AHMET DERYA VARİLCİ


Karadeniz Arkeolojisi - Pax Romana


Pax Romana (MÖ. 27 – MS. 180), Latince karşılığı olarak "Roma Barışı" anlamına gelir. Bu tanımlama, Roma İmparatorluğu'nun uzun soluklu barış dönemi için kullanılır. Pax Romana, Roma yönetimi ve Roma hukuku altında, aralarında kavga eden rakip liderlerin ve eyaletlerin, bazen sert bir şekilde, barıştırılmasından çıkmıştır.[1]

Roma'da "Pax Romana"yı sağlayan lider Augustus‘tur.

Roma İmparatorluğu Trajan Dönemi’nde (MS. 98-117) en geniş topraklara ulaşmıştır. Bu durum MS. 3. yüzyıla kadar sürdü. 

Pax romana 3. yüzyılda yaşanan iç savaşlar ve garnizonların imparatorluk içindeki güç mücadeleleriyle yıprandı. Sınırlarda yaşanan sorunlar imparatorluğun gücünü zaafa uğrattı. Birçok şehir ilk kez surlar edindi veya mevcut savunmalarını güçlendirdi. Bu surların bir kısmında çıkıntılı kuleler vardı ve yan taraftan fırlatılan yangın kapsüllerine karşı savunmasızdı.[2]

MS. 3. Yüzyıl sonunda Roma Barışı yerini iç karmaşaya bıraktı. Merkezi otoriteyi temsil eden bazı isimler eyaletlere geçerek merkezi yapıyı tanımamaya başladı. 375 yılında Kavimler Göçü'yle başlayan karışıklık, 395 tarihinde Roma’yı Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı.

 Özetle söylersek: 2.200 yıl boyunca varlığını sürdürmüş olan Roma devleti MÖ. 9. yüzyılda İtalya Yarımadası'nda kurulan küçük bir şehir devletiyken, tüm Akdeniz'i çevreleyen bir imparatorluk hâline geldi. Bir monarşiden oligarşiye ve cumhuriyetin bileşimi olan bir demokrasiye ve daha sonra da otokratik bir imparatorluğa dönüşmüştü.

Siyasetten hukuka, mimarlıktan teknolojiye önemli bir medeniyet olarak Karadeniz’e kadar uzanan Roma uygarlığı, tüm dünya tarihine damgasını vurdu. 

 

Roma Uygarlığı

 

Roma uygarlığı,  mimarisi ve sanatıyla kendisinden önceki Hellen geleneği ve kültürünün devamı niteliğinde olmakla birlikte kendine özgü yeniliklerle bu geleneği yeniden biçimlendiren özgün bir karaktere sahipti.

Romalılar, anıtsal, işlevsel, sağlam yapılar içerisinde geniş, etkileyici, süslü iç mekânlar yaratma konusunda mahirdi. Yapılarının cephe düzenlerini nişlerle, sütunlarla, alınlıklarla, girintili-çıkıntılı öğelerle oluşturarak çok süslü bir cephe mimarisi meydana getirmişlerdi. Sütun başlarını Ion ve Korint tarzıyla harmanlayarak kompozit tarzı yaratmışlar, böylece hem işlevsel hem de estetik yönden çekici yapılar inşa etmişlerdi. 

Barınma amaçlı çok katlı yapılar (insula) ve dışarıya kapalı kompleks villalar inşa ettiler. Roma betonu olarak tanımlanan kireçli harç “opus caementicium” ile inşa ettikleri kubbe ve tonozlar ile geniş açıklıkları geçebildiler, yapılarını bu tonozlu alt yapılar üzerine kurdular.[3]

Roma dönemi mimar ve mühendisleri tapınaklar, tiyatrolar, amfitiyatrolar, circuslar, forumlar, bazilikalar, hamamlar, gymnasiumlar, nymphaeumlar, aquadüktler, köprüler, kütüphaneler, macellumlar, granariumlar, zafer takları gibi anıtsal yapılar inşa etmişlerdir. Böylece mevcut yapı tipleriyle birlikte amfitiyatrolar, bazilikalar, zafer takları gibi kendilerine özgü yeni yapı tiplerini de geliştirerek geleneksel mimariyi yeniden biçimlendirmişlerdir.[4]

Daha çok Ege ve Akdeniz bölgesinde gördüğümüz bu antik kalıntıların ne yazık ki Karadeniz’deki örnekleri yok denecek kadar azdır. Ayakta kalan yahut restore edilen ender örnekleri ancak Geç Roma (Bizans) Dönemine ait kilise, manastır ve benzeri yapılardır.

Bölgemizde son yıllarda arkeolojik araştırmaların yoğunluk kazanmasıyla birlikte, benzer kalıntılara ulaşılabilmektedir. 13 Eylül 2021 tarihinde Fatsa’nın Kurtuluş mahallesinde, Nur Sokak’ta gerçekleştirilen yol çalışması sırasında geç Roma dönemine ait mezarlar tespit edilmiş ve alanda Ordu Müzesi tarafından kurtarma kazıları başlatılmıştı.

Fatsa şehir merkezinde bulunan kilise kalıntısı, Polemonion Kazısı adıyla Archaeology dergisinde geniş yer buldu. 

“Karadeniz Liman Kentinde Bizans Manastırı Belirlendi” başlığı ile yayınlanan yazıda, "Aziz Konstantin ve Helena Manastırı”, kilise ve Roma mezarları hakkında bilgi verildi.

Halen devam etmekte olan arkeolojik kazı Ordu Müzesi Müdürlüğü başkanlığında gerçekleştirilmektedir. Bilimsel danışmanlığını, Ordu Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Seçkin Evcim yapmaktadır.

2024 Ağustos’unda ise, Aziz Konstantin ve Helana Manastırı’nda in-situ zemin mozaiğine ulaşıldı. Bu eser, Ordu ilinde açığa çıkarılan ilk in-situ zemin mozaiği olma özelliği taşıyor.

Bununla birlikte bölgemizde Roma egemenlik alanının en önemli unsuru, antik Roma yollarıdır. Orta Karadeniz’de Roma varlığını bu izlerden tespit etmek mümkündür.

 

Antik Roma Yolları (viae)

 

Roma İmparatorluğu'nun büyüyüp gelişmesinde Antik Roma yolları zorunlu bir unsur olmuştur. Bu yollar nedeniyle Romalılar orduları için emniyetle ve hızla büyük alanlar içinde hareket alanı sağlamışlardır. Bu yollar aynı zamanda haberleşme ve iletişim için elzem olmuşlardır. İktisadi bakımdan ise Antik Roma yolları, Roma'ya yiyecek ve emtia ticaretinin gelişmesinde ve çok geniş bir alanda Roma mallarının yayılıp dağıtılabilmesini sağlamıştır. Roma İmparatorluğunun en parlak zamanlarında antik Roma yolları ağı 85.004 km kara yolunu kapsamaktaydı ve 372 bağlantıdan oluşmaktaydı.

“Bütün yollar Roma'ya çıkar" eski sözü bundan daha doğru olamazdı. Roma, Akdeniz'de ticaretin, ticaretin, siyasetin, kültürün ve askeri gücün merkeziydi ve yol ağının büyük başarısı doğrudan şehre ve birçok bölgesine ve eyaletine geri dönüyordu.

Yol ağının gerçekten görkemli bir gösteri olmasına rağmen, Roma yollarının orijinal işlevselliği esas olarak askeri sömürü için tasarlanmıştı. Yerel yollarla başlayarak, Roma önce Latium, Ostia ve çevre bölgelere bağlandı.

MÖ 4. yüzyılın ortalarında, güneyde Samnit topraklarına ve Campania'ya doğru ilerledikçe, lejyona Roma'nın rakiplerine karşı bir avantaj sağlamak için daha uzun yollar geliştirildi.

Via Appia bunların en ünlüsüydü. MÖ 312'de Appius Claudius Caecus tarafından başlatılan yol, Roma'dan güneybatıya doğru Capua'ya, sonra Tarentum'a ve daha sonra Adriyatik'teki Brundusium'a (Brindisi) doğru ilerledi ve sonunda Messina Boğazı'na kadar uzandı.[5]

 

Roma Yollarının İnşası

 

Latince viae adı verilen Antik Roma yollarının yapımı askeri, ticari ve siyasal nedenlerle gerekmiş ve Romalılar bu yollar ağ sistemini yapıp ve sonra bakımını sağlamakta büyük deneyim kazanmışlardır. 

Çoğu büyük Roma tahkimatı ve kamusal yapı gibi, Roma yolları da öncelikle sınırları genişlettikleri için lejyonlar tarafından inşa edildi. Mühendisler Roma ordusunun düzenli üyeleriydi ve yollar, kaleler ve köprü inşa etme konusundaki uzmanlıkları, iki bin yıl boyunca başka hiçbir kültürde bulunmayan paha biçilmez bir varlıktı.

Yol yapımının maliyeti Roma hazinesinin kendisinden ziyade yerel halk ve kabileler tarafından karşılanıyordu. Roma generalleri lejyonlarıyla birlikte ilerlerken, kendi kaynaklarından yol yapımı sağlamaları bekleniyordu. Ancak, belirli bir yargı alanında tam yetkiye sahip olduklarından, bu kaynakların çoğunlukla yerel halktan, para, hammadde ve ek işgücü olarak toplandığı ortaya çıktı.

Yedi yüzyıl süren Roma’nın yükselişi boyunca Roma yol inşaatı ve bakımı yüksek bir standartta devam etti. MS 476'da batının düşüşüyle, yolların durumu imparatorluğun koşullarıyla paralellik gösterdi ve birçok yol Orta Çağ boyunca kullanılmaz, bakımsız ve harap hale geldi.

Roma lejyonlarına sağlanan hız ve erişilebilirliğin dışında, yollar ayrıca dünyanın geri kalanının bilmediği bir ticaret, seyahat ve iletişim fırsatı da sağladı. Herhangi bir önemli uzunluktaki seyahat genellikle zenginlerle sınırlıyken, teorik olarak İspanya'dan bir Yunan eyaletine hiç yoldan çıkmadan seyahat edilebilirdi.

 

Roma Yollarının Yararı ve Zararları

 

Antik Roma yolları bir mahalden diğer mahale asker ve askeri malzeme taşımak için yapılmakla beraber bu yollar ana taşıt olarak atlı araba için yapılmıştı. Roma askeri lejyonları bu yollar sayesinde çabuk ve emniyetli biçimde ülke sınırları içinde en uç noktalara kadar gidebilmekteydiler. Bu yollar imparatorluğun emniyetini ve istikrarını sağlamada en büyük unsurdu. Ancak Roma yolları Orta Çağ’a girmeden imparatorluğun çöküşüne de sebep olmuşlardır. Romalıların düşmanları olan barbar kavimler bu yollardan Roma topraklarına gelip yerleşmiş ve yönetimi ele geçirmişlerdir. 

Roma İmparatorluğu'nun ortadan kalkması ile birlikte bu yolların çoğu bin, iki bin yıl aynı güzergâhtan iletişimi sağlamaya devam etmişlerdir.

 

Sonraki Bölümlerde: 

Roma Yol Teknolojisi: Nasıl İnşa Edildi? Yollarının Adlandırılması, Posta Sistemi.

En Önemli Yol Elemanları: Köprüler ve Mil Taşları

Orta Karadeniz Antik Roma Yolları 

 

 

Kaynaklar:

 

Akurgal, E. 2017, Anadolu Uygarlıkları, Phoenix Yay. 2. Baskı, Ank.

Goldsworthy, Adrian. 2017, Pax Romana: War, Peace and Conquest in the Roman World, Yale University Press, New Haven, Connecticut

UNRV Roma Tarihi

Varilci, AD. 2021. İnsulalar yahut Çok Katlı Yapılar, 10.11.2021; Ünye Kent


 

[1] Goldsworthy, 2017; s. 11

[2] Goldsworthy, 2017; s. 347

[3] Varilci, 2021 

[4] Akurgal, 2017; s. 214-215

[5] UNRV Roma Tarihi

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593