Bizi bolluk ve bereket ayı Ramazan’a ulaştıran Rabbimize hamd olsun. Rabbim Ramazan’ı bizler için hidayet vesilesi eylesin. Tüm İslam âlemi adına dirilişin ilk adımı olsun ve dünyayı aydınlatacak İslam nurunun ilk hamlesi olsun inşallah.
Bugün Ramazan’ın manevi ruhaniyetini anlamaya çok ihtiyacımız var. Ramazanın zahir manalarından ziyade, batın manalarını anlamaya çok ihtiyacımız var.
Belki de son yıllarda yaptığımız yanlışlar gibi Ramazanı, modern çağın kıymet bilinmez üslubuyla açıklamaya çalıştığımızdan tat alamıyoruz. Eski Ramazanlar diyip ah çekmemiz bu yüzdendir beklide.
Sahi, Ramazan nedir? Ya da Ramazan ne değildir?
Birincisi, Ramazan oruç ayıdır. Oruç güzel bir ibadettir. Lakin oruç sadece aç kalmak değildir. Oruç, kalple ve diğer azalarla tutulur. Oruç, insanı insanlaştırır, kalbi güzelleştirir, ruhu dinlendirir. Oruç sinirlenmek ve agresifleşmek için bir bahane değildir. Aksine sinirlenen kişi için yumuşamaya ve ulaşmaya bir vesiledir.
İkincisi, Ramazan malın ve zamanın bereketlenmesi ayıdır. Sevgili Peygamberimizin esen rüzgârlardan cömert olduğu aydır. O’nu örnek almamız gereken ve infak etmemiz gereken bir aydır. Kesinlikle israf ayı değildir. Ramazanda kazanç boldur. Kur’an okunur ve sevabı boldur. Namaz kılınır, sadaka verilir, iyilik yapılır sevabı boldur. Lakin hem dünya adına hem de Ahiret adına yapılması gereken işlerde israf edilmez. Zaman güzel kullanılır. Yeme içmede ölçü olunur. Yapılan iş her neyse Allah rızası için yapılır.
Üçüncüsü, Ramazan herkesin kendi nefsini sorguya çekmesi gereken bir aydır. Kimse başkasını sorgulayamaz. Kendi nefsine sormadığı soruyu, başkasının nefsine soramaz. Neden oruç tutmuyorsun? Gibi sorular doğru bir yaklaşım değildir. Herkesin kendi hesabı vardır. Kişi önce kendi nefsini sorgulaması gerekir. Müslümanın görevi, sorgulamak değil, örnek olmaktır. İman, itikat, ibadet kulu ile Rabbi arasındadır.
Dördüncüsü, Ramazan, tahammül ayıdır. Diyebileceği halde dememek, yiyebileceği halde yememek kadar önemlidir. Boğazımızı tuttuğumuz gibi çenemizi de tutmamız gerekir. Ne olursa olsun, edebi, adabı, ahlakı, üslubu bozmamak gerekir. Tahammül etmek, altta kalmak veya yenilmek değil, alacağımız sevabı katlamak demektir.
Beşincisi, Ramazan, gösteriş ve şatafattan uzak yaşamak, mütevazı olmaktır. İftar sofralarını, gösteriş olsun diye paylaşmak değildir. İbadetler, yalnız Allah’a yapılır. Müslümanın bunu kimseye duyurma derdi olmaz. Oruç tutulur, iftar yapılır ve şükredilir. Bunun dışında yapılacak her gösterir riya olur.
Sosyal medya beğenisinden çok daha fazla Rabbimizin beğenisine ihtiyacımız var değil mi?
