Evimin içme suyunu acı sudan alıyorum. Bu aralar şehir merkezindeki acı su çeşmeleri ya hiç akmıyor ya da çok cansız akıyor.
Ben böyle olduğu zamanlarda gidiyor, Liman’ın karşısında yol kenarındaki çeşmeden alıyorum acı suyumu.
Öyle yaptım, yine oraya gittim.
Baktım çeşmenin başı boş, beni bekliyor… Çıkardım 12 adet 5’lik pet su bidonunu doldurmaya başladım.
Birazdan bir araç daha geldi, plakası 18…
Aşağı inen sürücüsüne; “Hoş geldiniz, 18 plakayı bilemedim, neresiydi? dedim.
Çankırı olduğunu söyledi.
“Eğer su dolduracaksanız benim işim uzun sürer, siz beklemeyin, doldurun” dedim.
Meğer onun kabı da çokmuş, 5 adet 19 lt’lik damacana ile gelmiş. Benden sonra doldurabileceğini söyledi.
Bu arada sohbet başladı aramızda…
Adı Salih’miş… Çankırı’dan Fatsa’ya gelmiş. Kızını 9 yıl önce Fatsa’ya gelin vermiş… Torun özlemiyle sık sık böyle ziyaretlerine gelirlermiş.
Daha önceki gelişlerinde kızının evinde tanımış bizim acı suyu, çok beğenmiş.
Kızı ve damadı Ünye’den geçerken mutlaka acı su alır, Fatsa’ya evlerine götürürmüş.
O da, Fatsa’da olduğu sırada Ünye’ye gelir, çok sevdiği acı suyu alır, kızının evinde kullanırlarmış.
Acı su ile ilgili aynen şöyle dedi; “Ben bu lezzette Çankırı’da olsun, başka yerde olsun su içmedim. Çayı ise harika oluyor.”
Bana; “Ünyeli misiniz?” dedi.
Ünyeli olduğumu söyleyince; “Tahmin etmiştim” cümlesi düştü sessizce dudaklarından.
Duydum, “Nasıl tahmin ettiniz ki?” diye sordum.
“Benim işim uzun sürecek, siz beklemeyin, kabınızı doldurun.” demenizden, diye cevapladı sorumu.
Kızı söylemiş… Çalıştığı yerde Ünyeli mesai arkadaşı varmış. Onun Ünye’de misafiri olduklarında farklı bir incelik, nezaket ve konukseverlik görmüş. Hatta arkadaşının komşularıyla da çay sohbeti yapmışlar, aynı şeyi onlarda da görünce babasına; “Ünyeliler ince ruhlu, nazik ve kibarlar” demiş.
Ben de su sıramı vermek isteyince Çankırılı misafir Salih o yüzden demiş; “Tahmin etmiştim” diye.
Niye yalan söyleyeyim, gururum okşandı… Ünyelilerle ilgili bu düşünceden ziyadesiyle memnun oldum.
Sohbetimiz derinleşti… Ünye Fatsa arasındaki “çekişmeye” geldi sıra.
Ben, Ünyeliler olarak böyle bir çekişmenin tarafı olmadığımızı… Ünye ile Fatsa’nın çok yakın iki komşu olduğunu… Ünye’de olanın Fatsa’ya da hitap ettiğini, Fatsa’da olanın da Ünye’ye hitap ettiğini… Her iki ilçede ne kadar yatırım ve hizmet olursa bunu ortak zenginlik olarak kabul ettiğimizi söyledim.
Bu sözlerim üzerine; “Ama Fatsa’da böyle düşünene rastlamadım. Onlar Ünye’de olan her şeye karşılar” dedi.
Bunu bildiğimi, Fatsalıların Ordu merkezin etkisinde kalarak Ünye ile ilgili böyle olumsuz kanaat taşıdıklarını… Ordu merkezin Ünye ile Fatsa’nın birlikte hareket etmesinden korktuğunu… Eğer birlikte hareket edersek Ünye, Fatsa ve diğer 16 ilçenin hakkını Ordu merkezde kullanamayacaklarını… Bunu bildiklerinden iki ilçe arasına nifak sokmaktan geri durmadıklarını… Fatsalıların ekseriyetle, Ünyelilerin de az miktarda da olsa maalesef buna çanak tuttuklarını söyledim.
Bunları duyan Çankırılı misafir; “Ben Özel İdareden emekliyim. İl merkezlerinin ilçelere yaptıkları haksızlıklara en çok şahit olanlardan birisiyim.” dedi.
Ve aynen şöyle devam etti;
“O kadar güzel ifade ettiniz ki… İl merkezleri dediğiniz gibi ilçeleri birbirine düşürür, bu arada hizmet ve yatırımların büyüğünü kendilerine kaçırırlar. Bunu çok iyi bildiğimden, Fatsa’da sık sık rast geldiğim Ünye aleyhine sözleri “Bu Ordu merkezin taktiği olmasın” diye aklımdan geçirmedim değil. Hatta bunu damadıma ve birkaç Fatsalıya böyle ifade etmek istedim. Ama aldırış etmediler. İlk kez sizden duydum bu gerçeğin bu şekilde dile geldiği sözleri.”
Son sözleri ise şu oldu;
“Siz böyle düşünebilirsiniz ama Fatsalılar, Ünye konusunda çok fanatik. Anlaşılan Ordu merkez, çok uzun süre haksızlık yapmaya devam edecek.”
Bu Çankırılı Salih kardeşi iyi ki tanıdım. Özel idareden emekli olması onu, öylesine tecrübeli yapmış ki il merkezlerinin ilçelere yaptıkları haksızlıklar konusunda. İşi çok açık ve net olarak çözmüş…
Bu nedenle de ben “leb” der demez, “leblebi” demek istediğimi anladı. Ünye-Fatsa “çekişmesinin” kaynağında Ordu merkezin, bugünkü adıyla Altınordu’nun oyunlarının yattığını da “şıp” diye dile getirdi.
O anladı anlamasına da, ne olacak bu Ünye-Fatsa çekişmesi? Böyle devam edip gidecek mi?
Çankırılı Salih kardeşin dediği gibi; “Gidecek maalesef”
Çünkü Ordu merkezdeki “kabuk bağlamış asırlık lobi” işi biliyor, oyununu iyi oynuyor.
Temennim; kör gözlerin, sağır kulakların, tutulan akılların artık gerçeğin farkına varması… Kalın sağlıcakla…