MUSTAFA ÇAKMAKÇI


Saadet Partisi’nin 2016’dan Başlayan Erdoğan Düşmanlığı...

Sözün Tamamı


2016... FETÖ darbe kalkışması ve sonrasında Temel Karamollaoğlu’nun Saadet Partisinin başına geçtiği yıl... 

Erdoğan’a eleştiri sınırlarını aşan ve hasmane tutuma dönüşen bir düşmanlık sürecinin planlandığı ve başlatıldığı yıl... 

Ekonominin gayet iyi olduğu ve gerek yapısal ve gerekse teknolojik pek çok alt yapı yatırımlarının meyvesini verdiği bir sürecin sonunda, 2018’de yapılacak başkanlık seçiminde Erdoğan’ı engellemek üzere, ilk ekonomik ve siyasi dış saldırıların ve kirli ittifakların planlanmaya başlandığı yıl... 

BU GÜN…

Bu günün Saadet Partilileri; bu milletin baş örtüsüne, sakalına, namazına, ezanına, yaşam tarzına ve gelenek göreneklerine dil uzatan, aşağılayan, çocuklarının üniversitelerde okumasına, askeri okullara girmesine karşı çıkan, dünün azılı solcularını koluna takmış, çarşı pazar aynı milletin karşısına çıkarıp, oy verin diye taktim ediyor…

Rahmetli Erbakan hoca için, “ölünceye kadar ceza evine kapatılsın” diye imza toplayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Temel Karamollaoğlu tarafından, Erbakan Hocanın emaneti parti binasının önünde Cumhurbaşkanı adayı olarak taktim ediliyor ve binanın avlusunu nispet olsun diye binlerce Kılıçdaroğlu taraftarına işgal ettirip İzmir marşını söylettikten sonra, şimdi de Saadet Partisi genel merkez binasına dev gibi Kemal Kılıçdaroğlu resmi asılıyor…

Sonra da, kendisinden çocuğuna, torununa, bütün bu acıları yaşayan insanların karşısına çıkıp “bu adamlara oy vereceksin” diyorlar!...

Hadi bu milleti kenara koyalım, en çok şaşırtan da, Milli Görüşçüyüz diyerek, bu acıları iliğine kadar yaşamış olan Milli Görüşçülerin karşısına geçip “bu adamlara oy vereceksin” demeleri…

Oysa Selamet Partisi ile şekillenmiş ve beslenmiş olan Milli Görüş Davasının, ta o günlerden gelen Milli Görüşçüleri, Saadet Partisinden çoktan kopmuşlardı. Var olanlar  ise, Selamet ve Refah Partisi meşakkatini yaşamamış, Fazilet Partisinden kalan gençlerdi…

Geçen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde biraz daha koptular... Şimdi bütün bu olanlardan sonra  etraflarında Milli Görüşçü hiç kalmadı diyebiliriz...

Bunu Saadet Partili olmakla Milli Görüşçü olmak arasında dağlar kadar fark olacağını bilerek söylüyorum!.. Tıpkı müslüman olmakla imanlı olmak arasında çok büyük fark olduğu gibi…

En son “Milli Görüşçü Dostlar Grubu” olarak ortaya çıkan ve Milli Görüşün kurucu ve savunucularından oluşan Milli Görüş Davası ruhunu taşıyan bir yapı, Saadet Partisinin Milli Görüşü Temsil etmediğini açıkça ilan etti…

Yine Milli Görüşün kurucusu Necmettin Erbakan’ın oğlu ve Yeniden Refah Partisinin kurucusu Fatih Erbakan da, Saadet Partisinin Milli Görüşü temsil edemeyeceğini ilan etmişti…

Ayrıca “hiç bir Milli Görüşçü, milli olmayan ve emperyalist güdümünde bir yapı içinde olamaz” diyerek taraflarını da açıkça belirttiler!..

Necmeddin Erbakan’ın vefatından önceki “Tayyip benim evladımdır. Hiç bir zaman Türkiye’ye bilerek kötülük yapmaz” sözleri de ortada…

ERBAKAN HOCA DA ECEVİT İLE KOALİSYON YAPMIŞTI...

Evet de, o seçim bittikten sonra hükümet kurmak için yapılan ve milletin dışında gelişen bir durumdu. 

Ayrıca hükümetin ipi her zaman Erbakan hocanın elinde idi.

Ayrıca o zaman Erbakan, Milli Görüşe alan açmıştı.

Şimdi ise durum çok farklı. Şimdi Milli Görüşe düşman bir zihniyete alan açılıyor... Başkanlık Sisteminde Kemal Kılıçdaroğlu kazandığında, Saadet Partisinin Üç beş millet vekili ile meclise girebilmiş olmasının dışında hiç bir kazancı ve istediklerini yaptırabilmek ve ya bazı şeyleri korumak için hiç bir kozu olmayacak.

Ayrıca daha ağır olanı, kol kola gezerek milletin karşısına geçip, Kemal Kılıçdaroğlu’na ve o nun adamlarına referans olması ve oy istemesi…

PEKİ BU SAADET PARTİSİ KİM?..

Cevabı, Milli Görüşçü ve hala Saadet partili ancak artık Saadet Partisinden soğumuş bir ağabeyimden dinleyelim:

“O adamları koluna takan bu günün Saadet Partili kuşağı, ne kendileri ne de çocukları bu acıları yaşamayan, çoğunlukla en erken Fazilet Partisi zamanında aramıza girmiş gençler olduğunu göreceksin.

Saadet partili de olsa, hiç bir gerçek milli görüşçülere bunu yaptıramazsın... Mesela ben bir Saadet partili olarak asla bu adamları koluma takarak seçmen karşısına çıkaramam. 

Eskiden “dava” hassasiyeti, “iman” hassasiyetinde idi. Dava bir nevi ibadetti... Dava peşinde mücadele etmek, namaz gibi ibadet minvalinde idi. Davayı ibadet minvaline sokan ise; kendimizin, akrabalarımızın ve ya çevremizin inançları ve kültürleri ile yaşam tarzlarında yaşatılan acılardı. Yaşam tarzımızın başka yaşamlar içinde özgürce hayat bulması  mücadelesinin yaşattığı ağır yükler idi…

Peki bu Saadet Partili arkadaşlarımız neden durumun farkında değil?

Çünkü Temel Karamollaoğlu başa geçtikten sonra, önce yönetim kademesinin ışığını söndürdü. Karanlık bir yönetim oluşturdu. Bu karanlığın içinde de Saadet Partisi treninin “rayını” değiştirdi...

Etraf karanlık. Işıklar kapalı. İçindekiler trenin nereye gittiğini göremiyor şu an. Dünyanın dönüş yönü ile aynı yöne, aynı hızda gidiyor. Yani yolculuk hep karanlıkta... Kompartmandan kompartmana elinde bir fener, geçip duran sadece Temel Karamollaoğlu. Ne yazık ki partililer de, o feneri Karamollaoğlu’nun kerameti olarak görüyorlar. 

Kimin yanında durursa, o nun önü aydınlandığı ve kimin yüzüne feneri tutarsa, o nun gözü kamaştığı için, üç beş kişi de bununla tatmin oluyor...”

PEKİ YA ERDOĞAN DÜŞMANLIĞI?..

Peki bu Saadet Partililerde Tayyip Erdoğan düşmanlığı nerden peydah oldu. Bu adam Saadet Partililerin istedikleri doğrultusunda hareket etmiyor muydu bu zamana kadar?

Önceleri Erdoğan’ı itelemeyi Erbakan hocanın bir taktiği şeklinde yorumluyorduk. Ama Temel Karamollaoğlu ile birlikte tamamıyla bir Erdoğan düşmanlığına döndü... Sanırım bunun nedenini Temel Karamollaoğlu’nun “karanlığında” aramak gerekir.

Erbakan hocanın “Tayyip benim evladım. Asla bilerek Türkiye’ye kötülük yapmaz” sözünü görmeyen bir körlüğe düştüler…

Bunu anlamak zor! Sanki narkoz almışlar! Sanki Saadet Partilileri uyutup içinde Tayyip düşmanlığı olan bir serum enjekte etmişler damarlarına…

Milli Görüş Davasının isteyip de yapamadığı pek çok hususun gerçekleştirildiğini ve şu an da hala gerçekleştirilme yolundan sapılmadığını görememek ancak bununla açıklanabilir!..

Ha bir tek arzuları kalmıştı, millet vekili olmak. Sanırım Erdoğan da onlara yüz vermedi... Belki de mantıkla açıklanamaz düşmanlığın sebebi, bu kadar basit bir şeydir!..

Mustafa ÇAKMAKCI

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593