“Ey iman edenler! Alım satım, dostluk ve aracılığın olmadığı bir gün gelip çatmadan Allah’ın size verdiklerinden O’nun için harcama yapın. Kâfirler zalimlerin ta kendileridir.”(Bakara suresi 254)
İnsanlar dünyada bir şeye ihtiyaç duyduklarında ya bunu satın alırlar ya dostlarından karşılıksız temin ederler yâda bir yabancıdan- araya bir dostu veya tanıdığı koyarak-elde ederler. Ahirette bu üç imkândan hiçbiri mevcut değildir. Orada kulun muhtaç olduğu geçer akçe dünya hayatında yaptığı hayırlardır (infaklardır).Yani Allah rızası için yapılan harcamalardır. Ahirette biçmek için dünya tarlasında ekmektir ve dünyada atılan tohumlardır. (Kur’an Yolu cilt 1,s 396)
Daha önce “ Allah için harcamayı” infak olarak açıklamıştık. Yani vereceğimiz zekatlar, sadakalar, kurbanlar ve hayır hasenatların her biridir.
Ahiret yurdu kulun amelleri ile başa baş kaldığı menzilin adıdır. Kulun muhafızlığını yapacak olan kulun hayırları amelleridir.
Hiç tanımadığımız bir memlekete bir yolculuk, bir seyahat yapalım bizi orada kim karşılar. Kim bize rehberlik eder ve bizi gitmek istediğimiz yere (adrese ) götürür. Çok basit gibi gözüken şu dünya yolculuğunun bile şöyle bir düşündüğümüzde ne kadar zorlaşacağını bizim için çileye, içinden çıkılmaz bir seyahate, hatta büyük bir pişmanlığa sebep olacağını şöyle bir düşündüğümüzde bile tahmin edebiliyoruz. Eğer önceden bir arkadaşınız, bir tanıdığınız o gideceğiniz yerde yoksa, eğer yanınızda yetecek kadar bir azığınız (paranız, pulunuz) yoksa, birde yol (adres) dil bilmiyorsanız bu sizin için nedir; Büyük bir pişmanlıktır, felakettir.
İşte o yolculuk ahiret yolculuğu huzuru ilahiye dönüş yolculuğudur. Efendimiz ( As) bu yolculukla alakalı nasıl bir netice ortaya çıkacağını, bu seyahatin nasıl olacağını ne kadar veciz anlatıyor değil mi? “ kişi öldüğünde (yani ahiret yolculuğunda) onu üç şey takip eder. Birincisi eşi dostu ve sevdikleri, ikincisi kazandığı mallar, imkânlar sermayeler, üçüncüsü ve en önemlisi amelleridir. Bunlardan ikisi daha kabrin başından geri dönerler. Seninle seyahate devam edemezler. Sen sadece amellerinle baş başa kalırsın” ((Buhârî, Rikak 42; Müslim, Zühd 5) Artık seni sağlıklı bir şekilde korkmadan, yada yolu kaybetmeden götürecek dünyada yaptığın hayır ve hasenatlardır. Eğer iyilik, dostluk ve hayır birikmemişse tam tersi bir yolculuk olacaktır. Sonu nasıl biteceği belli olmayan sıkıntılı bir yolculuktur.
Akıllı insan hangi yolculuğu tercih eder?
Ramazan ayının bütün faziletlerini yaşadığımız şu günlerde, bir anlamda vahyin nuru ile aydınlanırken iyi bir yolculuk için sıkı bir hazırlık yapma bol infak etme zamanında olduğumuzu unutmayalım.
Bu asil milletimizin beslendiği pınar Kur’an’dır. Allah Resulünün sünneti seniyyesi (hadisleri) ve sıratı müstakim yoludur. O sebeple Ramazan da zekâtlar, sadakalar, fidyeler bu neviden hayır hasenatlar artar. Bu anlayış sahipleri nerede bir mazlum görse, nerede bir fakir fukara görse, nerede bir açık görse, onları yedirir, içirir, giyidirir. Bilir ki bu ayla yapılan her iyilik birkaç kat misliyle önümüze çıkacaktır. Yolculuğumuza hazırlık olacaktır. Bir gün elimizden tutup önceden gönderdiğimiz azıklarla huzura çıkmamızı sağlayacaktır.
Nice Peygamberler, nice alimler Allah dostları her birisi dünyanın geçiciliği konusunda hep insanları yol hazırlığına koyulmak için adeta seferberlik ilan etmişlerdir.
Mümine yakışan kendi dostunu, kendi karlı alış verişini kendi yol azığını daha dünyada iken temin etme gayretinde olmasıdır. Bu bir akıl işidir. Bu her şeyin sahibine bağlılık işidir. Bu zorluklar, sıkıntılar gelmeden önce önlem alabilme iş ve basiretidir.
Hayatı bu dünyadan ibaret sananların, bu yolculuğu yok sayanların, birde bu çağrıyı ret edenlerin haline bizleri ve Ümmeti Muhammedi düşürme Allah’ım!
Dost çoğaltmak, kara geçebilmek, rehberimizi dünyada iken temin edebilmek, Rabbimizin bize verdiğinden verebilmek, bütün bu gayretlerin neticesinde Allah Resulünün şefaatine erebilmek dilek ve duasıyla.
