AHMET DERYA VARİLCİ


Rus Bombardımanında Ünye Bölüm III


108 yil önce I. Dünya Savasi, Alman yandasligi nedeniyle Çarlik Rusyasi’na karsi girisilen  bir deniz savasiyla baslamisti. Akabinde, 1915’te Rus harp gemileri, Karedeniz kiyilarini Hopa’dan baslayarak Sile’ye kadar bombalamis, deniz araçlarini batirmis ve Ünye dâhil bir çok kenti top atisina tutmustu. Bu durumu Genel Kurmay Harp Dairesi Baskanligi Resmi Yayinlarindan ve Osmanli arsivlerinden yararlanarak iki bölüm halinde yazdik. Ayrica o döneme taniklik eden büyüklerimizin anlattiklarini, günümüzde yasayan evlatlarinin agzindan aktardik.

Üçüncü ve son bölüm olan bu yazida ise; çocuk, yasli demeden savasin önüne kattigi, yerinden yurdundan ettigi insanlara deginecegiz. Savas acilari bombardimanla baslayip bitmiyor. Göç yollarina düsmüs, açlik ve hastalikla bas etmeye çalisan insanlar ki, ölülerini yol kenarinda denk geldigi mezarliklara gömen, takatlerinin tükendigi yerde Ünye’yi yurt edinen insanlardir.

Insanlik tarihi kadar eskidir bu durum ve Augustus döneminin ünlü sairi Horace’in Satirler’inde bulunan bir deyisle açiklarsak; “De te fabula narratur” diyecegiz.

Yani “Anlatilan senin hikayendir”.

 

Anadolu’nun Ruslarca Isgali

Göç dalgasi, 1916 yilinin Nisan’inda Çarlik kuvvetlerinin Dogu Karadeniz kiyisi boyunca ilerleyerek Trabzon’a kadar olan kiyi seridini isgal etmesiyle basladi. Yine bu yillarda, Ünye Alayi 70. Redif Taburu’ndan Osmanoglu Hüseyin’in Çanakkale Cephesi’nden babasina yazdigi mektupta: “Pederim, memlekette arazi almak heves ediyorsunuz. Baksana Rusya muharebeye hazirlanmis diyorlar. Bir hücum etse bizim araziyyeleri ve hanelerimizi öyle almakliga süphe yoktur.” demektedir.

Olaylarin gelisimi su sekildedir:

17 Kasim 1914'te yirmi üç parçalik Rus donanmasi Trabzon’u bombardimanina baslar.

8 Subat ile 11 Subat 1915 tarihleri arasinda bu saldirilar büyük bir tahribata sebep olur, yüzlerce insan ölür.

Asil tehlike karada yasanir. 20 Mayis 1915 tarihinde Van'i isgal eden Ruslar, buradan Erzurum’a ve Trabzon’a yönelir. 23 Ocak 1916'dan itibaren kiyi saldirilari iyice yogunlasir. 17 savas gemisinin destekledigi saldirilar sonunda Osmanli birlikleri geri çekilmek zorunda kalir. Istanbul'dan istedigi yardimi alamayan Üçüncü Ordu Komutani Kamil Pasa, birliklerini Ilica'ya dogru geri çeker ve Ruslar 16 Subat 1916'da Erzurum'a girer.

Erzurum’un isgal eden Ruslar, Karadeniz’deki Rus donanmanin destegini de alarak 24 Subat 1916'da Rize'yi isgal eder. Of sinirina dayanan Ruslara karsi Baltaci Deresi'nde yöre halkindan olusan kuvvetlerin de yardimiyla Osmanli askeri birlikleri savunma yapar. Rus ordusunu 20 gün durdurmayi basaran Osmanli birlikleri, Ruslarin denizden ve karadan saldirilarinin yogunlasmasi ve bu arada hiçbir yerden destek gelmemesi sonucu geri çekilir.

15 Mart 1916'da Of Ilçesi Ruslarin eline geçer. Daha sonra Sürmene isgal edilir ve Ruslar Trabzon kapilarina dayanir.

18 Nisan 1916'da Trabzon Rumlarindan bir heyet, Osmanli birliklerinin 15-16 Nisan'da sehri bosalttigini isgal kuvvetleri komutani General Lyhkov'a bildirerek kendisini sehre davet eder. Erzurum Caddesi'nden Belediye Meydani'na giren isgal kuvvetleri sehri teslim alir. Müslüman nüfus göç etmeye baslar. Göç edemeyerek sehirde ve köylerde kalan Müslüman halk ise magdur birakilir, iskence görür. Özellikle yerli azinliklarin bu eylemlerde yer aldigi ve yagmalama yaptigi öne sürülür.

Ruslarin ilerleyisi Giresun Harsit Çayi’na kadar gelir, dayanir. Sarikamis bozgunundan sonra Rus ordusu ancak Harsit’de durdurulabilmis, 16 ay süren efsane bir direnis karsisinda Rus ordusu, “Karadeniz’in Çanakkalesi” olarak anilacak olan Harsit vadisini geçememistir.

[Ayrintili bilgi için bkz.: 1- Fevzi Çakmak, Büyük Harpte Sark Cephesi Harekati, Istanbul, 2011.  2- “Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi”, Genel Kurmay Harp Dairesi Baskanligi Resmi Yayinlari, Ankara 1970, 3- BOA, DH. EUM. 5. Sube, 9/62. Ve BOA, DH. EUM. 5. Sube, 13/34. 4- Mediha Kayra, Hosça Kal Trabzon, Dünya Kitaplari, Istanbul 2005]

Göç ve Iskân

Sarikamis hezimeti üzerine Artvin, Borçka, Acara ahalisinin büyük bir kismi memleketlerini terk edip hicret etmislerdi. Bu havaliden göç edenler kafileler halinde Trabzon'a geldiler. Yorgunluktan bitkin ve muzdarip olan mültecilere mahallî idare ve yerli ahali iâse ve sair hususlarda elinden geldigince yardimci oluyordu. Ancak, Ocak-Subat 1915'de sehrin bombalanmasi üzerine Trabzonlu kadin ve çocuklar da göç kervanina katildilar. Erzurum'un düsmesi Trabzon ahalisinin göç hareketini hizlandirdi. Adeta Trabzon tahliye ediliyordu. Mülteciler nereye gideceklerini, nereye siginacaklarini bilmedikleri halde yalniz düsmana esir düsmemek ve namusunu korumak için bu yollarda ölümü bile göze almislardi. Bu arada, Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey, Yoroz’a kadar tüm iskân ünitelerinin tahliyesi emrini vermisti. Neticede ahalinin büyük bir kismi kayiklarla denizden veya yaya olarak karadan göç etmeye basladilar. Varlikli aileler kiraladiklari kayiklarla Ordu'ya hareket ederken, yurtlarini maddî imkânsizliklar sebebiyle en son terk eden fakir tabaka ise kara yolunu tercih ediyordu. Ancak, sahilde dogu-bati istikametinde dogru dürüst bir yol bile yoktu.

Trabzon'un isgali üzerine vilâyet merkezi Ordu’ya tasinmis ve Vali Cemâl Azmi Bey, vilâyet islerini buradan idare etmeye baslamisti. Valinin sahsî tesebbüsleri ve gayretleri sonucu Ordu kazasindaki mültecilerin iâse ve iskân isleri düzene girdi. Mültecilerin büyük bir kismi Ermenilerin terk ettigi evlere yerlestirildi. Hususî komisyonlar vasitasiyla mültecilere ekmek ve ekonomik gücüne göre nakdî yardim yapildi. Kisa bir müddet içinde Ordu-Ünye arasi mültecilerle dolmus, hatta izdiham meydana gelmisti. Bunun üzerine 10.000 mültecinin iâse açisindan iskâna elverisli olan Ünye, Terme ve Çarsamba'nin dag köylerine sevk edilmeleri kararlastirildi. (BA, DH-SFR, Nr. 71/117 : Dahiliye Nezaretinden Trabzon Vilâyeti'ne sifre tel, (17 KE 1332). Kaynak: Prof. Dr. Nedim Ipek, Birinci Dünya Savasi Esnasinda Karadeniz ve Dogu Anadolu’da Cereyan Eden Göçler, Samsun Sempozyumu Bildirileri, 16-20 Mayis 1994)

Ünye Feneralti Mezarligi

Ruslarin Harsit deresine kadar ilerlemeleri üzerine Giresun ve Ordu isgal tehlikesi ile karsi karsiya kaldi. Bunun üzerine yöredeki mülteciler ve yerli ahali yeni bir göç dalgasi baslatarak deniz veya kara yoluyla Samsun'a kadar çekilmeyi tercih ettiler.

Ruslarin tacizleri ve kayiklarin azligi sebebiyle deniz yolundan istenilen ölçüde faydalanilamadi. Mültecilerin büyük bir çogunlugu zorunlu olarak kara yolunu kullandi. Bölgemizde ise humma salgini vardi.

Ünye’ye kadar varan göçmen kabilelerinden biri, salgin hastalik nedeniyle büyük ölçüde kirima ugradi. Cenazelerini Feneralti’ndaki mezarliga defnettiler. Ünye Feneri’nin dibinde yer alan bu mezarlik, yol ile deniz arasina kalan eski bir nekropol (antik mezar) alaniydi. Artik yeni sahiplerini bagrinda sakliyordu. 

Salgin hastaliga karsi asilanan mültecilerin bir kismi Ünye’ye, bazilari da dag köylerine yerlestirildi. Arta kalanlar Samsun'a sevk edildiler.

Aralik 1916 tarihi itibariyla Samsun havalisinde 85.000'i askin mülteci vardi. Bunlardan 18.00’i Samsun sehrinde, 18,000'i merkez kaza dahilinde, 4.000'i Bafra'da, 18.000'i Çarsamba'da, 1.600'ü Terme'de, 7.000'i Terme kazasi dahilinde, 18.000'i Ünye'de ve 1.500'ü Fatsa'da bulunmaktaydi. Kara yoluyla gelen mültecilerin iâselerinin temini, hastalarin muayene ve tedavisi için Fatsa, Ünye, Terme ve Çarsamba'da birer muayene ve iâse merkezi tesis edilerek mülteci kafilelerinin asilanmasi ve kendilerine sicak yemek verilmesi temin edildi. Ayrica, Samsun, Çarsamba ve Ünye'de tesis edilen hususî hastanelerde tedavi edildiler.

 

Ünye’de Kalanlar ve Evlatlari

 

3 Mart 1918 yilinda imzalanan Brest Litovsk Antlasmasi’yla Bolsevikler, Çarlik Rusyasi’nin isgal ettigi Anadolu topraklarindan kosulsuz çekildiler. Troçki’nin imzasiyla terk edilen Dogu Karadeniz kiyilarina yeniden, bu defa tersi bir göç hareketi baslamistir. Nisan- Haziran 1921 tarihlerinde hali hazir 107.000 göçmen ve mülteci bulunmaktaydi. Bu nedenle, 5 Haziran 1921'de Muhacir ve Mültecilerin Idare Tarzi ve Sevkleri hakkinda bir tüzük yayinlandi. (Prof. Dr. Nedim Ipek, “Birinci Dünya Savasi Esnasinda Karadeniz ve Dogu Anadolu’da Cereyan Eden Göçler”, 19 Mayis ve Milli Mücadelede Samsun Sempozyumu, 20 Mayis 1994, Samsun, s. 54-111.)

Ünye’de kalan ve tarihimizin bu acilarina taniklik edenlere gelince…

Ünyeli emekli isadamlarindan Saim Yildiz’in babaannesi Havva hanim. Trabzon Vakfikebir-Çarsibasi (Kilye-Kilita) yerlesiminden Temel Efendi’nin kizidir. Vakfikebir’den ölümüne bir yolculuk sonrasi Ünye’ye sag salim ulasmayi basararak, buraya yerlesmis, ev-ocak olmustur. Sonradan Isçi soyadini alan Havva hanim, eski adi Kilit Pinari olan köylerinden Gomoglu ceviz helvacilari diye bilinen dört kardes olarak yola çikiyorlar. Iki kiz iki erkek olarak yola çikan kardesler, Giresun civarinda Ruslarin denizden top atisina maroz kaliyorlar. Iç kesime, yükseklere kaçarken erkek kardeslerden biri kalabaliga karisip kayboluyor. (30 yil sonra tesadüfen Gölcük'te buluyorlar.) Iki kiz bir erkek olarak Ünye’ye ulasiyorlar ve Döner çesme civarinda Rumlara ait bir binaya yerlesiyorlar. Aç, susuz; o dönem ne bulurlarsa onunla idare ediyorlar. Taarruz devam ettiginden, daha güvenli bulduklari Yavi Köyü, Kalemenler Mahallesi’ne siginiyorlar. Havva hanim, köye adini veren Kalemenler’in komsulari Ismail oglu Mehmet’e gelin gidiyor, soyadi kanunu ile Yildiz soyadini aliyorlar.

Ünye mimarlarindan Yakup Halici’nin dedesi Mustafa Efendinin (Halici), Görele’den göç gelen Fatma hanimla yollari kesisiyor.  Fatma hanim henüz küçük bir kizken, babasi, annesi ve ablasi ile düsüyor göç yollarina. Savasin önüne katilan bu aile, yetkililerce Mustafa Halici’ya teslim ediliyor. Çilader’e gidip yerlesiyorlar. Sonradan Mustafa Halici ile Fatma hanim evlenip, Ünye nüfusuna katiliyor.   

Ünye’de egitim alaninda yillarca hizmet vermis olan emekli ögretmen Nagehan Ön’ün de benzer bir hayat öyküsü var: “Eski insanlar kaçmislar, kayikla taa Sile ye gitmis annemin dedesi kürek çekerek…” diyor.

Ve ekliyor: “Gençler savasmis yaylalarda Ruslarla... Bugün kaçma sansimiz da yok, savasmaya gücümüz de. Tüfek icat oldu mertlik bozuldu. Babamin halasi sekiz çocuk gömmüs Vakfikebir Samsun arasi muhacirlikte… Allah bir daha bize savas yasatmasin.”           

Daha niceleri var aramizda, savas ve bombardiman acilarindan süzülerek günümüze ulasmis o insanlarin evlatlari…

Bizim tarihimiz önemli ama bos bir ögünme araci olarak degil…

Anlamak için gerekli.  

 

 

ÜNYE TARIH ARASTIRMA GRUBU

AHMET KABAYEL – AHMET DERYA VARILCI

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593