ERCAN ARSLAN

Tarih: 20.01.2022 08:30

Ünye’de Mürûr Tezkeresi Uygulaması

Facebook Twitter Linked-in

Osmanli Devleti’nde Ilk defa XVI. yüzyilin ikinci yarisinda gündeme gelen ve daha sonraki yüzyillarda da basvurulan Men-i Mürûr uygulamasi (Izinsiz ve Belgesiz Seyahat Yasagi)  XIX. yüzyil boyunca da geçerli olmustu. Yeniçeri Ocagi’nin kapatilmasindan sonra bu uygulamanin güncellenmesi ihtiyaci dogmustu. Çünkü ocak mensubu askerler saga sola dagilarak, Anadolu’ya kaçarak güvenligi tehdit etmeye baslamislardi. Men-i Mürûr Nizâmina göre herhangi bir isi olmayanlarin veya geçerli bir gerekçesi bulunmayanlarin Istanbul’a gelmeleri yasakti. Ancak devletin, gerekçelerini uygun gördügü kisiler için Mürûr Tezkeresi (Serbest Dolasim Belgesi) düzenlenir ve bu kisilerin Istanbul’a gelmelerine izin verilirdi. Anadolu’dan ve Rumeli’den Istanbul’a gelmek isteyenler için düzenlenen mürûr tezkerelerine “…maslahat veyahut ticaret veyahut asker yazilmak zimninda velhasil ne içün geldigi beyân ve terkim…” kilinmak mecburiyeti vardi. Daha önceki yüzyillarda devlet için temel endise sebeplerinden olan, tasrada ziraat alanlarinin ekilip biçilmesinin aksamasi ve bununla baglantili olarak toplanan vergi gelirlerinde azalma meydana gelmesi konusu XIX. yüzyilda da güncelligini muhafaza etmekteydi. Özellikle hane göçü, vergi meselesinde etkiliydi. Bu yüzden Istanbul’a gelmek isteyen ailelerin öncelikle vergi ile alakali bir sorunlarinin olmamasina dikkat edilmis, tezkere verileceklerin, memleketlerinde topraklarini ekip biçecek kimseleri olan kisiler olmasina özen gösterilmisti. XIX. yüzyilin ilk çeyreginde yogun nüfus artisi temel ihtiyaçlarda sikintiya düsülmesine sebep oluyor, geride kalanlara vergiler agir yük getiriyordu. Bu nedenle tasradan Istanbul’a ev göçünün engellenmesi konusunda II.Mahmud’a ait 17 Aralik 1819 tarihinde bir ferman gönderilmisti. 5 Agustos 1825 tarihli fermanla da Men-i mürur kararina memleket sathinda uyulmasi gerektigi vurgulanmisti. Hassa ve Nizamiye zabitan efradi ve neferatindan özel bir görevi olan, silahsiz olarak memleketlerine hava degisimine veyahut görevlerinden ihraç edilenler mürur tezkereleriyle buralara gidebileceklerdi. Mart 1831’de gönderilen bir diger fermanda ise Kadi ve Naiplere özellikle tenbihat yapilarak tezkireler için gönderilmis olan özel mühürlerle belgelerin eksiksiz doldurulduktan sonra mühürlenmeleri ve öyle verilmeleri emir buyrulmaktaydi.1838’de gönderilen fermanda seyahat etmek dileyen kisilerin nüfus defterlerinden kontrolleri yapilarak seyahatine engel bir sebep bulunmayanlara tezkere verilmesi hatirlatiliyordu.

Bu hususlarda Ünye özelinde arsivlere intikal etmis birkaç örnek vermek istiyoruz: 10 Mart 1844’te Istanbul’da ikamet eden Mustafa Kaptan esi Hatice Hanim, Ünye’de ikamet etmekte olan kizi Ayse ve dört yasindaki torunu ile zenciye hizmetçilerinin Istanbul’a gelebilmeleri için Trabzon Valiligine dilekçe ile müracaatta bulunarak bunlar için Mürur tezkeresi talep etmisti. Ancak valilik makami bahsi geçen kisilerin durumlari ile ilgili bilirkisi görüsü alinmadan bu talebin karsilanamayacagini belirtmisti. 9 Subat 1890’da Ünye ve Fatsa Iskelelerine gelip giden gemilerin ekserinin Mürur Tezkeresi almaksizin seyrüsefer eyledikleri,  bunlar için lazim gelen para cezalarinin yerel idarelerce uygulanmasi konusunda hassas olunmasi istenmekteydi. Kasim 1889’da gece Ünye’ye yolcu çikarip Fatsa’ya firar eden Ahmet Reisten gereken para cezasinin alinmasi için gemisi ile alakali muamele-i nizamiyenin uygulanmasi Ünye yerel idaresine ihtar edilmisti. Buna ragmen Ünye Liman Idaresi tarafindan bildirildigi üzere bahsi geçen sahisla alakali bir islem yapilmamisti. Bu lakayt durumun devam ettirilmemesi, belgesiz olan ve firar eden murakip bahriye reisleri hakkinda gereginin ifasi istenmekteydi. 1891’de Rusya Hükümeti tarafindan kendisine verilen Pasaport ile Trabzon’a gelmis olan Ünyeli Lefter Veledi Nikola Trabzon’daki Rusya Konsolosluguna müracaat ederek bir kita ilmühaber almis ve bununla Nüfus Müdüriyetine giderek Mürur tezkiresi almak için basvurmustu. Bunun üzerine kendisine Mürur tezkiresi verilmisti. Ancak Nikola Osmanli tebaasindan ve Ünyeli idi. Rusya Hükümetince kendisine Rusyali nazariyla bakilarak pasaport verilmis, Trabzon’daki Konsolosluk makami da bu tabiiyeti kanuna aykiri olarak tasdik etmisti. Bunun üzerine Valilik Makami konuyu incelemis ve usule aykiri olan bu isin iptaline, pasaportun sefarete iadesine hükmederek 7 Kasim 1891’de konuyu Dâhiliye nezaretine bildirmisti. 1899’da Bulgar Ahalisinden olup Abacilik sanatiyla istigal eden, hava degisimi için ailesiyle beraber bir ay Ünye’ye gitmek için Samsun Memuriyetine müracaat eden Yuvan J. Popof isimli sahsa, Osmanli Tabiiyetine geçmedigi sürece tezkere alamayacagi söylenmisti. Bunun üzerine Bulgaristan Kethüdaligi, vatandasi J. Popof için Osmanli Dâhiliye Nezaretine 14 Temmuz 1899’da sikâyet dilekçesi vermisti. Belgelerde takip edilen bürokratik teamüllere baktigimizda Osmanli Devleti’nin özellikle egemenlik haklarini zedeleyici bir takim uygulamalara ve taleplere mümkün mertebe müsaade etmedigi, buna ragmen yabanci devletlerin tazyiki neticesi bazi bireysel girisimlerle konunun ihlal edilmek istendigi anlasilmaktadir.  (Mübahat S.Kütükoglu, Mürur Tezkeresi, TDV.Islam Ans. C.32,sayfa 60-61,Istanbul 2006;M. Demirtas,XIX. Yüzyilda Istanbul’a Göçü Önlemek Için Alinan Tedbirler: Men-i Mürûr Uygulamasi ve Karsilasilan Güçlükler” Belleten, Aralik 2009,C.73,S.268; ÜSS.16-a; 39-a; 109-b; BOA.MKT.DV.1-52; BOA.HR.TH.114-26; BOA.HR.ID.48-125,DH.MKT.1696-97)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —