Utanma deyip de geçmemeli. Utanma duygusu güzel ahlak ve erdemin harcıdır… Utanma duygusu edep ve hayânın taşıyıcı kolonlarıdır. Utanma kaybolduğunda en ufak sarsıntıda o kolonlar çöker.
Utanma duygusuna sahip olan, ar ve hayâya, vicdana, saygı ve sevgiye de sahip olur.
Esasen utanma duygusu insanın var oluşuyla başlamıştır… Hz Âdem ve Havva’nın Cennette yasak meyveyi yedikten sonra önlerini meyve yaprağı ile örtmeleri utanma duygusunun tezahürüdür.
Sosyal alanlarda insanların çöplerini olur orta bırakmaları, etrafı rahatsız etmeleri, gençlerin toplu taşıma araçlarında yaşlılara ya da kucağında çocuk olan birine yer vermemeleri, utanma duygusunun azalmakta olduğunun ciddi işaretleridir.
Geçenlerde dolmuşta bir bayanın yanında 13 yaş civarı çocuğu otururken yaşlı bir yolcu bindi, hiç yer olmadığı için ayakta kalmıştı, bende ayaktaydım. Bir yolcu, hanımefendi çocuğunuz ‘’teyzeye yer verse’’ olur mu? Dedi. Çocuğun annesi bunu diyen kişiyi anormal bir şey demiş gibi payladı, azarladı… Ben çocuğum içinde para verdim, neden kaldırayım ki dedi. Ben lisanı usulle bir şey diyecekken, başka bir yolcu gerekeni söyledi bu idrak yoksunu bayana.
Toplu taşıma vasıtasında bir Gaziye bile yer verilmediği ortama şehit olursanız, bilin ki gençlerimize verdiğimiz milli eğitimde bir yerlerde ciddi ve kaygı verici hatalarımız vardır demektir!
Çoğu okuyucum Kıbrıs Gazisi olduğumu bilir. Bir gün bir Milli bayram merasimi sonrası Gazi üniformamla dolmuşa bindim. Boş yer olmadığı için ayakta kaldım. Sağlığım yerinde ayakta durabilirim ama gençlerin karşılarında ‘’üniformalı bir Gazi olmasına rağmen’’ kılını kıpırdatmamaları beni düşündürdü. Hal böyle iken bir hanımefendi’’ lütfen buyurun buraya oturun! ’dedi. Ben nazikçe teşekkür ederek ineceğim durağa yaklaştığımı söyledim. Kadere bakın! Bir gün birkaç Gazi arkadaşımla bir okula öğrencilerle buluşmaya gittik. Öğrencilerle yapılan toplantı sonrası yanıma yaklaşan bir bayan, merhaba, beni tanıdınız mı? dedi. Evet, o bayan dolmuşta bana yerini veren bayandı… Bende Gazi kızıyım, babam Kıbrıs Gazisi, Kendisi Kıbrıs’ta oturuyor… Ben bu okulda öğretmenim dedi. Tabi bu duruma çok sevindim. Çünkü karşımda duran vicdan sahibi bu genç bayan öğretmen, vicdan ve edep sahibi gençler yetiştirecekti kuşkusuz.
Eskiden bu milletin sarhoşu bile utanma duygusuna sahipti desem abartmış mı olurum?
Örnek olarak sizinle İstanbul’da yaşanmış bir hadiseyi paylaşayım: Yaklaşık 70 yıl öncesinde, 1950’li yıllarda İstanbul’dayız. Bire bir yaşanmış olan hikâyemiz bir Belediye otobüsünde geçer. Otobüs tam Eminönü durağına gelmiş ve kapılarını açacakken, bir kadının ‘’ Sakın kapıları açma! Cüzdanım çalındı, otobüste hırsız var! Şeklinde canhıraş sesi duyulur. Kadın ısrarcıdır ve bağırmaya devam eder.
Bunun üzerine şoför kapıları açmaz ve yerinden kalkarak kadına’’ otobüste çalındığına emin misin? Çantanı kontrol et! ‘’ der. Kadın ‘’ biraz önce biletimi almak için cüzdanımı çıkarmıştım, daha sonra yerine koydum ama şimdi yok! ‘’ diye cevap verir.
Şoför bunun üzerine hiddetlenerek ‘’ Kimse kıpırdamasın! Herkesin üzerini arayacağım! Der.
Şoför önden biletçi arkadan başlayarak yolcuları tek tek aramaya başlarlar.
Herkes aranmış yalnız bir kişi kalmıştır. Henüz aranmayan yolcu binbaşı rütbesinde resmi üniformalı bir kara subayıdır. Üzerinde de haki renkli kalın paltosu vardır.
Şoför ‘’ Binbaşımı aramaya lüzum yok, BİR TÜRK SUBAYINI HIRSIZLIK ŞÜPHESİ İLE ASLA ARAMAM! Cüzdan bulunamadı! ‘’ diyerek kapıları açmak için yerine doğru yönelir.
Tam bu sırada Binbaşının kendinden emin davudi sesi duyulur… ‘’Beni de arayacaksınız, töhmet altında kalmak istemiyorum. ’der. Şoför aramak istemez ama Binbaşının ısrarı karşısında mecbur kalır.
Tam elini Binbaşının paltosunun cebine sokarken, Hayır arama, ben çaldım!’ diyen biraz hırpani giyimli adam çıkar. Ve adam ‘’ Cüzdanı çaldığım kadın bağırınca korktum! Aranabileceğimi düşünerek cüzdanı, aranmayacağını bildiğim, hemen yanımda bulunan, Binbaşının paltosunun cebine bıraktım!
Bir Türk subayının hırsızlıktan suçlanmasına gönlüm razı değil… YANKESİCİYİM, HIRSIZIM AMA VATANSIZ ve VİCDANSIZ DEĞİL!’’ diyerek başını önüne eğer!