MİSAFİR KALEM


Keşfedemeyenler

Elif Miray Küçük


Okuduğumuz, duyduğumuz çoğu hikayede etkilendiğimiz bir karakterin yerine kendimizi koyduğumuz olmuştur. Hatta bazen bizi o kadar etkilemiştir ki bu hikaye, günlerce o olay örgüsünün içinde o hikayeyle yaşamışızdır. Olaylara onun gözünden bakmak olağan hale gelmiştir. Hikaye artık bir parçamız olmuştur. 

     Peki ya kendi hikayemiz? Biz onun kahramanı olmayı başarabilir miyiz? Gerçek manada sonu güzel biten bir hikaye yazmak mümkün mü? 

    Herkes kendi hikayesinin bir parçasıdır fakat herkes hikayesinin kahramanı olamaz. Kahraman olabilmek için farklı olmak, iz bırakmak gerekir. Neyi neden yaptığını sorgulamayı başarmak gerekir. Yöneldiği alanın kişinin kendi yeteneklerine uygun ve onu mutluluğa götürebilecek bir alan olmasını sağlayabilmek gereklidir. Bu saydıklarım başarılı olabilmenin önemli koşullarındandır çünkü başarılı olmak için bir amaç ve bu amaç uğruna feda edebileceği parçaları olan bir insan modeli lazımdır. Gerçekten doğru yolda olduğuna inanan bir insan yol ayrımlarında kararsızlık yaşamaz ve dışarıda gelen tepkileri benliğinin duvarları içine almaz. 

     Doğru yolu bulabilmek veya doğru yolda olduğunu fark edebilmek sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Kişinin kendi iç dünyasında özgür ruhlu bir gezgin gibi keşiflere çıkması gereklidir. Sahip olunan meslekler, okunan okullar bu keşfi kolaylaştırabileceği gibi zorlaştırabilir de. Bu nedenden ötürü özellikle benim yaş grubumdaki liseli gençlerin kendilerini fark etmelerine olanak sağlanması gereklidir. Ne yazık ki içinde bulunmuş olduğumuz sistem buna pek elverişli değil. O sıralara oturduğumuz günden beri hep bir yarış içerisindeyiz. Özellikle artan yaşımızla birlikte bu yarışın seviyesi de arttı. Yapılan sınav sonucu” başarılı” olarak nitelendirilen öğrenciler hep aynı bölümleri tercih etti ve böyle giderse etmeye de devam edilecek. Baş kriter olarak kendi seçimleri ve yeteneklerini göz önünde bulundurarak seçim yapan gençler dışında başarıyı gerçek manada yakalayamamış bir sürü üniversiteli birey ortaya çıkıyor. Belki de asla fark edemedikleri yetenekleriyle yaşamaya devam ediyorlar. Gerçek manada başarılı olamadıklarını fark etmeleri de fark etmemeleri de büyük sıkıntılar oluşturuyor çünkü birey, gerçek başarıya ulaşamadığını fark ettiği o an mutsuzluk ve karamsarlık da peşini bırakmıyor. Uykudan uyanma hissine bağlı olarak yaşanmış yıllar da sorgulanabiliyor. Bazı zamanlar geri dönüş olsa da bazı vakitler her şey için geç olabiliyor. Geriye kalan ise koşuşturma ve yarış içerisinde geçen bir ömür ve mutlak başarıya ulaşamama hali. 

     O kadar sonuç odaklı bir sistem içerisindeyiz ki sonuca giden yolda yaşanılanlar önemsiz görülüyor. Sistemin yetiştirmiş olduğu biz gençler de bundan nasibimizi almış oluyoruz. Oysaki önemli olan sonuçtan ziyade sonuca ulaşana kadar yaşanılan süreçtir. Bu fark etmemizi sağlayamıyorlar.

     Belki bir enstrümanda bulacağız kendimizi ya da açık denizlerde belki de deney tüplerinin arasında... Nerede bulursak bulalım umarım gizlendiği yerde mutluluğu da saklıyor olur benliğimiz. İyi keşifler dilerim.   

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593