Kırk sekiz yılında doğdum Ünye’de
Drama yazılı idi künyede
İkamet eyledim Yalı semtinde
Kumlarda yatmanın zamanı geldi
İki bin dört yılı “Şirin Ünyeyle”
Yazmaya başladım heves sevgiyle
Kimi üzgün kimi yazdım neşeyle
Tadında kalmanın zamanı geldi
İki bin sekizde “Ünye Kent” ile
Yazmayı sürdürdüm bir köşem ile
Çok güncel konular geldi de dile
Ünye Kent’ten firkat zamanı geldi
Doksanlı yaşlarda okuyan vardı
Gazete geldi mi ? diye sorardı
Okuyan olmazsa yazan olmazdı
Okuyana saygı zamanı geldi
Altmış dörtte şairliğe sarıldım
İki bin yirmi dört geldi yoruldum
Ne küs oldum ne kimseye darıldım
Gönüllerde kalma zamanı geldi
Geçen yıllar gitti geriye gelmez
Menzile kaç gün var sorsan bilinmez
Gazetede yirmi yıl eder etmez
Kalemi bırakma zamanı geldi
Bakanlıktan onay alınca adım
Sokağa, binaya verildi adım
Fakülte tezine sunuldu adım
Gururlu olmanın zamanı geldi
Hayatın güneşli çamurlu yolu
Her işe tutundum uzattım kolu
Tahsilimi sorsan hayat okulu
Bir misal olmanın zamanı geldi
Yaz günü kar yağdı saçım aklaştı
Bedenim yoruldu nefes sıklaştı
Yürüdüğüm yolun sonu yaklaştı
Huzura varmanın zamanı geldi
Adımı “Ünyeli Kulfani” yazdım
Bilmeze davuldum bilene sazdım
Ünyemi üç ayrı kitapta yazdım
Hatırda kalmanın zamanı geldi