Psikolog Adnan Göktuğ Adalı


Mutluluk Arayışında Kaybolmak


Mutluluk… Hepimizin peşinden koştuğu, hayatın anlamını çoğu zaman ona yüklediğimiz bir kavram. Ama hiç düşündünüz mü, belki de mutluluğu ararken aslında onu elimizle itiyoruz? Sosyal medyada gördüğümüz kusursuz hayatlar, çevremizdeki başarı hikâyeleri, reklamlardaki “mükemmel mutluluk” vaatleri… Hepsi bize bir mesaj verir: “Mutlu olmalısın, eksiksiz ve sürekli.” Ve biz, farkında olmadan bu mesajı yaşamlarımızın merkezine koyarız.

Oysa insan olmak; inişleri, çıkışları, kırılganlıkları, hüzünleri ve kaygıları da yaşamaktır. Her zaman gülümsemek zorunda değiliz. Mutluluk sadece keyifli anlarda değil, zorluklarla baş ederken gösterdiğimiz direncin içinde de gizlidir. Fakat biz çoğu zaman sadece görünür mutluluğu, yani dışarıya yansıyan başarıları ve sevinçleri ölçüt alırız. Böylece kendi gerçek duygularımızla bağımızı kaybeder, kendimizi eksik ve yetersiz hissederiz.

Mutluluk bir varış noktası değildir; yolculuğun küçük, ama değerli anlarında saklıdır. Sabah kahvesinin kokusunda, uzun süredir görmediğimiz bir dostun mesajında, ertelediğimiz bir kitabın sayfalarında… İşte mutluluk, bu küçük anların farkına vardığımızda ortaya çıkar. Fakat “daha büyük, daha iyi, daha fazlası” arayışı, çoğu zaman bu anları gözden kaçırmamıza neden olur.

Kaybolmamızın en büyük sebebi, mutluluğu uzaklarda, büyük başarıların veya mükemmel şartların sonunda aramamızdır. Oysa gerçek mutluluk, anda kalabilmekte, sahip olduklarımızı fark etmekte ve kendimize şefkat gösterebilmekte gizlidir. Çünkü hayat her zaman planladığımız gibi gitmez; aksilikler, hayal kırıklıkları ve beklenmedik değişiklikler hayatın parçasıdır. Bu değişiklikler, yaşamın değerini düşüren değil, aslında ona derinlik katan unsurlardır.

Mutluluk, bulunacak bir şey değil, hatırlanacak bir duygudur. Çocukken yaşadığımız basit sevinçleri hatırlayın: yağmurda ıslanmak, dalga sesiyle koşmak, bir çocuğun kahkahasına eşlik etmek… İşte o anlar, hayatın bize sunduğu ve çoğu zaman gözden kaçırdığımız gerçek mutluluk örnekleridir. Yetişkinlikte ise, bu küçük anları fark etmek için bilinçli olarak yavaşlamamız ve kendimize izin vermemiz gerekir.

Belki de en güzeli, mutluluğun her zaman “kusursuz” hissetmek olmadığını kabul etmektir. Mutluluk, eksikliklerle, zorluklarla ve hatalarla birlikte yaşanır. Hayatın kendisi kusurludur, ama tam da bu yüzden gerçek ve anlamlıdır. Kendimize biraz zaman tanıdığımızda, anın tadını çıkardığımızda ve beklentilerimizi bir kenara bıraktığımızda, mutluluğu bulmak için başka bir yere gitmemize gerek kalmaz.

Sevgiyle ve farkındalıkla yaşanan anlar, aslında hayatın sunduğu en büyük armağanlardır. Ve belki de asıl mesele, mutluluğu ararken kaybolmak değil, yolculuk sırasında kendimizi bulabilmektir.

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593