Cenâb-ı Hakk insanı, bütün canlıların en üstünü ve mükemmeli olarak yarattığı gibi bu özelliğini koruması ve kâmil insan olarak Hakk'a dönmesi için gerekli uyarılarını da peygamberleri ( insanlar arasından seçilmiş elçileri) aracılığı ile insanlara ulaştırmıştır. Yani insanı mükemmel yarattım, diye de başıboş olarak salıvermemiştir. Kur'ân-ı Kerim'in Kıyâme süresinde şöyle buyurulur: "İnsan, başıboş olarak salı verildiğini mi zanneder? " Aynı şekilde, Yâsin Süresinin 69 ve 70. inci âyetlerinde de: " Biz ona (peygambere) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah'dan gelmiş bir öğüt ve açık bir Kur'an'dır ( âyet: 69 ). Diri olanları uyarsın ve kâfirler cezayı hak etsinler diye..."
Diri olanları uyarsın... " ifadesi, çok açık olarak gösteriyor ki Allah'ın öğütleri; aklı başında, kendini bilen, anlayışlı ve Hakk'ı tanıyan insanlar içindir. Yaratılış özelliklerine sahip çıkmayan ve insan olarak yaşama sınırlarını aşanlar, "Yaşayan ölüler" gibidirler. Kur'ân-ı Kerim, insanın etiketi gibidir. Etiketinde yazılanları yansıtmayan, sahip çıkmayan insanlar, ölüler gibidir. Hakk'tan kopuk, ne idüğü belirsiz, aslını inkâr eden, nereye varacağı belirsiz, gariban bir varlık haline düşmemek için Allah'ı tanımak ve O'nun koyduğu kurallara uymak zorundayız. Bu gerçeği belirtmek için Allah, Tin Süresinde:" İnsanı, en güzel özelliklerle yarattık, sonra onu alçakların alçağı durumuna itiverdik." Buyurularak; aslını inkâr eden, Yaratıcısından habersiz, insani özelliklerinden uzak, yaratılış amaçlarının dışına çıkmış insanların, çok kötü duruma düşecekleri, çok açık bir ifade ile dile getirilmiştir.
İnsan gibi yaşamanın en kestirme yolu, son İlâhi din olan İslâmı bilmek ve onun kurallarına göre yaşamaktır. Yüce Allah, sınırlarımızı taşmadan yaşamamıza yardımcı olsun.
Saygı, sevgi ve selâmlarımla...
