AHMET DERYA VARİLCİ


Anadolu Neolitiği

Araştırmacı-Yazar


Neolitik Çağ günümüzden yaklaşık 10.000 yıl önce başlayan arkeolojik dönemdir. Anlatacağımız gelişmeler bu döneme özgüdür.

İnsan neslinin en uzun geçmişi “Eski Taş Çağı” olarak bilinen Paleolitik Dönem’dir ki, Neolitik Çağ’ bu dönemin hemen ardından gelen Mezolitik Dönem’in (Yontma Taş Çağı) bir devamıdır. 

Neolitik sözcüğünün açılımı, eski Yunancada “Neo=Yeni, Litik=Taş” olup Yeni Taş Çağı anlamına gelir. 

Neolitik Dönem, bir başka değişle Cilalı Taş Çağı olarak bilinir.

Paleolitik Dönem, insan neslinin ilk kez ortaya çıktığı yaklaşık üç milyon yıl önce başlayan tarihöncesi dönemdir. Bu dönemde insanlar, tamamen doğa koşullarına bağlı olarak yaşamlarını avcılık ve toplayıcılıkla sürdürmüşlerdir. Bu dönemin sonu anlamına gelen Epi-paleolitik evreyle örtüşen Mezolitik Dönem, yerleşik topluma geçişin ve tarımla ilgili denemelerin söz konusu olduğu “arayış” dönemidir. 

Ardından gelen Neolitik Dönem ise, günümüzden yaklaşık 10 – 11.000 yıl önce Önasya’da başlayan tarihöncesi sürecin son aşamasıdır. 

Neolitik Dönem’in başladığı topraklar bugünkü Irak, Suriye, İsrail, Lübnan, Mısır ve Ürdün’le birlikte Anadolu’nun güneydoğusunu ve İran’ın batısını kapsayan ve Bereketli Hilal adı verilen coğrafya parçasıdır.

Yeryüzünde toprağa ilk yerleşim işte bu coğrafyada başlıyor ve insanlar tarımsal üretime geçiyor.

Anadolu’da Neolitik Dönem

Yakın bir zamana kadar bilim insanları Anadolu’da Neolitik yaşamın varlığından habersizdi. Özellikle 1990’lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da başlayan arkeolojik kazılar Levant Bölgesi’yle eş zamanlı olduğu saptanan buluntulara sahne oldu. Mezopotamya’nın kuzeyinde, Torosların güney yamaçlarında erken tarımsal faaliyete ilişkin bulgulara rastlandı.

Gerçekten de Epi-paleolitik; sosyal, ekonomik ve kültürel açılardan insanoğlunun yaşamında önemli değişimlerin ortaya çıktığı, Neolitik Çağ öncesi kendine özgü bir dönemdir. Son zamanlara kadar genellikle Yakındoğu yönelimli ve eğilimli düşüncelerin etkisinde kalınarak, Neolitik Çağ açısından Anadolu hep göz ardı edilmiş ve Neolitik kültürlerin ortaya çıkışının “Bereketli Hilal”in güneyinde olduğu savunula gelmişti. Oysa Anadolu’daki son Neolitik keşifler arkeoloji dünyasını hayretler içinde bırakmaya başlamış ve şimdiye kadar bizlere empoze ettirilmeye çalışılan fikirlerin hiç te böyle olmadığını göstermiştir. İşte Çayönü, Aşıklı Höyük, Hallan Çemi, Nevali Çöri ve son olarak Körtik Tepe ve Göbekli Tepe gibi Neolitik yerleşimler ve bu yerleşimlerde ortaya konan müthiş sonuçlar, Anadolu’nun önemini ve zenginliğini bir kez daha gözler önüne sermiş bulunmaktadır.[1]   

Tarım yaklaşık 11.000 yıl önce Anadolu’nun bu yöresinde başlamış ve MÖ 8.300’lerde bugünkü Orta Anadolu’ya yayılmıştır. Bu erken dönem Anadolu çiftçilerinin ürünleri göç yahut ticaret yoluyla Avrupa’ya ulaşmış ve neolitik yaşam stratejiyle birlikte kendi genlerini de Avrupa’ya taşımıştır.[2] 

Araştırmacılar, erken dönem Anadolu çiftçilerinin atalarının büyük çoğunluğunun (~%90), araştırmadaki Anadolu avcı toplayıcısına bağlı bir popülasyon olduğunu buldu.

Araştırmanın eş yazarı Choongwon Jeong, “Sonuçlarımız, daha önceki arkeolojik kanıtlara genetik destek sağlamasına ek olarak; Anadolu’nun, erken dönem çiftçilerin Bereketli Hilal’den Avrupa’ya geçişinde yalnızca bir basamak taşı olmadığını gösteriyor. Bunun yerine Anadolu, yerel avcı toplayıcıların tarımsal geçim ekonomisine yol açan fikirleri, bitkileri ve teknolojiyi benimsedikleri bir yerdi.” diyor.[3]

Neolitik Devrim

İnsan yaşamının bu dönemin en önemli özelliği hızlı ve köklü bir değişim sürecinin başlamış olmasıdır. Bu nedenle “Devrim” olarak nitelendirilir. Önceki dönemde milyon yıllarla ifade edilen insan yaşamında değişim süreci çok yavaş gerçekleşmiştir. Neolitik dönemde ise yeni arayışların başladığı, günümüz kültürünü doğuran öğelerin sürekli biçim değiştirdiği dinamik bir süreç ortaya çıkmıştır. İnsanlığın gelişim sürecinde ilk önemli kırılma noktası diyebileceğimiz bu yaşam biçimi, göçebeliği terk eden avcı toplayıcı toplumları birer üretici konumuna getirmiş ve insanların toplu yaşadığı köylerden kent toplumuna kadar ilerlemesini sağlamıştır.

Neolitik Çağ’ın başlangıcı 1900’lerin başında tarımın başlangıcı ile eşdeğer tutuluyordu. Gordon Childe (1892–1957) tarafından ortaya atılan bu görüş “Neolitik Devrim” olarak adlandırılmış ve uzun süre kabul görmüştür. Ancak bu durumun gerçekleşmesi için iklim ve bitki örtüsünün tarıma elverişli ve insan neslinin kültürel/teknolojik yeterliliğe ulaşmış olması gerekir. Childe, bu koşulların Yakındoğu, Güneydoğu Asya ve Orta Amerika olmak üzere üç çekirdek bölgede, farklı zamanlarda ve birbirlerinden habersiz ortaya çıktığına inanıyordu. Yine Childe’ın teoremine göre, iklimin ısınmaya başladığı bu dönemde insan toplulukları nehir boylarına yerleşmeye, tarım yapmaya ve hayvanları evcilleştirmeye başlamışlardır. 

1960’lara gelindiğinde Childe’ın “Çekirdek Bölgeler” kuramı kısmen değişmiştir. Robert J. Braidwood ve ekibinin Yakındoğu’da yaptığı araştırmalar Childe’ın görüşünün aksine son buzul çağının ardından iklimin ılımanlaşmasıyla tarıma başlayan topluluklar, vahalar veya nehir boylarında değil, bol yağış alan dağ eteklerinde yaşamışlardır.

Bu durumda Bereketli Hilal’de tarım topluluklarının başlangıcını saptamak için Toros ve Zağros dağlarının eteklerine yönelmek gerekiyor.[4]

Neolitik Dönemdeki tarımsal üretim, yerleşik topluma geçişle aynı zaman diliminde mi gerçekleşti? 

Göbekli Tepe, Hallan Çemi ve Çayönü gibi Anadolu’nun ilk yerleşimlerinin avcı-toplayıcı topluluklara ait olduğu ve tarımsal üretimle ilişkisi olmadığı saptanmıştır. 

Durağan-stabil yaşam biçimini temsil eden Neolitik yerleşimlerde de avcı-toplayıcı toplumların izine rastlamak mümkündür.

Günümüzden örnek vermek gerekirse: Angola’daki Thwalar ve Etiyopya’daki Fugalar bir yandan avcı-toplayıcı yaşam tarzını sürdürürken, diğer taraftan komşu tarımcı ve çoban topluluklara çeşitli zanaat hizmetleri sunmaya yönelmişlerdir. Kenya’daki Waatalar ve Kalahari’deki Basarwaların esas geçim stratejileri avcı-toplayıcılık olmakla birlikte, özel durumlarda çeşitli zanaat ve benzeri hizmetlerin sunumuyla geçimlerini temin ederler.[5]

Ana Tanrıça İnancı 

Toprağa bağlı yaşam, toprağın bereketi ve toprağa dayalı üretimin “ana tanrıça” inancını doğurduğuna dair yaygın görüş, 1990’ların başında, özellikle Güneydoğu Torosların eteklerinde keşfedilen arkeolojik yerleşmeler sonrası yeniden sorgulanır hale gelmiştir. Arkeolojik keşifler, Childe’ın varsayımının aksine Neolitik Çağ’ın, devrim olarak nitelenebilecek ani bir değişim sonucu değil, tüm insanlık tarihi gibi yavaş yavaş ve kültürel birikim sonucu başladığını göstermiştir. 

Neolitik Çağ Kronolojisi

Neolitik Çağ, aslında başlangıç ve bitişi kesin tarihlerle sınırlanan bir dönem olmaktan çok tarımın başladığı ve hayvanların evcilleştirildiği bir kültür evresi olarak tanımlanabilir. Bu gelişmeler, dünyanın çeşitli yerlerinde farklı tarihlerde yaşanmıştır.

Neolitik Çağ’daki diğer bir yenilikse çanak çömlek yapımının başlamasıdır. Çanak çömlek yapımının başlaması, tarım ve hayvanların evcilleştirilmesinden sonra Neolitik Çağ’ın üçüncü önemli yeniliği olarak kabul edilmektedir. 

Çanak çömlek yapımı Neolitik Çağ’ın ortalarında geliştiği için Neolitik Çağ iki evreye ayrılır: 

1- Çanak Çömlek Öncesi Neolitik (İngilizce Pre-pottery Neolithic’in kısaltması olan PPN de bir adlandırma olarak kullanılmaktadır.)

2- Çanak Çömlekli Neolitik.

Çanak-Çömlek Öncesi Neolitik de kendi içinde bölümlere ayrılır: Çanak Çömlek Öncesi Neolitik A (PPNA), Çanak Çömlek Öncesi Neolitik B (PPNB) ve PPNC, PPND…

Çanak Çömlek Öncesi Neolitik A (PPNA) 10.000-8.000 

Çanak Çömlek Öncesi Neolitik B (PPNB) 8.000–7.000 

Çanak Çömlekli Neolitik 7.000–5.500 

Çanak Çömlek Öncesi Neolitik yerleşimleri

Epi-paleolitik Çağ’a ait Natufyen yerleşimlerinin devamıdır. Bu yerleşimlerin bazılarında bu evrede de kısmen yabani tahıl toplayıcılığı ve avcılık devam etmiştir. Bu durum, bir geçiş döneminin yaşandığını göstermektedir.[6]

Anadolu’da Neolitik Yerleşimler

Çatalhöyük (Konya), Boncuklu Höyük (Konya) Suberde (Konya), Canhasan (Karaman), Hacılar (Burdur), Kuruçay (Burdur), Erbaba, Beycesultan (Burdur), Ilıpınar (Bursa), Kumtepe (Çanakkale), Limantepe (İzmir), Aşıklıhöyük (Aksaray), Göbeklitepe (Urfa), Norşun Tepe, Tülin Tepe, Değirmen Tepe, Aslan Tepe, Nevali Çöri (Urfa), Hallan Çemi (Batman), Yumuktepe (Mersin) ve Körtik Tepe (Diyarbakır) gibi yerleşimleri sayabiliriz.

Devam edecek: Bir sonraki konu başlığı Anadolu’da Tarım

[1] Prof. Dr. Harun Taşkıran; Metin Kartal “Türkiye’de Son Avcı Toplayıcılar”, 2009, Sunuş yazısı.

[2] UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan 9 bin yıllık Çatalhöyük'e 9 kilometre mesafedeki Boncuklu Höyük, Anadolu'da tarım ve hayvancılığın ilk izlerini taşıyor. Liverpool Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Douglas Baird "Boncuklu Höyük'ün Çatalhöyük'ün de direkt atası olduğunu gösterir çok önemli deliller mevcut" demektedir.

[3] Makale: Michal Feldman, Max Planck Institute For The Science of Human History. 19 Mart 2019.

[4] Son arkeolojik kazı raporlarında dünyanın ilk tarımsal üretimininin günümüz Filistin topraklarına denk düşen Levant bölgesiyle eş zamanlı olarak Anadolu topraklarında gerçekleştiği ağırlık kazanmaktadır.  National Geographic Society, Where Farming Began, 20 May 2022, 

[5] Michael Bollig,  Avcılar, Toplayıcılar ve Şarkı Söyleyen Demirciler: Afrika'daki Peripatetik Halkların Metamorfozları, (Londra: Praeger 2004), s, 195-232.

[6] Prof. Dr. Veli Sevin, Eski Anadolu ve Trakya, İletişim Yay. 2003, s. 41 (Veli Hoca Childe’ın kuramına karşı çıkarken bazı yönlerden haklıdır. Ancak devrimlerin öyle durup dururken patlak vermediği, ani değişimleri hazırlayan nicel birikimlerin uzun zaman aldığı ve bir birikim sonucu oluştuğu gerçeğini buraya not düşelim.)

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593