Ünye Anadolu Lisesi’nde ortaokul ve liseyi okudum. İnönü İlkokulundan sonra sınava girerek kazanmıştım. Annemin büyük gayreti, babamın eğitimci olması sınavı kazanmamda çok önemli unsurlardı. Canik Dershanesine ilk gittiğimde ilkokul 4.sınıf öğrencisiydim. Daha sonra Anadolu Lisesi hazırlık sınıfından itibaren birçok sınıf arkadaşım oldu. Sabri Dağdelen ‘de onlardan birisiydi. Aynı sıraları paylaştık aynı kantinde sıraya girdik aynı beton sahada top oynadık aynı öğretmenlerden eğitim aldık. Ordu ilindeki sınavlara babasının Ordu-Ünye arası servis yapan minibüsüyle giderdik o da muavinlik yapardı. Bize indirim yapmışlığı da vardır sağolsun.
Genel olarak ilk gençlik dönemlerimizde Sabri’yi itiraz eden, sözünü esirgemeyen birisi olarak hatırlıyorum sınıfta. Lise yıllarında okulumuz Yüceler mevkiine taşındığında köyün camiisine cuma günleri beraber gitmişliğimiz de vardır. Zira biraz yürümek gerekiyordu.
Dershane tercihleri önemliydi bizim dönemde. Genelde rekabet olur, en iyi öğrencileri alma yarışı yaparlardı. Ücret indirimi, kitap hediyesi, aynı ücretin içinde etüt avantajı vb. tekliflerle daha çok öğrenci almaya çalışırlardı. Anadolu Lisesi öğrencileri olduğumuzdan sınavla girme başarısı gösteren öğrenciler olduğumuz için her iki dershane de ( daha sonra üçüncüsü de açıldı ) bizim okulun öğrencilerinin kendilerinde kayıtlı olmasını isterlerdi.
Dönemin “ cemaat “ yapılanması tarafından özel ilgi gösterilen dershaneye binlerce Ünyeli öğrenci gitti. Nereden bileceklerdi ki cemaat diye bilinen eğitime önem vererek (sözde) Allah yolunda ahlaklı insanlar yetiştirmeyi ilke edindiği söylemi üzerine oraya giden çocuklara yarın hangi dershanedeydin diye sorularak parmak sallanacak.
Altıncı sınıfa geldiğimizde sınav sistemi değişmiş ve artık ortaokuldan sonra lisede de Anadolu Liselerine sınavla girmek mümkün hale gelmişti. Bu sınavların ardından da Murat AKYÜZ ile sınıf arkadaşı olduk. Çok çalışkan öğrenciler olduğumuz söylenemeyeceğinden sınıflar belirlenirken ikimiz de B sınıfındaydık. Çabuk anlayan, pratik ve sakin bir öğrenci olarak hatırlıyorum.
Sabri ve Murat ile liseden sonra çık fazla görüşme imkanımız olmadı. Ancak üçümüz de farklı Hukuk Fakültelerine yerleştik. Fakültenin ardından Sabri ve Murat Cumhuriyet Savcısı oldular. Ben hep idealim olan avukatlık yapmaya başladım.
15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra ailelerin talepleri üzerine özel müdafii olarak şehit ailelerinin vekilliğini yapmaya başladım.
Ana dava da dahil bir çok dosyada şehit yakınlarının ve gazilerimizin vekilliğini sürdürdüm. Tam bu dönemde her ikisinin de FETÖ/PDY terör örgütü ile “ irtibat ve iltisak “ iddiasıyla önce meslekten ihraç edildiklerini ve dahi yargılandıklarını öğrendim. İmkan olan ilk zamanda telefonla aradım. Görüştüm.
Ve o telefonun hatırına bugün için rahat bir şekilde diyorum ki şimdi iade-i itibar zamanıdır. Zaten açık olan alınları bir kere daha gösterilmek durumunda kalmış ve gösterilmiştir.
İçlerinden birkez olsun şüphe ve acaba geçirmiş olan kim varsa bugün şapkasını önüne alıp düşünmesini tavsiye ediyorum.
Cumhuriyet Savcılığı görevlerine dönerek devam ettikleri şu günlerde mesleklerinde başarılar diliyorum.
Gurbetten hasretle…
Av. Koray MARAL (İstanbul Barosu/41415)
