanma biçimini yargilamazdi. Allah’a, samimiyetle secde eder, kimsenin inanmasina ya da inanmamasina karismazdi, kimseyi bu yönlerden yargilamazdi...  Olaylara ve insanlara bu kadar duyarli ve incelikle bir insan, dogal olarak, karsisindakilerden de ayni üslupta yaklasim beklerdi. Saygisizlik, duyarsizlik ya da kabalik gördügünde; zart-zurt/hart-hurt konusan oldugunda; insanlar deger bilmez, hak tanimaz oldugunda, alingan olurdu, darilirdi, birkaç gün görünmez/görülmez/görülemez olurdu... Insanlarin nasil da bu kadar canavar ve hain ruhlu, nasil da sözüne güvenilmez ve riyakâr oldugu/olabildigi, çok tuhafina giderdi. .. Garibine giderdi... Böyle durumlarda, agzi bir ekmek biçagi yarasi gibi, aci bir gülümsemeye dönüsürdü...Gülümsemesi engin oldugu kadar, hüznü ve küskünlügü de oldukça derin ve karamsar olurdu... 

Bir döneme dek sigara içti... Yeri geldiginde adam gibi, insan gibi iki kadeh rakisini da içti. Bir döneme kadar... 

Sakaya-espriye alçakgönüllülükle katlanir, kendisi de zekâ ve yaraticilik dolu espriler yapardi...  

Gündemi özenle izlerdi...Sorumlulukla yorum yapardi... 

Ülke ve ulus çikarlarini herseyin üstünde tutardi...

Herkes içinde dogdugu özgün ve öznel kültürü sever. Dogaldir, insanidir. Anlasilirdir. Makuldür. O da Adige kültürünü severdi. 

Demokratti. Hosgörülüydü. 

Çocukla çocuk olurdu. Her düzeydeki insanla, saygili biçimde, dogru ve hos bir diyalog kurabilirdi, kurardi.

Hakli oldugu ya da düsündügü/inandigi konuda, ödün vermezdi. Insanîligi, mütevaziligi; hakkini uygun açiklik ve kararlilikta savunmaktan geri koymazdi onu...

Aslâ kibirli degildi ama bu izzetine düskün olmadigi anlamina gelmezdi. Izzetini, kisiligini, onurunu korurdu. Hosnutsuz olacagi bir söz isittiginde ya da canini sokacak bir kötü is gördügünde, aydinlik yüzüne kara bulutlar çöker, memnuniyetsizligi çok belli olurdu.

Yine de sabreder, yutkunur, disini sikar, kendini son âna dek tutmaya çalisirdi.

Neseli oldugunda çok gülerdi. Makara bosalmasi gibi içten ve derinden güler, sonunu kafiyeli kahkahalarla getirirdi.

Yardimseverdi, paylasimciydi... Kusursuz bir aile reisiydi... Ailesine muhtesem sekilde bagliydi...  Sansliydi; Neriman Hanim gibi mükemmel bir esi vardi. Çaliskan, disiplinli, fedakâr ve olaganüstü dürüst bir insan olan esi, köyden sehire, tarladan eve her isi kusursuzca görür, Hüseyin Agabeye, sosyal isler için zaman ve alan yaratirdi. Hüseyin Agabeyi, siyasal, toplumsal, kültürel her çalismasinda desteklerdi... Onlar, mümin ve mümine mükemmel bir çift ve ebeveyndiler... 

Çok hos sohbet bir insandi... Onunla konusmak büyük keyifti, yorgunlugunuz giderdi... Geriliminizi alirdi. 

Yeri gelince çok ustaca ve incelikle nasihat ederdi. Dostlarinin zarar görmesini istemezdi. Birçok yönden örnek alinacak degerli ve özel bir insandi. Hiç haksizlik istemezdi. Vicdanliydi... Nur içinde yat benim Hüseyin Agabeyim! Senin gibi bir dostu, agabeyi bana kazandirdigi için Yaratan’a sükrediyorum. Haksizliklara da ugradi. Sabirliydi. Sabretti. Haksizlik yapanlar, onu üzenler, incitenler  kendileri kaybetti. O, Hüseyin Özyürek olarak hep alni açik ve basi dik yürüdü yollarda... O, serefli bir insan olarak, gerçek bir mümin olarak, 05.12.2021’de Hakk’a yürüdü. Çok sevdigi Sakarli kasabasinda, aile kabristanina gömüldü. Çok sevdigi bir yerde, huzur buldugu yerde topraga uzandi, teslim oldu ebediyete... 

Nur içinde yat benim aziz ve muhterem dostum... Benim sâdik ve vefâli dostum! Huzurla uyu benim iyiniyet ve samimiyet abidesi agabeyim! Ben sana hakkimi bin kere helâl ettim, sen de bana helâl et!

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593