YAHYA CUMHUR TAPÇI


NE GÜNLERE KALDIK YA RABBİ…


Kis… Kar her tarafi kaplamis, göz gözü görmüyor. Yollar kapanmis, araçlar yolda kalmis… Karsi köyden bir imam, insanlara yardim etmek, bir sicak çayla da olsa onlari rahatlatmak için evinde sobasinda kaynattigi çayini termosuna koyup atistirmalari da yanina alip karlari yara yara, bin bir zahmetle araçlarin yanina gelmis. Çayini hazir bardaga koyup araçtakilere uzatip kapiyi açmalarini ve ikrami kabul etmeleri için jest ve mimiklerini de kullanarak sesini duyurmaya çalismis ama hiçbir aracin kapisini açtirip ikramini kimseye kabul ettirememis. Nedense bir kamyon soförü kapisini açip telefonunu da kayda almaya baslamis. Yardimsever kisi, kendisinin karsi köyün imami oldugunu, çay ve bisküvi ikram etmek istedigini, bunu ücret karsiligi degil sadece Allah rizasi için yaptigini açiklamak zorunda kaldigi gerekçesini açiklayinca anliyoruz. Insanlar bu kisinin firsatçi oldugunu düsündükleri için kapilarini açmamis ve ikrami kabul etmemisler. Belki de bu videoyu çeken kamyoncu da ayni düsüncedeydi ve bunu ifsa etmek için kayda geçmisti kim bilir...

Yolda, yolculukta el açip, nazik ve naif ifadelerle insanlara yaklasip yardim dileyen dilencilerle sik sik karsilasiyoruz. Bu dilenciler her türlü duygusal ögeleri kullanmaktan çekinmiyor ve insanlari vicdani bir sorumluluk altinda birakip sikintiya sokuyorlar. Her köse basinda, toplu tasim araçlarinin, kalabaliklarin ve özellikle camilerin kapilarinda bu tür insanlari görmek mümkün. Insan, dilenciler/dilenenlere yardim etmek istemiyor. Bu yüzden gerçek ihtiyaç sahiplerine yardimda bulunulmamasi gibi bir sonuçla karsilasip sosyal dayanisma kültürünü zarara ugramis oluyoruz. Bu millet yardimseverdir. Ekmegini, yemegini, evini, ocagini magdur ve ihtiyaç sahipleriyle paylasma kültürüne sahiptir. Yolda kalan, sokaga terk edilmez, misafir edilip evlerimizde agirlanirdi. Simdi hangimizin evinde birakalim yabanciyi, yakinlarimizdan yatili misafirimiz oluyor… Komsumuzun, akrabamizin sikintisindan habersiz ya da ilgisiz bir hayat içinde degil miyiz?

Sokakta tartisan, kavga edenlerin arasina girip kavgaya sona erdirilir ve is tatliya baglardi bir zamanlar. Simdi araya girenler canlarindan, mallarindan, özgürlüklerinden oluyor artik. Hal böyle olunca kim gördügü bir kavgayi ayirmaya, isi tatliya baglama çabasina girebilir ki… Aracinizla, birakin gece yarisini, gündüz bile yolda kalmis ve size el kaldirip yardim isteyen birilerine yardim etmek konusunda rahatiz… Çeteler yollara düsmüs, aile zannedip yolda kalmisa yardim etmek isterken, paranizdan, malinizdan hatta caninizdan bile olma tehlikesiyle karsilasanlarin sayisi da az degildir sanirim.

Daha düne kadar köylerimizde köpekler, köy ve sehirlerimizdeki ahsap evlerimizde kediler krallar gibi hayat sürüyorlardi. Hem kendi aralarinda hem de insanlarla aralarinda çok güzel bir iletisim vardi. Simdi kedilerimizin ve köpeklerin bogazina bir esaret zinciri takip evlerimize, yatagimiza kadar soktuk. Sözde onlari çok seviyoruz. Sokakta kalanlar? Onlar sokakta üsüyorlarmis, aç kaliyorlarmis. Bu yüzden sehir sokaklarinda onlara yemekler vererek sehrin sokaklarinda köpek eskiyalarini korur olduk. Bu sokak çeteleri özellikle çocuklar ve bayanlarin korkulu rüyasi olamaya devam ediyor. Isin kötüsü bu çetelere karsi tepki göstermeniz de zor. Çünkü onlari çok sevdigini söyleyen insanlarin gürültüleri çok oluyor. Bu milletin hayvanlarla da bir sikintisi yoktu ama onlari basimiza kral yapmaya devam ettigimiz sürece bu sikintilar daha çok devam edecege benziyor…

Çocuklarimizi, ögrencilerimizi, komsu çocuklarimizi sevemez olduk. Isaret dilini, jest ve mimiklerimizle onlari uyaramaz, iletisim kuramaz olduk. Toplum içinde veya bireysel olarak birbirimizin yanlisini, hatasini düzeltemez olduk. Sözde özgür yetistirme adi altinda çocuklarimizin yanlis davranislarinda onlari uyarmadik. Onlari bilgilendirme ve gerektiginde cezalandirma yoluna gitmedik, gitmiyoruz. Gerçek sevgiyi ve aski anlatamadik. Askindan sevdigine kul köle olmaya razi olanlarin eli kanli birer cani olmalari karsisinda kendimizi sorgulamali degil miyiz? Simdi bu çocuklarin ve gençlerin sorumsuz tavirlarindan sikâyetçi olmak ve onlari suçlamak ne kadar dogru ve hakli bir tavir?  Daha neler neler…

Yardimlasma kültürümüzü elbirligi ile nasil sekteye ugrattigimizin ve büyük bir sosyolojik sorunla karsi karsiya oldugumuzun farkinda miyiz? Bu sorunun çözümü için neler yapmamiz gerektigini konusup tartismaliyiz. Sorunun çözüm yolu siyasetse siyasetçilerin ne yaptiklari ve nelerle ilgilendikleri de tartisma konusu olmali… Yönetenler ve yönetime talipli olanlar ülkemizin bu sosyolojik yapisini da göz önünde bulundurmali ve bir çözüm yolu bulmali.  Yoksa bu gidisle daha çok, “ Ne günlere kaldik ya Rabbi!” der dururuz… 12.02.2022

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593