Dünya nüfusu artmış görülmekle birlikte, nüfus artışının yavaşlaması bazı ülkeler için kaygı nedeni oluyor. Bu durum Avrupa ülkeleri için Asya ülkelerine kıyasla daha sorunlu görülüyor.
Ülkemiz için nüfus artışının yavaşlaması bazıları için ciddi sorun olarak görülmese de, meselenin doğru tarafı bilimsel verilerle ortaya konabilir, varsayımlarla değil!
Devletler için genç ve dinamik nüfusa sahip olmak hep önemli görülmüştür. Bunun için, gelişmiş ülkeler nüfuslarını artırmak için son senelerde teşvik edici politikalarını daha cazip hale getirmek için çabalıyorlar. Çünkü genç nüfusa sahip olmak savunmada caydırıcılıktan ekonomik atılımlara kadar genç nüfusun gerekliliğini ortaya koyuyor.
Genç nüfusun artmasını teşvik etmek için ülkeler ciddi teşvikler veriyorlar. Örneğin Almanya’da aileler ilk çocuk için şu anda 250 Euro Devlet yardımı alırken, bu yardım ilk çocuk için ayda 636, diğer her çocuk için ise 530 Euro’ya yükseltilecek. Macaristan, Danimarka, Singapur, Güney Kore, Japonya başta olmak üzere birçok ülke doğurganlığı teşvik etmek için değişik politikalar uyguluyorlar.
Nüfusu fazla görülen Rusya’da bile Putin Nüfus artışını teşvik ediyor. Çünkü Rusya’da 1990’dan bu yana doğum oranı düşüşe geçmiştir. Bu bakımdan Putin, Rus nüfusunu artırmanın gelecek yıllarda öncelikli hedefleri olacağını söyleyerek, Rus ailelere yedi sekiz çocuk sahibi olmaları yönünde çağrıda bulundu.
Basındaki haberlere göre, Çin ile Hindistan arasındaki nüfus yarışı, genç ve dinamik bir toplumun, ekonomik refaha kapı araladığının işareti olarak görülmektedir görüşü ifade edildi.
Yine bir araştırma da şu ifadelere yer verilmiştir: Uluslararası alanda güçlü olmanın yolu genç nüfustan geçmektedir. Uluslararası ilişkilerde söz sahibi olmanın yolu olarak görülen nüfus fazlalığı, aynı zamanda topluma psikolojik bir üstünlük duygusu da yaşatmaktadır.
Nüfus artışının ekonomik büyümeye, sermaye birikiminin artmasına önemli katkısı var.
Nüfusun eğitimi, istihdamı genç ve bağımlı olmayan nüfusun artırılması aile müessesinin ayakta kalabilmesi için çalışmaların yapılması zarurettir.
Gelecekte söz sahibi devletler, bunları önemseyenler olacaktır.
Tarihten bu güne genç nüfus devletler için hep önemli olmuştur. Eski tarihler dede devletler genç nüfusun artmasına önem vermişlerdir. Eski Yunanda belirli yaşa gelen gençlere evlenme zorunluğu getirilmiş ve çocuğa sahip babalara ayrıcalıklar tanınmıştır. Roma’da Sezar tarafından nüfusu artırmak amacıyla bekârlar ve kısırlar aleyhine kanun çıkarılmıştır. Katolik Hristiyanlar, İncil’de çoğalmak ve arzı doldurmak ile ilgili metinlerden hareketle genç yaşta evlenip çocuk sahibi olmayı teşvik etmişlerdir.
İslam dinin dede, evleniniz, çoğalınız, kıyamet gününde sizin çokluğunuzla övüneceğim hadisi şerifi ile ‘’içinizden evli olmayanları, köle ve cariyelerinizden de evliliğe müsait olanları evlendirin. Eğer onlar fakir iseler Allah onları lütfuyla zengin eder (Nur 32) gibi ayeti kerimeler evliliği ve çoğalmayı teşvik etmektedir.
Türkiye’de doğum oranları düşmüştür. TUİK verilerine göre 1960 yılında binde 28,5 olan yıllık nüfus artış hızı, 2021 yılında binde 12,7’ye düşmüştür. Ülkemizde nüfus gittikçe yaşlanmakta, bakıma bağımlı nüfus giderek çoğalmakta, doğum oranları düşmekte, evlenme oranları azalmakta ve boşanma oranları sürekli artmaktadır. Bu konuda çalışan annelere yönelik çeşitli iyileştirmeler yapılsa da yeterli olmamaktadır… 2006 yılında nüfusun yüzde 6’sı 65 yaş üzerinde iken bu şekilde devam ederse 2050 yılında bu oran yüzde 18’ze çakacağı öngörülmektedir. Son senelerde Türk aile birliğini sarsacak yayınların yapıldığı görülmektedir. Çocuksuz aile gibi, ailesiz toplum oluşturma gibi, evlilik dışı yaşamın teşvik edilmesi gibi yayınlar ülkemiz için tehlike arz etmektedir. Aile müessesesi bu tür olumsuz haberlerin yaygınlaştırılması karşısında tehdit altındadır. Zira bu durum evlenmeyen bireylerin sayısını artırarak nüfusun azalmasına yol açmaktadır.
