Bu günün senaryosu, Abdülhamit Han zamaninda da sahneye konmustu. Hatta 1800 lü yillarin baslarinda baslamis, önce Abdülhamit Han’in tahta geçmesine kadar yogun bir sekilde devam etmis, daha sonra bir süre durgunlastiktan sonra 1800 lü yillarin sonunda tekrar yogunlasmisti.
O tarihlerde Avrupali ülkelerin elçileri bütün provokasyonlarin içinde idi. Sadrazam (Basbakan) ve seyhülislamlar üzerinde etkin rol oynuyorlardi. Kendi çikarlari dogrultusunda yönlendirebilecekleri Osmanli tebaasindan Rum, Ermeni ve yahudilerin devlet kademesinde ilerlemesi için her türlü destegi veriyorlardi.
“Elçiler” mensubu oldugu ülke için casusluk ve provakatif eylem organizatörlügünde aktif rol aliyorlardi. Devlet içine yerlestirdikleri adamlarla da paralel bir yapi kurmuslardi.
1900 yaklastiginda sahneye önce “jön Türkler” ve sonra da “Ittihat ve Terakki” diye bir örgüt çikiverdi. Avrupa ülkelerinin elçileri ile görüsüyorlar, Osmanli içindeki azinliklarin ileri gelen is adamlarindan maddi destek aliyorlar, adamlarini da devletin içinde görev almalari için türlü iliskilerin içine giriyorlardi.
Ittihat ve Terakki kurucularinin daha sonra çocuklarimiza ögrettigimiz, Kurtulus Savasinda “zararli cemiyetlerden” Ingiliz Muhipleri ve Kürt Teali Cemiyetlerini kurduklarini not edelim.
Abdülhamit han Osmanli’nin en reformcu padisahi idi. Gerek demokratiklesme ve gerekse egitimden askeriyeye pek çok reformlar yapmis ve dis borçlari iyice azaltmis olmasina ragmen bir türlü yaranamamisti.
O dönemde de hiç bir araya gelmez denilen, islamcisilar ile ateistler, Osmanlicilarla Siyonistler, Rumlar’la “Türkçüler”... Askerlerle sadrazamlar... DEVLETI KURTARMA SÖYLEMLERINI kendilerine maske yaparak bir araya getirilmisti...
Ittihat ve Terakki bu organizasyonun bir ürünü idi.
“Kahrolsun istibdat, yasadin hürriyet”
Nidalari ile;
“Padisah devleti moskoflara satti”
“Hünkar tahta çikarken Ingiliz altinlarina basarak yürüdü”
“Abdülhamit kardesini zincire vurdurup kiliç halayina geldi”
Dedikodu, iftira, yalan ve tahrikler, Ittihat ve terakkinin yaydigi söylemlerdi.
31 Mart olayi ve Hal vakasi iyi incelendiginde devletin sonunu Ittihat ve Terakkinin nasil getirdigi anlasilir.
Gelelim bu güne...
Yine paralel yapilanmalar, yine bölücülerin meclis içinde olmasi, yine “benzemez” sandiklarimizin bir araya gelip, siyasi planlar yapmalari.,
Yine büyükelçiler...
Yine is adamlari ...
Yine sürekli yalanlar, iftiralar, tahrikler...
Ve yine;
Ittihat Terakki’cilerden
“Kahrolsun istibdat, yasadin hürriyet”
FETÖ’cülerden
“Yurtta sulh...”
Sözleri ile bunlardan feyz alirken,
Tahttayken toprak kaybetmemis, o zamana kadarki borçlarin ödenmesinde basari katetmis, pek çok reformlari yapmis ve “yahudilere” toprak satmayan Abdülhamit Hana hakaret eden, Meral Aksener..
Maskelerin yarattigi bir siyasi arenadayiz! Bu siyasi tarihi çocuklarimiza ögretmedigimiz sürece;
Allah’a dua etmekten ve aklimizi basimiza almaktan baska çare yok!..