AV. KORAY MARAL / GURBET ten...


Osmanlı Suud Savaşı

Avukat


Osmanlı Padişahı 2. Mahmut kutsal şehirleri tekrar ele geçirmek ve Suriye'yi tehdit eden Vahabbi tehlikesini ortadan kaldırmak için Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya başvurmak zorunda kaldı. Kavalalı Mehmed Ali Paşa, 1811’de oğlu Tosun Paşa komutasındaki muntazam piyade ordusunu Süveyş üzerinden Hicaz'a sevketti. Tosun Paşa ilk önce Medine'yi geri aldı. Tosun Paşa' Medine'nin anahtarını Mısır'a babasına gönderdi. Kavalalı Mehmed Ali Paşa da bu anahtarı, Anahtar Ağası Latif Ağa ile İstanbul'a gönderdi. Medine'nin kurtarılması haberi İstanbul'a ulaşınca ertesi Cuma günü anahtarın karşılanması için büyük bir alay tertip edildi. 30 Ocak 1813'te Latif Ağa top sesleri arasında İstanbul'a girdi. Şeyhülislam, Sadaret kaymakamı, Kaptan-ı Derya, Kazaskerler ve devlet büyükleri Eyüp Sultan'a gidip anahtarı karşıladılar. Anahtarı Haram Ağası aldı ve saraya getirerek Sultan II. Mahmud'a teslim etti. Medine-i Münevvere anahtarını İstanbul'a getiren Latif Ağa ile maiyetine hilatlar giydirilip kese kese altınlar verildiği gibi Latif Ağa'ya da Beylerbeylik rütbesi verildi.

Tosun Paşa'nın Mekke, Cidde ve Taif'i de geri aldığının haberi gelmesi üzerine Sultan II. Mahmud bir hafta top şenliğinin yapılmasını buyurdu. Mehmed Ali Paşa'nın bir diğer oğlu İsmail Bey İstanbul'a gelerek Mekke'nin anahtarlarını bizzat Sultan II. Mahmud'a takdim etti. Tekrar Osmanlı Devleti'nin denetimi altına giren hac yollarının tamiri için bir bina emini tayin etti. Ardından da Kahvecibaşı Ağa ile Kavalalı Mehmed Ali paşa ve oğlu Tosun Paşa'ya kılıç, kaftan, mücevherli hançer, hilatler ve tuğlar gönderdi. Aynı yıl Mehmed Ali Paşa da bir kısım kuvvetlerle Hicaz’a gelerek bazı düzenlemeler yaptı. Babası Suûd b. Abdülazîz’in ölümü üzerine 1814’te Suûdîler’in başına geçen Abdullah bin Suud, Tosun Paşa’nın Necid harekâtı sırasında onunla mütareke yaptı; ancak barış görüşmeleri bir netice vermedi.

Mekke ve Medine ile Hicaz'ın tamamı geri alınmıştı ancak Suudilerin merkezi henüz ele geçirilememişti. 1816’da ölen Tosun Paşa’nın yerine Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın diğer oğlu İbrahim Paşa’nın bölgeye gelmesiyle mücadele şiddetlendi. Abdullah bin Suud, 2 Mayıs 1817’de İbrâhim Paşa kuvvetlerine mağlûp oldu ve merkezi olan Diriye’ye çekildi. İbrâhim Paşa beş aylık bir kuşatmadan sonra 6 Eylül 1818'de Diriye'yi ele geçirerek iç kaledeki bir kasra sığınmış bulunan Abdullah bin Suud’u dört oğlu ve bazı yakınları ile birlikte yakaladı.Sonuç

Suud ailesinden pek çoğu kuşatmadan önce kaçtı. Kalanlar Mısır'da ve İstanbul'da hapishanelere gönderildi. Önce Medine’ye sonra da Mısır’a götürülen Abdullah bin Suud ise, kâtibi ve hazinedarı ile birlikte deniz yoluyla İstanbul’a gönderildi. 14 Aralık 1818’de, Haliç’te Defterdar İskelesi’ne çıkarıldıktan sonra zincirlere vurulmuş bir şekilde halka teşhir edilerek Bâbıâli’ye getirilerek Sadrazam'ın huzuruna çıkarıldı. Sadrazam, Abdullah bin Suud ve adamlarını Mısır’dan getiren Kapı Kethüdasına, Tatar Ağasına, geminin kaptanına ve diğer görevlilere samur kürkler hediye etti ve her birine ömür boyu gelir bağladı. Abdullah bin Suud ve adamları, Bostancıbaşı’nın hapishanesine gönderilip Mekke ve Medine'den gasp ettiği malların tespiti için üç gün kadar burada sorguya çekildi. Sorgular sırasında Mekke ile Medine’den ve Hüseyin’in Kerbela'daki türbesinden çaldıkları bazı mallar hakkında Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa tarafından hapsedilen öteki adamlarının bilgi sahibi oldukları öğrenildi. Bu konuda Kavalalı Mehmed Ali Paşa'ya gereken yazılar yazıldı. 17 Aralık 1818 günü Sultan II. Mahmud o gün yapılan cirit ve mızrak oyunlarını seyretmek için Beyazıt'taki eski saraya gitmişti. Andullah bin Suud'u adamlarıyla beraber eski saraya götürüp padişahın huzuruna çıkardılar. Sultan II. Mahmud mahkûmları bir müddet seyrettikten sonra idamlarını emretti. Abdullah bin Suud, Sultan II. Mahmud'un huzurunda Bostancıbaşı Halil Ağa'nın kılıcıyla padişahın gözleri önünde kellesi kesilerek idam edildi. Bu zafer, hac yollarının güvenliğini tekrar sağlamış olduğundan Kavalalı ailesine büyük prestij kazandırdı. Nitekim 1821 yılında başlayan Yunan İsyanında Sultan II. Mahmud tekrar Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın yardımına başvurdu. Osmanlı yıkılana kadar o bölgede Suudlara ve talanlarına müsade edilmeyerek HAC yolları güvenlik altında tutuldu. 

Gurbetten hasretle…

bknz. Halil İnalcık Araplar ve Türkler 

Av. Koray MARAL 

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593